Edebi Şahsiyetler

Sadi Hoşses Hayatı, Kimdir, Eserleri, Hakkında Bilgi

Sadi Hoşses (1912-1994) Türk mûsikîsi bestekârı ve ses sanatçısı.

Babası Tahir Mazhar Bey’in sulh ceza hâkimi olarak görev yaptığı Halep’te doğ­du. Annesi Hayriye Hanım’dır. İki üç aylık iken ailesi İstanbul’a geldi. Altı ay sonra babası Tekirdağ’a tayin edildi. Tekirdağ, Antalya, Dinar ve Alanya Ağır Ceza Mah­kemesi reisliklerinde bulunan babasının Alanya’da ölümünden sonra Sadi ailesiy­le birlikte İstanbul’a döndü. Onun İstan­bul’da doğduğu ve annesinin adının Hu­riye olduğu şeklindeki bilgiler yanlıştır.

İlk tahsilini Kasımpaşa’daki Numune Mektebi’nde yapan Sadi, Amelî Hayat Li­san ve Ticaret Mektebi’ni bitirdikten sonra sekiz yıl kadar İstanbul Elektrik İdaresi’n-de çalıştı. 1936yılında İstanbul Radyosu’na ses sanatkârı olarak girdi. İki yıl sonra yeni açılan Ankara Radyosu’na geçti ve buradaki görevinden 1952’de istifa etti. Ankara ve İstanbul’da on yıl kadar tica­retle meşgul olup tekrar Ankara Radyo-su’ndaki görevine döndü. Burada ses sa­natçısı, uzman, şef yardımcısı, koro şefi olarak çalıştı. Ayrıca repertuvar kurulu üyeliği, repertuvar hocalığı gibi görevler­de bulunan Hoşses’in son görevi Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Müzik Dai­resi Repertuvar Kurulu üyeliğidir. Sadi Hoşses emekliye ayrıldığı 1982’den sonra İzmir’e yerleşti. Bir süre İzmir İhracatçı­lar Birliği’nde başbakanlık murakıbı ola­rak görev yaptı. Bostanlı’da açtığı ders­hanede Türk mûsikisi ve ud dersleri verdi. 3 Temmuz 1994 tarihinde vefat etti ve Karşıyaka’da SoğukkuyuMezarlığı’na def­nedildi.

Sadi Hoşses kendi ifadesine göre ilk mû­siki zevkini anne ve babasından aldı. Ço­cukken babasıyla gittiği tekke ve camiler­de dinlediği dinî eserler ve bir süre sonra mahalle camisinde okumaya başladığı ezanlar onun bu alandaki ilk tecrübeleri ol­du. İstanbul Elektrik İdaresi’nde çalışır­ken Kasımpaşa’daki Küçük Piyâle Paşa Ca­mii imamı Şeyh Mehmed Cemâleddin Efendi ile (Kasımpaşalı) tanışarak ondan mûsiki dersleri almaya başladı. Halit Le-mi Atlı, Hafız Kemal, Kemal Batanay, Mu­allim Kâzım Uz, Kemal Niyazi Seyhun ve Nuri Halil Poyraz’dan da istifade eden Sadi Hoşses’in mûsiki hayatında Kemânî Reşad Erer’in önemli bir yeri vardır. As­kerliğini yaptığı sırada bir cuma nama­zında okuduğu iç ezanı dinleyen Reşad Erer’in kendisine özel ders verebileceği­ni söylemesi üzerine onun yanında başla­dığı çalışmalarına hocasının vefatına ka­dar (1940) devam etmiş, İstanbul Radyo­su’na da onun vasıtasıyla girmiştir.

İstanbul Radyosu’nda çalışırken Vecihe Daryal, Ankara Radyosu’na girdikten sonra Refik Fersan, Fâhire Fersan, Ru­şen Ferit Kam, Mesut Cemil Tel gibi üs­tatların yanında mûsiki bilgilerini geliş­tirerek kendisini yetiştiren Sadi Hoşses ses sanatkârlığının yanı sıra koro yöneti­ciliği, hocalığı ve özellikle bestelediği şar­kılarla tanınır. Okuyuşunda klasik icranın özellikleri yanında yumuşak ve lirik bir üslûp hâkimdir. Esprili ve hareketli kişili­ğine rağmen bestelerindeki ilham kay­nağının “ıstırap” olduğunu, beste yapar­ken melodilerin ona âdeta hüzün verdi­ğini İfade etmesi dikkat çekicidir. Eserle­rini sessiz bir ortamda ve güneş batar­ken bestelediğini, rast, ferahfeza ve kür-dîli-hicazkâr makamlarını çok sevdiğini söyler.

Sadi Hoşses’in ilk eserinin, on yedi ya­şında iken bestelediği güftesi de kendisi­ne ait, “Elâ gözlüm sana billâh can mı da­yanır?” rnısraıyla başlayan rast şarkı ol­duğu kaydedilirse de kendi ifadesine gö­re ilk eseri, güftesini de kendisinin yazdı­ğı. “Bağa girdim ay çıktı” mısraıyla baş­layan karcığar şarkıdır. Nitekim onun iz­niyle Rahmi Kalaycıoğlu’nun 1960ta yap­tığı nota neşriyatında bu şar­kının beste tarihi 1938, sözü edilen rast şarkının beste tarihi ise 1941 olarak ve­rilmiştir. Son eseri güftesi Yûnus Emre’-ye ait olan, “Karlı dağları mı aştın?” mıs­raıyla başlayan hicaz sarkışıdır. Eserle­rinde klasik bestekârlık kaidelerine bağ­lı kalan Sadi Hoşses ilâhi ve şarkı for­munda seksen civarında eser bestele­miştir. Elli bir adet şarkısı Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu repertuvarında kayıtlıdır. Bazılarının güftesinin de ken­disine ait olduğu bu eserler arasında, “Gül sen gülün olayım” ve “Gülmedi şu bahtım gülmedi gitti” mısraları ile başla­yan hicaz. “Hicranı açmıştır sînedeyara” mısraı ile başlayan mahur, “Yıldızlı se-mâiarda haşmet ne güzel şey” mısraıyla başlayan kürdîli-hicazkâr makamındaki şarkıları onun çok sevilen eserlerinden­dir. Bestekârın zengin olduğu söylenen nota koleksiyonu vefatından sonra evin­den çalınmıştır. Ege Üniversitesi Devlet Türk Mûsikisi Konservatuvan Temel Bilim­ler Bölümü’nde Gülten Özdürgen tara­fından Sadi Hoşses. Hayati, Eserleri, Besteciliği adlı bir mezuniyet çalışması yapılmıştır (1993).

TDV İslâm Ansiklopedisi