OTORÎTERYENLİK
OTORÎTERYENLİK
Otorileryenlik en
azından üç farklı anlamda kullanılabilir:
1-
Psikolojik anlamda, örneğin otoriter karakter konusunda konuştuğumuzda -yönetimi
altındakiler! zorbaca ve tahkir eden davranışlarla itaatkarları hiyerarşik
olarak üstün olana, dalkavukları daha kuvvetli olana bağlayan bir düzeni
gösterir.
2- İdari yönetim tarzını tanımlarken,
otoriteryenlik kesin emirlere ve cezalandırma tehditlerine bağlılığı ve
istişare ve ikna-dan kaçınmayı gösterir.
3- Nihayet,
otoriter idari mekanizmanın yayılmasına taraftar, ya da hükümranlığı öne
çıkaran ve otoriter karakterin mükemmelliğini öven bir ideolojiyi gösterir.
Otoriter eğilimler,
prosedürler ve ideolojiler arasındaki ilişki karşılıklı olarak içi-Çedir.
Otoriter eğilimlere sahip kişiler doğal olarak otoriter idari işlemlere
başvururlar ve otoriter ideolojileri benimserler. Öte yandan otoriter
prosedürlerin yaygınlığı otoriter karakterleri oluşturur ve otoriter
ideolojilerde menfaati olan insanların sayısını arttırır -ayrıca bu ideolojilerin
daha “doğal” görünmelerini sağlarlar. Bu görüş altında, daha fazla
nitelendirme yapılmadan otoriteryenlik kelimesinin kullanımı otoriter
eğilimler, prosedürler ve ideolojilerin birlikte meydana gelmesiyle ilişki
kurulduğunda bir sosyal varlığın şartının tanımlanmasıyla haklı çıkarılabilir.
Şurası da
belirtilmelidir:
a) Bu
kullanım içerdiği anlamların oranlarında farklılaşmaya müsaade etmez. Sosyal
dinamiklerin görüş açısından, bu farklılaşmalar her şeyden daha fazla öneme sahiptir.
b) Otoriteryenlik derecesine ulaşmak Çok kolay
değildir. Örneğin (a) Sosyal hayatın bir çok yönü, bütün olarak tutarlığa
doğru bir eğilim olsa bile, otoriterlik tarafından kapsanmaz; (b) bu bakımdan
sosyal yapının farklı bölümleri arasında büyük farklılıklar olabilir. Böylece,
örneğin, Ortaçağ Avrupasında derebeylik tam bir otoriter varlıktı, öte yandan
feodal hiyerarşi gerçekte tamamen otoriteryenlik dışıydı.
(SBA)