Edebiyat

Osman Dede, Kutbü’n-Nâyî Kimdir, Hayatı, Eserleri

Osman Dede. Mutasavvıf, Kutbü’n-nâyî, Mevlevi şeyhi, 18. yy. ın en büyük dinî musikî bestekârlarından (1652 ?- İstanbul 1729)

Yaşamı

İstanbul’da Vefa civârında doğdu, genç yaşında çeşitli ilim ve sanat dallarıyla meşgul oldu. Meşhur hattât Nefes-zâde İsmail Efendi (ölm.1679)’den nesih ve sülüs yazılarını meşketti. Tasavvufa intisabı, Galata Mevlevîhânesi Şeyhi Gavsî Ahmed Dede’ye bağlanmasıyla başlamıştır. Daha sonra Dede’nin damadı olmuştur. Galata Mevlevîhâne’sinde uzun müddet neyzenbaşılık yaptı. Bu esnada şeyhi Gavsî Dede’nin Mesnevî okuttuğu zamanlarda, o da metni okurdu. Dede’nin vefatı üzerine onun yerine Galata Mevlevîhânesi Şeyhliğine tayin olundu (1697). 1729’da vefatına kadar aynı vazifede kaimıştır.

Eserleri ve Musikîsi

Musikî tarihimizin en büyük ney-zenlerindendir. Bu sebeble kendisine “Kutbü’n-nâyî” denmiştir. Osman Dede aynı zamanda, devrinin şöhretti tir hattâtı ve şâiri idi. Şiirlerinde “Osman” ve “Nâyî” mahlaslarını kullanmıştır. Kendisinin bir nota icad ettiği söyleniyorsa da bunun mahiyeti hakkında bugün elimizde herhangi bir kaynak yoktur. Onun “Ravzatü’l-icâz” adli, peygamberlerin mucizelerinden bahseden bir eseriyle; musikîden bahseden Farsça, “Rabt-ı tâ’birât-ı musikî” adlı bir diğer eseri mevcuttur.

Dinî eser olarak dört Mevlevî âyin-i şerifi, bir miktar ilâhîsi ve Mi’râcıye’si elimizde bulunan Osman Dede’nin en büyük eseri şüphesiz Mi’râciye’sidir. Zira Mi’râciye (Hz. Peygamber’in Mi’râc hâdisesinden bahseden manzume), Türk musikîsinin (gerek dinî, gerekse dindışı) bugün mevcud bulunan en büyük ve en uzun bestesidir. “Faal” ve daha çok “bahir” denilen beş büyük kısma bölünen eserde her bahir, güfteleri Mevlâna Celâleddin veya Mehmed Nasuhî’ye ait Farsça bir Tevşih ile başlar. Bu beş bahir sırasıyla Segah, Dügâh, Nevâ, Sabâ ve Hüseynî bahirindir. Bugün elimizdeki mevcud Mi’râciye notasını ise Dr. Subhi Ezgi “A’meli ve Nazari Türk Musikisi” adlı eserinin üçüncü cildinde neşretmiştir.