ORGANİZMA
ORGANİZMA
Organizma, tek bir
bütün oluşturacak şekilde çalışan ve birbirleriyle sürekli uyum içinde bulunan
parçalardan müteşekkil bir canlı sistem olarak tanımlanabilir.
Organizma, biyolojiyi
ilgilendiren bir terimdir. Son derece temel bir kavram olmasına rağmen onu
açık seçik ve ayrıntılı bir şekilde açıklamak oldukça zordur. Genelde kabul
gören tanıma göre biyoloji organizmayı, üreme, büyüme, metabolizma, uyarımlara
tepki ve uyarlanma gibi hayati faaliyetleri sürdürebilme yeteneğine sahip en
ufak protoplazma olarak görür. Organizasyon da canlı organizma için bir mihenk
taşıdır, bir bütünü vücuda getirecek şekilde birbirlerine entegre edilmedikleri
zaman, organizmanın değişik parçalan karmaşık, ama cansız maddeden başka bir
şeyi ifade etmezler.
Sosyal Bilimlerde ise
organizma İki ana anlamda kullanılagelmiştir. Bunlardan ilki biyolojik
anlamının doğrudan tatbikidir: Birey olarak insanlar ve tür olarak insanlık.
Psikolojide, sosyal
psikolojide ve antropolojide bu kavram, teorilerin kurulmasında ve
araştırmalarda kullanılır. Örneğin K. Young kişiliğin gelişmesini açıklarken,
“en başta, önceki nesilden dünyaya gelen biyolojik bir organizma vardır.
Gelişme yeteneği, fiziksel büyüme yeteneği ve atasından devraldığı özelliklere
sahip bir organizma. Hayvani özellikler üzerine oturmakla birlikte bu
organizma, insan kişiliği denen şeyi meydana çıkaracak olan temel yapı ve
fonksiyonları da içerir.” Sosyal bilimlerle uğraşan bilim adamları, sosyal
gelişmeler karşısında bireylerin kendilerine yardımcı olarak kullandıkları
organizmanın uyum yetenekleri, tepki becerisi ve bireysellik gibi özellikleri
üzerinde çokça dururlar.
Organizma, tek bir
bütünü oluşturacak şekilde parçaların biraraya gelmeleriyle ortaya çıkan
şeydir. Bu bütün içinde hücreleri, organları ve organların oluşturduğu -dolaşım,
sinir gibi- sistemlerin anlamlarını, sadece bir bütün olarak organizmanın hayatında
taşıdıkları önem şeklinde değerlendiriyoruz. Politika teorisi üzerine yapılan
daha çağdaş bir çalışmadaki şu cümle sosyal bilimlerle ilgilenenlerin
biyolojik organiz-malardaki tekil karakterlere ilişkin genel yaklaşımlarını
yansıtın “Bir organizma ortak bir amacın tesisi için, birbirlerinin yardımlarına
koşabilen parçaların birleşmesiyle oluşmuş canlı bir şeydir. Bu yardımlaşma
toplu olarak oluşturdukları bütüne de faydalıdır. Organizma canlı yapıların bir
bileşimidir ve onun içinde parçalar, bütünün yaşamını devam ettirmesi için
birbirlerine sürekli dayanak teşkil eden organ veya aletleri
oluştururlar.”
Bazıları için hayati
çerikli açıklamalar fazla teleolojik kaçabilir, yalnız şu da hatırlanmalıdır
ki, bu kavram önemli bir anlam daralmasına uğratılmıştır. Örneğin tüm canlı
organizmalar aslında hassas oldukları çevre uyarımları karşısında tepki
gösterebilirler, bu tepkiler de canlının, türün veya her ikisinin de
canlılıklarını devam ettirecek bir etkiyi meydana getirebiliyorsa uyarlanma
tepkisi (adaptif tepki) adını alırlar. Bu nedenle uyarlanma, yapısal
değişikliklere yol açıcılığından dolayı organik evrimin temel bir kavramı
olarak kabul edilir.
Sosyal bilimlerdeki
organizma kavramının, zamanımızdaki ikinci kullanım şeklini sosyaf sistemlere
uygulanmasında buluyoruz. Aristo’ya kadar uzanan yazarlarda bile toplumun
zaman zaman organizma olarak algılandığını gözlemleyebiliyoruz. Her ikisi de
genel planda aynı organizasyona sahiptir, aynı kanunlara uyarlar, her ikisinin
de kendilerine has zekâ ve bilinçleri vardır. Günümüzde en yaygın görüş ‘sosyal
orga-nizma’nın bir benzetme, ama sadece bir benzetme olup ne bir tanım, ne de
bir açıklama olduğu şeklindedir. Bu nedenle de önümüzdeki sorun “sosyal
organizma” teriminin uygun bir tanım olup olmadığı tartışması değildir;
sorun bu ifadenin iyi bir benzetme olup olmadığıdır. Bu durumda bir taraftan
insanın kültürel ve sosyal hayatı, biyolojik düzeyini -sosyal bilimlerde süper
organik gibi kelimelerin pek sık kullanılmasında görüldüğü gibi- fersah
fersah aşarken, birçok yönlerden de problemin sosyal bilimlerde de, biyolojik
bilimlerde de ortaya konuluş tarzları özdeştirler. Örneğin;
a) Sosyal
sistemlerin ve organik sistemlerin yapı ve fonksiyonlarına yönelik sorunlar
ile,
b) Bu sistemlerin köken ve gelişimlerine -yani
biyolojik ve’kültürel gelişmeye-ilişkin sorunlar aynı temele oturmaktadır.
(SBA)