Sosyologlar

Prens Sabahaddin Hayatı Ve Fikirleri

1877’de İstanbul’da doğdu. Babası Mahmut Celalettin Paşa’nın II. Abdülhamit’le ters düşmesi ve Fransa’ya kaçması ile Prens Sabahaddin için de Paris’te yetişmek mukadder oldu.
Paris’te Jön Türk hareketinin öncülüğünü yaptı. Başlangıçta İttihat ve Terakki Fırkası ile aynı düşüncelere sahip olmasına karşılık, Science Sociale akımının dü-şüncelerini benimsemesi sonucunda İttihat ve Terakki’ye karşı Osmanlı Ahrar Fırkası’nı kurdu. 1952 Paris’te vefat etti. Eserleri:
Türkiye Nasıl Kurtulabilir? Teşebbüs-i Şahsi ve Tevsi-i Mesuniyet Hakkında Bir İzah, Teşebbüs-i Şahsi ve Adem-i  Merkeziyet Hakkında İkinci Bir İzah, Mesle-ğimiz Hakkında Üçüncü ve Son Bir İzah, İttihat ve Terakki Cemiyetine Açık Mektuplar.

Batı sosyolojisi Türkiye’ye iki koldan girer. Bunlardan biri Ziya Gökalp’in temsil ettiği Durkheim sosyolojisi idi. Diğeri ise, Le Play (1806-1882) ekolünün takipçisi olan Edmond Demolins’in (1852-1907) fikirleri çerçevesinde Osmanlı toplumunu açıklamak isteyen Prens Sabahaddin akımıdır.
Prens Sabahaddin Gökalp’ten farklı olarak Batı’da yetişmiş; Batı kültürünü benimsemiş bir Türk sosyoloğudur. Bu nedenle o, Osmanlı’nın çöküşünü Gökalp’ten farklı olarak, Türk toplum yapısında bulur ve bu yapının değişmesini ister.
Prens Sabahaddin’in kendine has bir sosyoloji kurup geliştirmesi söz konusu değildir. Onun yaptığı iş Le Play ve Demolins’in sosyolojilerini Türk toplumuna uyarlamaktan ibarettir. Demolins’-in A quoi tient la supériorité des Anglo-Saxons (Anglo-Saksonlar’ın Üstünlüğü Neden İleri Geliyor) adlı kitabı Prens Sabahaddin’in düşüncesinin temelini oluşturur. Demolins bu eserinde toplumları kamucu ve bireyci, (Prens Sabahaddin’in Türkçesi ile “tecemmuî” ve “infirâdî”) adını verdiği iki tipe ayırır. Birinci tip toplumlarda ferdin değil ancak aile, kabile, klan ya da devlet gibi zümrelerin üstün olduklarını söyler ve buna Doğu toplumlarını örnek olarak verir. İkinci tip toplumlarda ferdin önem kazandığını, toplumsal zümreleşmenin ferdin etrafında meydana geldiğini söyler ve bu tipe de Anglo-Sakson toplumlarını örnek gösterir. Prens Sabahaddin de Demolins’in bu görüşleri çerçevesinde, yazdığı kitaplarda Osmanlı toplum yapısını “te-cemmuî toplum” olarak değerlendirir. Böylece o Osmanlı toplumunun maruz bulunduğu hastalığın ana kaynağını sahip olduğu bu kamucu yapısında bulur, kurtuluşun çaresini de kamuculuktan bireyciliğe geçişte görür.
Prens Sabahaddin, sosyal yapı konusunda, yönetim kuvvetinin du-rumu üzerinde pek fazla durmaz. Ona göre yönetim şekli sosyal yapının sebebi değil sonucudur. “Bir toplumu ve yönetim kuvvetini düzeltebilmek için, önce o toplumun yapısını tanımalı ve diğer yapılarla arasındaki farklılıkları belirleyebilmeli” demektedir.
Bilindiği gibi M. Kemal Atatürk, Gökalpin milli-merkezi yönetim görüşünü benimsemiş ve Türk Devleti’nin inşası tercihini bu yönde kullanmıştır. Ancak günümüzde, küreselleşme olgusunun dayatmaları, Türkiye’de merkeziyetçi yapıdan adem-i merkeziyetçi (merkez dışı) yapıya geçmeyi zorlamaktadır. Daha açık bir ifade ile Atatürk’ün Türklük merkezli milli devlet ideali, küreselleşme olgusunun tehditi altındadır.