Kimdir

Sabri Cemil (Aykut) kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Sabri Cemil (Aykut) kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (1882-?) Piriştine (Kosova) da doğmuş ve İstanbul Darülfünun Edebiyat Bö­lümünü bitirmiştir. İkinci Meşrutiyet döneminin ilk zamanlarında, Balkan harbinden sonra ülke dışında kalmış olan Üsküp Orta Öğretmen Okulu Müdürü idi. 1910 yılında o sırada pek çok eğitim kitabı olan Gabriel Compaire’nin bir eserini esas alarak “Amelî Fenn-i Terbiye” adlı bir kitap yayımladı. Bu, daha çok bir “özel öğretim yöntemleri” kitabıdır.

Sabri Cemil Aykut, Millî Mücadele yıllarında İlköğretim Genel Mü­dürlüğü de yapmıştır.

Amelî Fenn-i Terbiye:

Kitap, 162 sayfalıdır. 14 bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde genel olarak, öğretim yöntemlerinden, son üç bölümde de “Ödül ve ceza”, di­siplin, yönetim ve öğretime ait özel işlemler” den söz ediliyor. Aradaki 10 bölümde de ilkokullarda okutulan bütün derslerin özel öğretim yön­temleri açıklanıyor. Hatta, yazar, o günlerde ilkokullarda okutulmayan dersleri bile “nasıl olsa ileride okutulacak” diye kitabına almıştır.

O tarihte bu kitap, öğretim yöntemlerine özgülenmiş tek kitaptır. Bir anlamda Sâtı Bey’in “Fenn-i Terbiye” kitabını tamamlamaktadır.

Kitabın bölümleri şunlardır;

Üzerinde, “ilk ve ortaokul öğretmenleri ile öğretmen okulu öğ­rencilerine özgü” olduğu yazılıdır. Kuşkusuz, bu kitap, yazarının görevi dolayısıyla, öğretmen okullarında kullanılmıştır. Ayrıca, yazarı, o tarihte, Üsküp’ te “Yeni Mektep” adlı bir meslek der­gisi çıkarmıştır. Okulunda M. Şekip Tunç, öğretmen olarak bulunuyordu. Burada meslekî yazılar yayımlanmıştır.

Sabri Cemil Bey, o tarihte, okullarda kullanılan kötü öğretim yön­temlerinden yakınmıştır. Ona göre, bu yöntemler, çocuğu okuldan so­ğutuyor. Bunun için, öğretmen, her şeyden önce, özel öğretim yön­temlerine sahip çıkmalıdır. Okulda miskinlik ve durgunluk yerine, canlılık ve hareket olmalıdır. Yine, ona göre, en iyi öğretim yöntemi, nesneyi, duyu organlarının, özellikle görme organı olan gözün doğrudan doğruya in­celemesine imkân vermelidir. Yani, nesneyi, çocuk bizzat görerek öğretim yapılmalıdır.

Bu dilekler, Meşrutiyet dönemi okullarında etkisini az çok gös­termiştir.

Kaynak: Öğretmen Yetiştirme Açısından Türkiye’de Eğitim Bilimleri Tarihi Üzerine Bir Araştırma, Cavit BİNBAŞIOĞLU, Milli Eğitim Basımevi, 1995

İlgili Makaleler