Felsefe Akımları

Öznelcilik (Subjektivizm) Nedir? Tanımı (Felsefe Akımları)

oznelcilik.jpg 26 167 ÖZNELCİLİK

Düşünce yapılan veya düşünce sistemlerinde özneyi (süjeyi), her türlü problemin çözümünde temele alan ve herşeyin ölçüsü olarak kabul eden felsefi öğretinin adıdır. Böyle bir eğilimin mevcut olduğu tüm öğretiler, mevcut yargılarını ve akıl-yürütmelerini bireyin veya öznenin düşünce ve bilincine dayanarak gerçekleştirirler.

Öznelciliğin, tüm nesnel öğeleri kendisinde temellendirdiği görülen özne (suje) kavramı, ancak 17. yüzyıldan sonra, bugünkü psikoloji ve epistemolojide kullanılan anlamını kazanabilmiştir. Bu yeni anlam, psikolojideki “ben” anlamının özneye yüklenmesidir. Bu dönemden Önce ise özne dendiğinde, akla töz (cevher) gelmekteydi.

Bilgi teorisi alanında öznelcilik, bilinen nesneyi, bilen özne ile açıklama çabasını ifade etmektedir. Öznelci açıklama biçim­leri, idealizm ile yakın bir uyuşma içinde, nesneyi özne ile temellendirirler. Bilginin oluşumunda rol oynayan nesne-obje düalizmini reddederek, özneye ağırlık verirler. Onların gözünde nesne, öznenin bilinci sonucunda oluşan ve kendisine yönelen bir özne mevcut olmadığı müddetçe bir anlam ifade etmeyen ve hatta var olduğu bile şüp­heli olan bir şeydir. Bilinç dışında varolduğu söylenen dünya, aslında bilincin bir ürünü ve bilincin bir yanılsamasıdır. Dış dünyanın ve ondaki tek tek mevcut bulunduğu söylenen nesnelerin kendi başlarına, özneden ve onun bilincinden bağımsız bir anlamları descartes.png 17 108 yoktur. Dış dünyanın gerçekliği sözkonusu olmadığı gibi, filozoflarca aranılan hakikat de onda mevcut ve saklı olamaz. Hakikat, ancak, Descartes´ın da belirttiği gibi, kendisinden şüphe edilmeyen öznede, yani onun bilincindedir ve onu orada aramak gerekir. Bu çaba esnasında bilinç dışındaki dünyanın varlığı sorulursa, bu da ancak bilince dayanarak açıklanabilir.

Bu açıklama tarzı, kimi dönemlerde bazı filozofları, varolanın izahında, bireysel bilinçleri daha geniş ve daha kapsamlı ve aynı zamanda diğer düşünürleri de daha ikna edici olması açısından mevcut genel bir bilinç veya genel ve kapsayıcı bir Özne fikrine götürmüştür. Nitekim Hegel´in geist kavramı, daha önceki dönemlerde bir Plotinos´un ben ifadelendirişi varlığı ve tek tek varolanları açıklamada bireyin bilincinden daha genel bir bilincin mevcudiyeti fikrini doğurmuştur. Epistemolojik alanda bilgi objesini (bilineni) oluşturan bilgi süjesi (bilen) olan bilincin eylemi gibi ontolojik alanda da varolanı bu genel bilinç, genel öz yaratmıştır. “Ben”in bu tek tek varolanları veya nesneler dünyasını bilmesi ve tanıması ise bu genel bilinçten pay almış, ondan çıkmış olmasından dolayıdır. Görüldüğü gibi bireysel bilinçlerin izahında bir genci bilince başvurulmakta ve tek tek bilinçler bu genel bilinç kavramı ile temellendirilmektedir.

Bu açıklama biçimlerinde de görüldüğü üzere, öznelci bir anlayışın kendi içinde tutarlı, kapalı bir sistem oluşturabilmesi için epistemolojik alandan ontolojik alana geçmesi ve varlığın izahında böyle bir genel özün varlığını kabul etmesi kaçınılmaz gibi görülmektedir. Bu anlamda öznelci tavrın, idealizm ile yakınlığı ve hatta özdeşliği açık bir biçimde görülmektedir. Nitekim Descartes, Berkeley, Mach, Fichte böyle bir kaynaşmanın, yani öznel idealizmin temsilcileri olarak görülebilir.

protagoras.jpg 0 114″ align=”left” />Öznelcilik, varolanı açıklama amacıyla ontolojide, filozofların çoğunluğunun yöneldikleri bir yöntem ve öğreti olarak karşımıza çıkan bir olgudur, ilkçağ´da sofistlerin bir yöntem olarak benimsedikleri öznelcilik, Protagoras´ın “herşeyin ölçüsü insandır” meşhur sözü ile dikkati çeker. Çağımıza kadar türlü biçimlerde ve türlü felsefi öğretilerle birleşerek etkisini sürdürür. Nitekim çağımızın önemli felsefi akımlarından olan varoluşçuluğun kurucusu olarak kabul edilen Heidegger´e göre kainat, ancak içinde insan bulunduğu oranda vardır ve onunla bir anlam ifade eder.

Şüphesiz ki idealizm ile kaynaşan böyle­sine bir öznelci tavrın, sonunda solipsizme düşmesi ihtimali kuvvetlidir ve gözlenen bir olgudur.

edward-alexander westermarck.jpg 5 95 Öznelciliğin, özellikle değerler alanında (axiology) Önemli ve zikredilmesi gerekli bir rolü ve etkisi dikkati çeker. Ahlaki ve estetik değerlerin, öznenin duygularını ve bilincin tepkilerini temsil ettiğini ileri süren öznelcilik, ahlaki yargılarımızın da birey tarafından onaylanan veya onaylanmayan duyguların bîr yansıması olduğu fikrini ileri sürer. Bu son tanım, meşhur ahlak filozofu ve antropolog, Edward Alexander Westermarck (1862-1939)´a aittir.

Ahlak; öznelcilik, ahlaki yargıların ve bu yargılardaki mevcut kavramların, insan dışında bizatihi birer anlama sahip olamayacaklarını ileri süren bir öğretidir. İyi, doğru gibi ifadelendirişlerin yanında, “boşanma iyidir” veya “boşanma kötüdür” gibi yargıların, bu ifade ve yargılan ileri süren bireyin düşünce ve duygularından bağımsız olamayacağını söylemektedir. Bu kabul edilen genel fikre rağmen, ahlakî öznelcilik görüşünü savunan filozoflar arasında da bazı tartışmalar ve fikir ayrılıkları vardır. Bu tartışmaların odak noktasını, ahlakî yargılann bireyin hangi özelliğiyle açıklanabileceği ve bir bireyin mi, yoksa bir bireyler topluluğunun mu sözkonusu olabileceği yönün­deki farklı görüşler oluşturmaktadır. Yargılamalarımızın, düşüncelerimizi mi, yoksa duygularımızı mı temsil ettiği sorunu, öznelci ahlakın bünyesinde barındırdığı önemli bir problemdir.

Öznelciliğin, değerler alanında etkili olduğu diğer bir felsefi disiplin de estetiktir. Genellikle sübjektif estetik veya psikolojik estetik olarak isimlendirilen bu anlayışta estetik objeye yönelen süje (birey) önemlidir. Estetik süje, nesne karşısındaki tavır alışı ile bir estetik hadise oluşturmaktadır. Öyleyse estetik, bireyin yani estetik süjenin oluşturduğu bu tavır alış ile uğraşmalı ve onu incelemelidir. Bu anlayışın özellikle özdeşleyim (einfühlung) Öğretisinde temsil edildiğim belirtmek gerekir. Bu öğretinin temsilcisi ise W. Worringer´dİr. Ancak, psikolojizmin kurucularından Theodor Lipps, psikoloji yolu ile estetik sorunları ve özdeşleşim olayını açıkladığı için, aynı zamanda özdeşleyim estetiğinin kurucusu da sayılmaktadır.

Ali DÖLEK – SBA

Öznelcilik

İng. subjectivism

1. (Genel anlamda) Özneyi her şeyin ölçüsü yapma eğilimi; bütün değer ve gerçeklik yargılarını bireysel bilinç edimlerine indirgeme eğilimi.

2. (Bilgi kuramı açısından) Bütün bilgilerin öznel olduğunu ileri süren görüşler: Burada özne a. genel bir özne, genellikle bilinç, b. bireysel özne, tek kişinin ben’i olarak anlaşılabilir.

3. (Fizikötesi açısından) Bütün evrenin tasarım olduğunu ya da tinsel, ruhsal öznelerden başka hiç bir gerçekliğin bulunmadığını ileri süren görüş.

4. (Ahlak felsefesinde) Bütün değerlerin öznel olduğunu kabul eden görüş.

5-(Estetikte) Sanat yargılarının bireysel beğenileri dile getirdiğini ileri süren görüş.

BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü 1975

TDK Sözlük

İlgili Makaleler