Sosyoloji

Patrick Süskind – Aşk ve Ölüm Üzerine

Patrick
Süskind – Aşk ve
Ölüm Üzerine

Hiç
kimse bana sormazsa biliyorum da, biri sorup da ona açıklama yapmam
gerektiğinde bilmiyorum

Aziz Augustinus, İtiraflar

Aziz Augustinus’un zaman üzerine
söyledikleri, aşk için de geçerli. Hakkında ne kadar az düşünürsek bizim için o
kadar apaçıktır aşk; ama etraflıca düşünmeye başladığımız anda başımızı belaya
sokarız.

…ozanlar bildikleri konu üzerine değil,
bilmedikleri konu üzerine yazarlar.

Aksi geçerli olsaydı şiirler, romanlar,
tiyatro oyunları değil, salt tebliğler olurdu elimizde. (s. 11)

Platon’un Şölen’inde hekim Eryksimakhos (…)Eros’un,
uyumdan sorumlu bir temel ilkeden -tarımdan meddücezre, müzikten hıçkırık
krizine- tahayyül edilebilir her alanda dünyaya düzen getiren bir tür fiziksel sabitten
farksız olmadığını düşünür.

…tanımlamanın amacı, nesnesini daraltmak ve
genel olan ile arasına sınır koymaktır. (s. 13)

Eros, insanlar ile tanrılar arasında bir
arabulucu, insanların yoksun oldukları şeyi arzulamasını sağlayan bir güçtür:
Güzellik, erdem, mutluluk, mükemmellik ve hatta ölümsüzlük -bunların hepsi de,
aşığın maşukta yansımasını gördüğü ilahi özelliklerdir. (s. 14)

Üç
Örnek

(Opel Omega’daki çift) …karşılarında bir
mucize duruyormuş gibi yine birbirlerine bakıyor ve öpüşmeye devam ediyorlardı.

Sihirli Flüt’te, “Kadın ile erkek ve
erkek ile kadın birlikte tanrılığa soyunur,” denir.

…bu ikisini güzel içinde yaratmaya ve doğurmaya
zorlamak için Eros’un ne yapması gerekirdi?

Adam desen, zaten aptallığın vücuda gelmiş
hali. Ama o güzeller güzeli kız da, maalesef çoğu güzel kız gibi aptal.

Platon· a göre aptallar güzel ve iyi olan
için, ilahi mutluluk için çabalamaz çünkü hallerinden memnundurlar. Bilge
olanlar da bunlar için çabalamaz çünkü onlara zaten sahiptirler. Sadece
aptallık ile bilgeliğin tam ortasında duranlar, yani sen ve ben ve sabırla
kırmızının yeşile dönmesini bekleyen diğer herkes Eros’un okunu algılayacak
durumdadır. (s. 19)

…varlıklı bir ailenin akşam yemeği…

…kadın sağ eliyle adam da sol eliyle yemek
yedi; çünkü diğer ellerini birbirlerine dokunmak için kullanıyorlardı.

Daha tatlı servis edilmeden taksi
çağrılmasını rica ettiler, bir anda masadan kalktılar, konukları başlarıyla
selamlayarak veda ettiler ve yekvücut halde adeta uçarak uzaklaştılar.

Gerçek aşk bu mu?

Buna inanmak pek kolay değil.

75 yaşında bir adam, karısı ve en büyük
kızıyla Zürih’teki Grand Hotel Dalder’de üç hafta kaldı.

…derdi başından aşkın ve erotik kaçamaklar üzerine
şünecek hali yok

(Genç garson) bu yaşlı yazarı ne kadar
sarstığı hakkında en ufak bir fikri yok. Yazar bu oğlandan derinden etkilenmiş
durumda. Günlüğüne şöyle yazıyor: “İşte yine oldu, işte yine aşk girdi hayatıma…”

Aşka ve âşık olmaya dair bu üç örnek
Platon’un analizini oldukça farklı şekillerde örneklemektedir.

Opel Omega’daki genç çifti muhtemelen, Aphrodite
tapınağına asla yakışmayan, en iyi ihtimalle hetaira’ların evinde kabul gören
hayvansı aşk kategorisine dâhil ederdi. Akşam yemeğine onur konuğu olarak davet
edilen tuhaf çiftteyse, Eros’un salt bir delilik halinden ibaret olduğundan şüphe
duyulabilir. Oysa yazarın garsona duyduğu aşk, Eros’un bütün kriterlerini pek
çok açıdan karşılamaktadır. (s. 27)

Ölümü konu etmek mi? Ölüm, mutlak biçimde konu
dışı değil midir?

…bunun nedeni ölümün düpedüz bir ebedi
olumsuzlayıcı, bir oyunbozan, bir mızıkçı olmasıdır; günümüzde böyle tiplerle
işimiz olsun istemeyiz. (s. 33-34)

Yaşamakta olandır benim övmek istediğim,

o da kıvranır alevlerin ortasında ölmenin özlemiyle.

ve en sonunda, özlemiyle ışığın,

ey kelebek, yanıp kalırsın.

Goethe

Orpheus

Sadece sanatın gücüyle, öngörülemez, vahşi
ve şiddet dolu dünyayı kısmen medenileştirme, onu hoş ve barışçıl bir yer
haline getirmeyi başarmıştır.

İsa

Lazarus ölene kadar bekler

Orpheus’un ölüler diyarına giriş teşebbüsü
(…) tamamen yaşama odaklı gözüpek bir girişim olarak, hatta yaşam uğruna
çaresiz bir mücadele olarak ele alınmalıdır.

İsa, ikna etme derdi olmayan, kayıtsız
şartsız sadakat talep eden fanatik bir vaizdi. Kelamı emirlerle, tehditlerle ve
mütemadiyen yinelenen, kati bir “çünkü-ben-size-derim ki-”yle doludur. Tek bir
insanı değil de bütün insanlığı sevme ve kurtarma derdinde olanlar her zaman
böyle konuşmuştur. (s. 53)

Uber
Liebe und Tod

Türkçeleştiren: Şeyda Öztürk

Can Yayınları

Kasım 2014

İlgili Makaleler