Felsefe Yazıları

Özdeşleşme Nedir, Ne Demektir, Tanımı (Psikoloji)

ÖZDEŞLEŞME

Özdeşleşme, bir nesnenin davranışı taklit etme eğilimini veya taklit etme sürecini ifade eder. Aynı zamanda duygusal açıdan yekvücut olma sürecini veya aynı nesneyle yekvücut olma halini ifade etmekte de kullanılır.

Özdeşleşme terimi psikolojiye 1899´da S. Freud tarafından kazandırılmıştır. Freud özdeşlemenin basit bir taklit olayı olmayıp, bilinç dışındaki ortak bir unsurdan kaynaklandığını ve onunla benzerlik taşıyan bir özümseme olduğunu söylüyordu (Rüyaların Yorumu ). Bazı özdeşleşme türlerinin, örneğin histeriklerin yukarıdaki modele uygun işlediğini söylüyordu. Sonraları, Grup Psikolojisi ve Ego´nun Analizi adlı çalışmasında da bu konuya daha da derinlik kazandırdı. Bu eserinde üç özdeşleşme düzeyinden söz eder: “Birincisi, özdeşleme bir nesneye duygusal bağlanmanın ilk şeklidir, ikinci olarak, gerilemek suretiyle libidinal bağın yerini alır (nesnenin egonun içine alınmasıyla), üçüncü olarak da cinsel içgüdü nesnesi olmayan birisiyle ortak özellikler taşıyan bir algının ortaya çıkmasına ne­den olabilir. Bazı araştırmacılar özdeşleşme ve taklit kavramlarını birbirinden ayırabilmek için birincisini bilinçdışı, diğerini bilinçli süreçler diye nitelemiş, diğer bazıları da iki kavramı birleştiren özdeşleşmeyi “bir modelin davraşını taklit etmeye genel bir yatkınlık” olarak tanımlamıştır. Terimin kullanımında pek çok bulanıklık bulunmaktadır. Aüport, terimin oldukça geniş anlamlı olduğunu ve iyi tanımlanmadığını söyleyerek şöyle der: “Gene de insanın diğerleri ile duygusal olarak birleşme (yekvücut olma) anlamını veriyor. Özdeşleşmenin bir biçimini aşk ve şefkatten ayırmak çok güçtür.” M. Scheler idiopatik ve heteropatik özdeşleşmesinden söz eder. Birincisinde başka bir benliğin kişininki tarafından tamamen “sindirilmesi”, diğerinde ise özdeşleşim yapanın diğerine hipnotize olmuşcasına bağlanması (etkisi altına girmesi) sözkonusudur. Psikanalitik literatürde geçen prototipik özdeşleşimler şunlardır:

a) Babayla erkek çocuk,

b) Anneyle erkek çocuk,

c) Anneyle kız çocuk,

d) Babayla kız çocuk.

Sosyal psikolojide özdeşleşme bazen bu prototiplerle ilişkili olmayan biçimlerde de kullanılır. Örneğin, iç grupla özdeşleşme ezilmiş, grupla özdeşleşme, baskın grupla özdeşleşme.

P. Halmos, Freud´un üç tip özdeşleşmesinden (birincil, ikincil ve üçüncül) ikincil ve üçüncül özdeşleşimlerin, Freudcuların gerçekte yaptıkları gibi, savunma mekanizmaları olarak düşünülebileceğini söyler. Ancak Freud´un açıklamasında birincil Özdeşleşim Ödip kompleksi öncesindedir. O zaman erkek çocuk ödip kompleksi öncesi dönemde niye babasına özensin diye sorabiliriz pekala. Cinsel libido basit, fakat kapsamlı bir “hayati güç” olarak ele alınmadığı sürece, birincil özdeşleşme libido teorisine uygun düşmez. Bunun ışığında iki değişik özdeşleşimi birbirinden ayırmalıyız: Birincisi bir amaca yönelik davranma aracıdır, yani başkalarının başarılı görünen amaca yönelik davranışlarının bilinç dışınca benimsenmesini sağlayan bir mekanizmadır. İkincisi, amacı özdeşleşme, yekvücut olma yaşantısı olan özdeşleşmedir, ikinci anlamdaki özdeşleşme fazladan bir söyleyiş olarak da düşünülebilir. Çünkü buradaki özdeşleşme hayatın sosyal ve birleştirici bir fonksiyonundan başka bir şey değildir.

Anlamı genişleyen terim, bir insanın sosyal roller ve sosyal gruplarla ilişkisini anlatmakta da kullanılır olmuştur: Bir kimse bir rolü içselleştirmekle kalmayıp kendîninmiş gibi benimser, rolün normları için gerekli yetenekleri edinmek ve uyum sağlamak için çabalarsa, sosyal rolle özdeşleştiği söylenir. Eğer bir kimse bir sosyal grubun rol sistemini içselleştirir ve kendini grubun bir üyesi olarak görürse, o grupla özdeşleşmiş demektir.

SBA

Özdeşleşme İng. identification

1. Bireyin başka bireylerle kişilik kaynaşması gerçekleştirecek ölçüde onların yaşantılarına ve duygularına katılması süreci.

2. Bireyin bu yolla kendi kimliğini tanıması ve tanımlaması süreci.
BSTS / Toplumbilim Terimleri 1975

TDK Sözlük

İlgili Makaleler