Edebiyat

Peyami Safa Kimdir Hayatı, Edebi Kişiliği Eserleri,

Peyami Safa. Türk yazar ve romancı (1899’da İstanbul’da doğdu, 15 Haziran 1961’de öldü).

Yaşamı

1901 II. Abdülhamid tarafından Sivas’a sürgün gönderilen Servet-i Fünun şâirlerinden olan babası İsmail Safa’nın ölümü üzerine yetim kaldı;

1910 Amcalarının (şair Ahmed Safa. yazar ve çevirmen Ali Kâmil Akyüz) ve ağabeyi gazeteci İlhami Safa’nın etkisiyle edebiyata yöneldi ve ilk roman denemesini kaleme aldı: Piyano muallimesi

1912 Akrabalarının yanında geçim sıkıntıları ve hastalıklar içinae yaşadı; sınavla Posta Telgraf Nezareti’ne memur olarak girdi;

1914 Öğretmenliğe başladı; 15-19 yaşları arasında öğretmenlik yaparken Fransızca da öğrendi.

1918 İlhami Safa’nın teşvikiyle ölümüne kadar devam edecek gazetecilik hayatına atıldı. Arkadaşlarıyle birlikte Yirminci Asır adlı akşam gazetesini çıkardı. Bu gazetede yayımlanan Asrın hikâyeleri başlıklı hikâye dizisiyle ilgi çekti;

1922 İlk romanı Sözde Kızlar tefrika edildi ve büyük ilgi gördü,

1924 Server Bedi imzasıyle uzun yıllar yayımlayacağı dizi polis romanlarının ilk kitabı çıktı: Cingöz tehlikede;

1933 Kültür haftası adil edebiyat ve araştırma dergisini yayımladı.

1939-1945 II. Dünya Savaşı içinde fıkra yazarı olarak Nazi Almanyası’nın siyasetini savundu;

1946-1950 Çok partili siyasal hayata geçiş döneminde CHP’yi savunan fıkralar, polemikler kaleme aldı;

1953 Toplumcu görüşe, devrimlere karşı çıkan, çağdaş batı düşüncesine cephe alan, gelenekçi-mistik eğilimli Türk düşüncesi dergisini yayımladı, bu görüşlerini ölümüne kadar gazete fıkralarında savundu.

Belli başlı bütün gazetelerde fıkra ve makaleler, tefrika romanlar yazdı. Kalemiyle geçindi. 15 Haziran 1961’de beyin kanaması sonunda öldü. Mezarı Edirnekapı’dadır.

Edebi Kişiliği

Peyami Safa, kendi kendini yetiştirmiş, kültürlü, çok yönlü bir yazardır. Estetik ve sosyal bilimlerin hemen her kolunda (resim, mûsikî, edebiyat, psikoloji, sosyoloji, târih, hukuk, felsefe, tıp gibi) bilgi ve görüş sâhibidir. Siyâsî, iktisâdî, edebî, felsefî, hemen her sahada, ortalama 20 bin makale ve fıkrası ile 150’ye yakın basılı eseri vardır.

Peyami Safa, yetiştiği çevrenin tesiriyle küçük yaşta edebiyata yöneldi. Geçinmek için yazdığı, edebî kıymeti olmayan ve kendince değersiz bulduğu hikâye ve romanlarında Server Bediî takma adını kullandı. Yazar asıl ismini taşıyan romanlarında çok yönlü bir sanatçı olduğunu ortaya koymuştur.

Geniş kültürü ve kuvvetli sezgi kâbiliyetiyle düşünce ve duygu alanlarında araştırmaya girişir. Olaya değil, tahlile önem verir.

İlk romanı Sözde Kızlar da bir toplum yarasına neşter vurmuş; Mahşer de I. Dünyâ Savaşının ahlâkî sahada meydana getirdiği çöküntüleri incelemiş; Dokuzuncu Hâriciye Koğuşu isimli eserinde hasta genç psikolojisini, kendi hayatının otobiyografik romanı olarak ortaya koymuş; Fâtih-Harbiye isimli romanında Doğu ve Batı arasındaki bocalamaları ele alarak Batı taklitçiliğinin ülkemizde meydana getirdiği çöküntüyü işlemiş; Bir Tereddüdün Romanı’nda İnkılâp sonrası ahlâk zayıflığını, bezginlik ve rûhî bunalımları se edebi_sahsiyetler/peyami_safa bep ve sonuçlara bağlamış; Matmazel Noralya’nın Koltuğu’nda kâinat ve varlık muammalarını çözmeye çalışmış; Yalnızız’da günümüz insanının hayâl kırıklıklarını ele almıştır.

Hemen her romanında, devirler, anlayış ve gelenekler arasında psiko-sosyolojik karşılaştırmalar yaptığı; toplumdaki değişmelerin meydana getirdiği buhranları, ahlâk çöküntülerini ve bu değişme sebebiyle meydana gelen çatışmaları, konu olarak seçtiği görülür. Son romanlarında ise felsefî arayışlar içine girerek karamsar bir anlayışla kahramanlarının iç dünyâsını tahlile çalışır. Eserlerinde kendi rûhî durumunu da tahlil etmiştir.
Böyle romanlarındaki ağır ve meseleler karşısındaki çözümsüz melankolik hava, bilhassa gençlerin rûh ve karakterleri üzerinde karamsar izler bırakabilmektedir.

Peyami Safa, üstün romancılığının yanında, dile hâkimiyetiyle de tanınmaktadır. Dili kullanış kolaylığı ve kelime hazinesinin zenginliğiyle dikkati çeker. Yazdığı makale ve fıkralarla dilde uydurmacalığa karşı çıkmıştır. Yazarın, Nazım Hikmet ile giriştiği Sosyalizm ve Komünizm konusundaki kalem tartışmaları, daha doğrusu kavgaları da meşhurdur.

Peyami Safa; bol kelimeli, yeni bileşimlerle dolu incelikleri, ayrı ayrı ve bol sıfatlarla, zarflarla, dile getiren canlı, bol imajlı, teşbihli, istiareli bir üslûbun sâhibidir. Felsefeye, psikoloji ve sosyal konulara düşkünlüğü dolayısıyla tıbbî ve mücerret kavramları, yabancı terimlerle, frenkçe kelimeleri çok kullanmıştır.

Eserleri

Roman
Gençliğimiz (1922), Şimşek (1923), Sözde Kızlar (1923), Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Süngülerin Gölgesinde (1924), Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925), Canan (1925), Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), Fatih-Harbiye (1931), Attila (1931), Bir Tereddüdün Romanı (1933), Matmazel Noraliya’nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz İnsanlar (1959). Cumba’dan Rumba’ya

İnceleme – Deneme
Türk İnkılâbına Bakışlar (1938), Büyük Avrupa Anketi (1938), Felsefî Buhran (1939), Millet ve İnsan (1943), Mahutlar (1959), Mistisizm (1961), Nasyonalizm (1961), Sosyalizm (1961), Doğu-Batı Sentezi (1963), Sanat-Edebiyat-Tenkid (1970), Osmanlıca-Türkçe- Uydurmaca (1970), Sosyalizm-Marksizim- Komünizm (1971), Din-İnkılâp-İrtica (1971), Kadın-Aşk-Aile (1973), Yazarlar-Sanatçılar-Meşhurlar (1976)

İlgili Makaleler