PLANLAMA
PLANLAMA
iktisadi plancılık
kavramı, uzun bir süre iktisatçılar arasında tartışma konusu yapılmış ve bu
kavram farklı şekillerde tanımlanmıştır. İktisat politikasına ilişkin tedbirleri
içeren her belge bir plan değildir. Bu bakımdan hangi faaliyetlerin bir
iktisadi planlama sayılacağım, ya da kalkınma planında kapsanacağını
belirleyebilmek için bazı şartlara gerek vardır.
İktisadi plancılığın
tam bir tanımını şöyle yapmak mümkündür Belli bir dönemde
belirli-sosyo-ekonomik amaçlara ve sayısal olarak ifade edilebilen hedeflere
ulaşabilmek için, bu işle görevlendirilmiş organlar tarafından ve daha Önce
saptanan araçları kullanmak suretiyle belli bir bölgede yürütülen
faaliyetlerin tümüne iktisadi plancılık denir.
Planlama
faaliyetlerinin yürütülebilmesi için bir takım kurum ve organlara ihtiyaç
vardır. Bu organlar dört gruba ayrılabilir:
1) Planı hazırlayan organ; Planı hazırlayan organlar
ülkeden ülkeye çeşitlilik gösterir. Bunlar, planlama teşkilatlan, enstitüler
veya bakanlıklar olabilir. Bu organlar iktisatçı ve teknik elemanlardan
oluşmuş-tur.
2) Plan ile ilgili karar organları; Planlama ile ilgili
karar organları, yani planda yer alacak olan alternatifleri seçen, politik
tercihleri yapan organlar da yine ülkeden ülkeye değişir. Bazı ülkelerde bu
kararlar Yüksek Planlama Kurulları tarafından alınır. Bazı ülkelerde de bu
görevi parlamentolar yerine getirir. Özellikle uzun dönemli veya perspektif
planlarda hangi alternatiflerin yer alacağını saptayan organ parlamentolardır.
Yıllık veya kısa dönemli planlardaki karar seçimini ise hükümetler yap
maktadır.
3) Planı uygulayan organ; Planın uygulanmasından
sorumlu olan organlar arasında şunlar sayılabilir Merkezi, bölgesel ve
mahalli düzeyde devlet kuruluşları ile, istatistik büroları, ticaret odaları
gibi bazı Özel devlet daireleri; firma, fabrika, ortaklık kooperatif, banka,
ticaret birlikleri gibi özel sektör kurumları.
4) Plan uygulamasını izleyen, kontrol eden organ:
Planların nasıl uygulandığını, amaçların gerçekleşip gerçekleşmediğini
kontrol eden ve gerçekleşmeler hedeflerin altına düşüyorsa gerekli uyanları
yapan ve tedbirleri öneren sorumlu organlar vardır. Bunlar arasında, planlama
teşkilatlarının bünyesinde yer alan koordinasyon daireleri, maliye bakanlıkları
ve sayıştay gibi organlar sayılabilir.
Bir planda “neyin
ne kadar üretileceği” sorusu mutlaka cevaplandırılma!ıdır. ihtiyaçlar ve
kaynaklar miktar olarak saptana-bilmelidir. Aksi halde planda tutarlılık sağlanamaz.
Plan yapmak, bir
anlamda “tahmin” yapmak demektir. Bu bakımdan planlama, istatistik
kanunlarına ve ekonomik teoriye dayanarak gelecekteki gelişmeleri doğruya en
yakın bir şekilde tahmin edebilmelidir.
Her plan belli bir
süreyi ve dönemi kapsar. Böylece planda yer alacak çeşitli projelerin
tamamlanması, plan dönemi ile sınırlandırılmış olacaktır. Plana dinamik bir bütünlük
verebilmek, ancak zaman boyutu koymakla mümkündür.
Planlama rasyonel bir
faaliyet olmalıdır. Yani planlamaya girişmekle sağlanacak yarar ve
katlanılacak fedakarlıklar açık ve seçik bir şekilde ortaya konabilmeli,
planlama faaliyetinin neye mal olabileceği sorusu ce vaplanabilmel i dir.
Planlamanın belli bir
bölgeyi kapsaması gerekir. Tüm ülke veya bir bölge için bir ya da birden fazla
plan yapılabilir. Ancak Önemli olan, plan belgesinin uygulama yerini açık
olarak göstermesidir.
Bir planda, belli
hedeflere ulaşmak için hangi araçların ne şekilde kullanılacağı açık bir
şekilde ortaya konmalıdır. Aynı zamanda planın hazırlanışında kullanılan
tekniklerin ve metodolojinin de ortaya çıkan biçimde değil fakat önceden
karar verilen esaslar çerçevesinde ve bilinçli bir şekilde hazırlanan ekonomik
kalkınma faaliyeti olmalıdır.
Son yıllarda iktisadi
planlama faaliyetlerine duyulan ilginin giderek arttığı görülmektedir. İkinci
Dünya Savaşı Öncesinde sadece Sovyetler Birliğinde planlama uygulanırken,
bugün pekçok azgelişmiş ülke yanında, savaş Öncesinde planlamanın söz-konusu
edilmediği ülkelerde de değişik çerçevelerde planlama uygulanmaktadır.
Planlamanın bugünkü anlamda ilk tanımı, 1938 yılında İngiliz İktisatçısı H.D.
Dilkin-son’un yayınladığı bir eserinde ele alınmıştır. Tanımda ulusal gayri
safı hasılanın mik tar ve gayri safı hasıla için hedef değerleri ve bu hedef
değerlerine ulaşmada kullanılacak araçlar hakkında kesin bilgiler yer
almamaktadır. İktisadi planlamanın ilk kayda değer genel tartışmasını İsveçli
İktisatçı, I. Svenilson’un 1938 yılında yazdığı eserinde görebiliriz.
Svenilson, planlama kavramına zaman boyutunu eklemiştir. Svenilson planlamayı
farklı gelecek dönemlerdeki faliyeüerin bîr plan içinde koordinasyonu olarak
öngörür. Daha sonra C. Landuer 1944 yılında yayınlanan eserinde planlamanın
boyutlarına daha bir derinlik getirerek planın yürütülmesinde zorlayıcı-lık
fakat onun başarısında gönüllü ve istişa-reci katılımın gerekli olduğunu
belirtir. Onun bu noktadaki görüşü “yol gösterici” ve “emredici
planlama” arasındaki ayırıma benzer. Yine bir başka İngiliz iktisatçı ve
ekonometrisyen olan R. Stone, 1964’lerde planlamaya şöyle bakmaktadır:
“Bir plan, verilen sistemin işleyiş özellikleri içinde politikalarımızı
nasıl gerçekleştirebileceğimizi gösterir. Plan yönetim ve denetim ile
Özdeşleştirilebilir. Planın karşıtı plansızlık veya anarşidir”. G. Caire
(1967) planlamayı, piyasa mekanizmasının yerini alacak bir mekanizma olarak
görür. Fransız iktisatçı F. Perraux (1965), “çeşitli piyasalarda rekabet
şartlarının olmayışı, ekonomik planlama için ana nedendir” der. P. Masse
(1965) ise piyasa mekanizmasının yarattığı belirsizliğin ancak planlama ile
azaltılabileceğini belirtir. Amerikalı iktisatçı G. Sirkin (1968), planlamayı
araştırma anlamına gelen bir kelime olarak düşünmektedir. Yugoslav iktisatçı
R. Bicanic (1967) genellikle planlamanın teşkilatlanma yapısının önemi
üzerinde durmuştur.
Planlamanın Amaçları:
Planlamada kabul
edilen amaçları şu
gruplar altında
toplamak mümkündür:
1) Planlamayı sadece bir teknik olarak kabul eden
amaçlar,
2) Ekonomik açıdan önem taşıyan amaçlar,
3) Politik açıdan önemli amaçlar ve
4) Yapısal değişiklik Öngören amaçlar.
1-
Planlamayı sadece bir teknik olarak gören amaçlar: Bu grup altında toplanan
planlama araçları, ekonomik faaliyetleri rasyonel kılmak üzere kullanılan
teknikler olarak düşünülmektedir. Amaçlar, istatistik kanunlarının sonuçlarına
ve geleceğe ait yapılan tahminlere göre saptanır. Amaçlar saptanırken, planın
hangi çevreye uygulanacağı, hangi araçların kullanılacağı, bu amaçların kimler
için saptanacağı soruları sorulmaz, amaçlar formel olarak konur.
2- Ekonomik açıdan önem taşıyan amaçlar: Bu
gruba giren planlama amaçları daha çok ekonomik açıdan önemli, politik yönden
nötr amaçlardır. Burada iktisadi kalkınmaya ilişkin olarak saptanmış bulunan
ekonomik hedefler, sınırlamalar önde gelir. Bu gruba giren amaçlar arasında
ideolojik eğilimler ya da politik tercihler yansı-tılmamaktadır. Politik
amaçların ya da ideolojik önyargıların bir ölçüde planlamada yer almayacağı
anlamına gelmektedir.
3- Politik açıdan
Önemli amaçlar: Bazı ülkelerin planlarında, belli politik hedeflerin
gerçekleşmesine yönelik esasların açık ifadelerle yer aldığı görülmektedir.
Başka bir deyişle, bu tür planlarda, politik amaçlar veri olarak ve iktisadi
değişkenlerden bağımsız bir biçimde saptanır. Planlardaki iktisadi
nitelikteki değil, politik yönü ağır basan amaçların gerçekleştirilmesi
istenir.
4- Yapısal değişiklikler Öngören amaçlar: Bir
ekonominin planlanması, aslında toplumun planlanması anlamını taşır. Bu nedenle,
dördüncü grup planlama amaçlan, plânlama mekanizması ile toplumun yapısında
değişiklik öngören, ya da başka bir deyişle, toplumsal değişmelerin planlanmasına
ilişkin amaçlardır.
Planlama Araçları:
Planlama araçları
denilince, planlarda saptanmış bulunan amaçlara ulaşmak üzere kullanılacak,
nicelik ve nitelik açısından tanımlanmış vasıtalar akla gelir. Başka bir ifade
ile, planlama araçları, ekonomideki kaynaklarla ihtiyaçların karşılanmasını
sağlayan her türlü vasıtalardır, ihtiyaçlar planın talep yönünü, kaynaklar arz
yönünü oluşturur.
Planlama araçları ve
bunların etkileri büyük ölçüde ekonominin içinde bulunduğu kalkınma düzeyine
ve ekonominin yapısına bağlıdır. Farklı ekonomik kalkınma düzeyinde bulunan
ülkelerin planlarında ulaşılmak istenen amaçlar aynı olsa bile, uygulanacak
planlama araç lan aynı olmayabilir.
Planlama araçlarını şu
gruplar altında toplamak mümkündün
1- İdari
nitelikteki araçlar; Bunlar, kamu otoritelerin plan uygulamasını etkileme
amacıyla kullandıkları çeşitli idari araçlardır. Bu araçlar anayasa,
kanun-kararname, yönetmelik, tebliğ gibi belgelerdir. Ya da bu belgelerden
kaynaklanan düzenlemelerdir, (örneğin; Dış ticaret ve döviz kurları üzerine
konan kısıtlamalar, vergi politikası, bütçeler, krediler vb).
2- İktisadi
nitelikteki araçlar: İktisadi nitelikteki araçlar, plan hedeflerinin gerçekleştirilmesi
amacıyla, planlama faaliyetlerine katılan kişi, işletme veya kurumlara
sağlanan maddi
nitelikteki teşvik edici usullerdir.
3- Nötr
araçlar: Nötr ya da (arafsız araçlar, iktisadi ve idari nitelikte olmayan, ancak
planlama mekanizmasının daha etkin işlemesini sağlayan araçlardır. (Örneğin;
istatistiksel verilerin toplanması, planlama metodolojisi, yıllık programlar ve
sektör planlan).
Plan Çeşitleri;
1- Kısmi ve
genel planlar: Planlar kapsam bakımından kısmi, ya da genel planlar olarak
ikiye ayrılırlar. Aslında kalkınma planları ekonomideki tüm ekonomik ve sosyal
faaliyetleri kapsamak zorundadır. Kısmi planlar daha çok planlama tekniğini
yeni kullanmaya başlayan ülkelerde görülür. Bunlar, çeşitli kamu kuruluşlarına
ait proje ve programlann hazırlanıp bir bütün halinde toplanmasından başka
birşey değildir. Bu planlarda genellikle kamu kesimi faaliyetlerine yer
verilmekte, özel sektör çok genel çizgileri ile ele alınmaktadır.
2- Uzun,
orta ve kısa dönemli planlar: Kalkınma planlan, kapsadıklan süreler itibariyle
de çeşitlilik gösterirler. Genellikle süre açısından planlar uzun, orta ve kısa
dönemli olmak üzere üç gruba ayrılırlar.
Uzun dönemli planlar,
yirmi veya otuz yılı kapsayan planlardır. Bu planlara perspektif planlar da
denir. Bunlar hızlı bir iktisadi kalkınmanın sağlanabilmesi için, bir bütün
olarak ekonomide veya çeşitli sektörlerde karşılaşılacak sorunların çözümünü
gösteren genel nitelikte makro hedefleri içerirler.
Orta dönemli planlar
daha aynntılı ve somut bir nitelik taşırlar. Bunlar genellikle
5-7 yıllık bir dönemi
kapsar. Bu dönem saptanırken, idari ve politik gerekler yanında, baraj, liman,
demiryolu, karayolu yapımı ve yenilenmesi gibi sanayi yatırımlarının tamamlanıp
işletmeye açılmasına imkan verecek bir sürenin seçilmesine dikkat edilir.
Üçüncü tür planlar
kısa dönemli planlardır. Bunlara yıllık programlar (planlar) da denir. Bu
planlar, diğer iki tür planlardan çok daha ayrıntılı ve açıktır.
3- Ulusal planlar ve bölgesel planlar: Ulusal
planlar, ülke çapında ekonominin tüm sorunlarını ele alan planlardır. Bölgesel
planlar İse, belli bir bölgenin kalkınma sorunlarına çözüm getirmeyi amaçlar.
4- Makro ve
mikro planlar: Mikro planlar bir planlama birimi sayılan işletme ile sınırlandırılmıştır.
Bu planlarda kaynaklarla ihtiyaçlar arasında işletme düzeyinde denge kurulmaya
çalışılır. Makro planlar ise çok daha geniş kapsamlı olup, ülke düzeyindeki
sorunlarla ilgilidir. Bu planlarda temel amaç, sosyal kazançların azami kılınması
ve sosyal kayıpların mümkün olan en düşük düzeyde tutulabilmesidir.
5- Tek
merkezli ve çok merkezli planlama: Planı hazırlayan merkez tek ise, tek
merkezli planlama sözkonusudur. Burada bu merkez tarafından hazırlanmış tek bir
plan mevcuttur ve tüm ekonomik faaliyetler bu planla düzenlenir. Çok merkezli
planlamada birçok örgütlerce hazırlanmış çok sayıda planlar olabilir. Bunlar
arasında işletmeler, devlet kuruluşları sayılabilir.
6- Büyüme
tipi ve kalkınma tipi planlar Ekonomik planlama mekanizmasını uygulayarak
yapılmak istenen değişikliklere göre de planlar sınıflandırılabilir. Ekonomide
yapısal bir değişiklik sağlamak,toplumsal-
ekonomik yapıya
piyasanın otomatik işleyişinin gerçekleştireceğinden farklı bir nitelik
vermek amacıyla hazırlanmış planlar, kalkınma tipi planlardır. Sadece ekonomik
büyüklüklerin artmasını hedef alan planlara ise büyüme tipi planlar denir.
7- Ülkelerin
uyguladıkları veya kabul ettikleri ekonomik ve politik sistemler farklı olduğu
sürece, planlara verilen görev ve fonksiyonlar da, bu sisteme bağlı olarak değişecektir.
Azgelişmiş ülkelerin çoğunda bugün uygulanan plan türü “yol
gösterici” sosyalist ekonomilerde ise “emredici” niteliktedir.
Mustafa SEVÜKTEKÎN