33Sosyoloji Sözlüğü

ÖZEL SEKTÖR

ÖZEL SEKTÖR

 

Özel sektör terimi hür
teşebbüsün (yahut Özel teşebbüsün) faaliyet alanlarım ifade eder. Özel sektörde
firma mülkiyeti, birey­lere veya bireylerin ortaklaşa sahip oldukla­rı tüzel
kişilere aittir.

Serbest pazar
ülkelerinde üretimin çok önemli bir bölümü Özel girişimler tarafın­dan yapılır.
Özel girişim derken, bir kişiye ait olan ve bir kişinin çalıştığı çok küçük iş­letmeler
yanında binlerce kişinin çalıştığı ve binlerce kişiye ait bulunan işletmeler
kastol tınmaktadır. Burada üretim en geniş anlamıyla anlaşılmalı, her çeşit
sınai ve ta­rımsal üretim yanında ticaret, ulaşım, çeşit­li hizmetler vb.
üretim olarak düşünülmeli­dir.

Girişim, işletme veya
firma (girişim ile işletme arasındaki fark burada gözönüne alınmamaktadır)
deyince aklımıza hukuki ve ekonomik bir bütün gelir. Firmanın ku­ruluş ve
çalışma nedeni para kazanmaktır. Sosyal ve ulusal ekonomi bakımından fir­manın
işlevi (fonksiyonu) üretim yapmak, ülkenin üretici kaynaklannın kullanılması­nı
sağlamaktır. İşte firmada bu kullanma bir tek yönetim altında olacaktır. Yani
firma veya işletme deyince bir yönetim birliği olarak işletmenin faaliyetini
yönetecek, ya­ni üretici hizmetler satın alacak, satacak ve firma (işletme)
aynen bir kişi gibi mal ve mülk sahibi olacak, anlaşmalar yapacaktır. Girişimci
iş adamı veya yönetici dediğimiz kimse para kazanmak amacıyla bir firma
kurduktan sonra ne gibi malların üretim ve ticaretiyle uğraşacağı, nerede
çalışacağı, ne miktar ve şekilde üretim veya ticaret yapa­cağı, kaça alıp
satacağı vb. konularda ser­best kararlar verecektir. îş adamının iyi kararlar
vermesi, kendisinin para kazanmasını sağlayacağı gibi ucuza üretim yapması, ya­ni
üretim araçlarını iyi kullanması ve israfı en aza indirmesi, ulusal ekonomi
için de bir kazanç olacaktır.

Firmalar, iyi
yönetimin sağlayacağı kâra sahip olurlar. Zarar ortaya çıktığı takdirde de buna
katlanmak zorunda kalırlar.

İşletmelerin değişik
türleri vardır. Ülke­lerin yasalarında türleri ve her birinin Özel­likleri
belirtilmiş olan işletmeleri finanse etmek, yani işletmeye lüzumlu fonları sağ­lamak
için çeşitli yasal yollar vardır. İşlet­meye fon sağlayan veya diğer bir
deyişle sermaye yatıran kimseler, işin riskine girer­ler. Buna karşılık işletmenin
kârından ya­rarlanma ve işletmeyi istedikleri gibi yönet­mek hakkını
kazanırlar. Bunun en basit şek­li kişisel girişimdir. Yani yalnız başına İş
yapan girişimci, işin riskine (zararına) kat­lanmayı göze almıştır. Buna
karşılık işlet­menin bütün kân kendisine ait olacağı gibi, işletmeyi istediği
gibi yönetme hakkına sa­hip bulunur. Ancak uygulamada büyük iş­letmelerde durum
böyle değildir, işletmeye para yatıranların riski, kân ve denetimi pay­laşmak
bakımından farklı durumlarda bulu­nacağı çeşitli işletme türleri vardır. Bunlar
(a) Bir tek şahsın teşebbüsü, (b) Şirket ha­lindeki teşebbüslerdir. Bağımsız
üretici, te­şebbüslerin en basit şeklidir. Bağımsız üre­ticide her türlü üretim
faktörü bir kişide top­lanmıştır. Yani müteşebbis, sermayedar ve aynı zamanda
emek sahibidir. Dışardan iş­letmeye kimseyi almaz, üretim konusunda kendi
yalnız çalışır veya aile efradı kendine yardım eder. Bu türlü teşebbüsler
zamanı­mızda bilhassa küçük ve orta tanm işletme­lerinde çok görülür, Bu çeşit
teşebbüsün ana amacı, geçimini temine yetecek bir kazanç elde etmektir.

 

Ferdi Teşebbüs:

 

 Bir tek şahsın teşebbüsü yönetmesi halidir.
Sermaye ekseriyetle te­şebbüs sahibine aittir. Bazen dışarıdan da sermaye bulma
yoluna gidilebilir. Fakat bu­nun büyük kısmı müteşebbisindir. Zamanı­mızda bu
tür işletmelerin Önemi gittikçe azalmaktadır.

 

Şirket Teşebbüsleri:

 

Ekonomik gelişme,
ferdi teşübbüslerin birleşmelerini zorunlu kılmıştır. Birkaç işletme İle
ortaklaşa yapı­lan işler daha müsbet sonuçlar vermekte ve daha verimli olmaktadır.
Esasen bazı teşeb­büsleri tek bir şahsın yürütmesine madde­ten imkan
olmadığından, birleşme mecbu­riyeti kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bugün
gelişmiş ülkelerde büyük işletmele­rin çoğunluğunu şirketler oluşturmaktadır.
Bu nedenle dev holdingler ve geniş bir üre­tim gücü ortaya çıkmıştır.

Şirketler birden çok
kişinin kapitali ile kurulmuş riski, kân ve denetimi paylaşmak bakımından
çeşitli türleri bulunan tüzel ki­şilerdir. Bunlar aynen kişiler gibi mallara,
borçlara sahip olur, iş yapar. Şirketlerin bir kısmı kişisel girişim
niteliğindedir. Bir kıs­mının ise mali sorumluluğu bunlara konan kapital
kadardır. Bunlar arasında kuşkusuz en önemlisi anonim şirketlerdir.

Bazı şirketler zamanla
o derece büyü­müşlerdir ki, şirket sahipleri ile şirketi yö­netenler
birbirinden ayrılmıştır. Anonim şirketin binlerce sahibi bulunduğu ve hiçbir
hisse senedi sahibi küçük bir orandan daha fazla hisse senedi muhafaza etmediği
hal­lerde, firmanın yönetimi tamamen firma yöneticilerinin ellerinde bulunur.
Yani sa­hiplik ve yönetim büyük Ölçüde birbirinden aynlmıştır. Bu nedenle çok
defa şirket yö­neticileri kârları maksimize eden bir politika gütmekten çok,
şirketin güvencesini ar­tırmak ve kendi çıkarlarını gözetmek politi­kasını
gütmektedir.

Şirket şeklinde üretim
yapan firmalar toplum için çok yararlıdır. Böylece kapital sahibi,
yöneticilerden ayrılabilmekte, işle­rin yönetimi işi bilen kişilere
verilebilmek­tedir. Ayrıca bu yolla büyük kapitaller top-lanabilmekte, işlerin
büyük olmasıyla mali­yet düşüklüğü sağlanmakta ve servetin ge­niş kitlelere
dağılmasına hizmet edilmekte­dir.

(SBA)