Edebi ŞahsiyetlerFelsefe Yazıları

Ömer Nasuhi Bilmen Kimdir, Hayatı, Eserleri

edebiyat/omer-nasuhi-bilmen

Din bilgini. 1884’te Erzurum’un Salasar köyünde doğdu, 12 Ekim 1971’de İstanbulda vefat etti. Babası Hacı Ahmed Efendi, tanınmış alimlerden idi. İlk derslerini küçük yaşlarda babasından aldı. Erzurum’da Müderris Abdurrezzak İlmi Efendi ve Erzurum müftüsü Hüseyin Naki’den özel öğrenim gördü. Bu iki alimin ölümünden  sonra İstanbul’a gelerek Tokat’lı Şakir Efendi’den bir süre ders gördü, icazet aldı. Medresetül – Kuzat’ı bitirdi. Ruus imtihanını vererek Fatih Camii’nde dersiam oldu. Dârül-Hilâfe Medresesi’nde ve Medresetül – Vaizin’de ders verdi. Sonra İstanbul müftülüğünde görev aldı; 1934’te İstanbul müftüsü oldu. Dârüşşafaka Lisesi’nde, İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nde ders verdi. 1960’ta Diyanet İşleri Başkanlığı’na getirildi ve 1 yıl  dolmadan bu görevden emekli oldu. On ay gibi kısa bir sürede görevinden emekliye çıkma nedeni olarak, dönemin yöneticilerinin modernist, reformist düşüncenin ürettiği Türkçe ezan, Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe okunması, camilerin folklorik amaçlı yeniden düzenlenmesi gibi dinin özüne aykırı, Ehl-i Sünnet çizgisini dışlayan birçok tahripkâr anlayış ve daha bir çok konuda Diyanet İşleri Başkanlığı’nı siyasal amaçlarına alet etmek istenmesiydi.

Ömer Nasuhi Bilmen, yaşadığı sürece siyasetle, devlet işleriyle uğraşmadı; yalnız din konularında çalıştı. Özellikle İslâm hukuku (fıkıh), ahlâk, tefsir ve kelâm alanında çalışan Bilmen, sosyal yaşamda şeriat kurallarına uyulmasını, şeriat kurallarıyle bağdaşmayan davranışlardan kaçınılması gereğini savundu. Cumhuriyet’in insan için en iyi yaşama düzeni olduğu görüşüne bağlı kaldı. Şiirle, İslâm edebiyatiyle yakından ilgilendi. Din konularını işleyen, şeriat ilkelerine bağlı kalan şiirler yazdı. Şiirlerinde ve düzyazılarında kullandığı dil Osmanlıcadır. Arapça ve Farsça’yı da çok iyi bilen, Türkçe ile birlikte üç dilde şiir yazabilen Ömer Nasuhi Bilmen, bir ara Fransızca’ya da merak sarmış ve bu dili de tercüme yapabilecek kadar öğrenmiştir.

Bir süre tasavvuf konularını inceleyen Bilmen, bunların çoğunun İslâm düşüncesiyle, özellikle şeriatla bağdaşmadığını, Kur’an hükümleriyle çeliştiğini belirtti. Muhyiddini Arabi üzerinde geniş bilgisi vardı, onun İslâm diniyle paralel bir düşünce düzeninde bulunmadığını, görüşlerinin bid’at olduğunu ileri sürdü.

Ömer Nasuhi Bilmen’e göre felsefe, İslâm dininin çizdiği sınırlar içinde  kalmalıdır. Ona göre ahlâk kurallarının kaynağı Kur’an ve hadislerdir. Bilmen’in tefsir, fıkıh ve hadis konularındaki eserleri, çağımızda bu konuda çalışanlar için önemli kaynaklardır. Özellikle fıkıh alanındaki eserleri önemlidir.

Bilmen, İslâm dinine, şeriat kurallarına aşırı ölçüde bağlılığına ve toplum düzeninde dinin idari bir görev taşıdığı inancına bağlı  olmasına rağmen, Atatürk inkilaplarına karşı çıkmadı; birçok meslektaşının yenilik karşısındaki direnişlerine katılmadı. Din’le siyaseti, İslâm inançlarıyle siyasi düşünceleri birbirine karıştırmadı. Ancak selefleri gibi dini meseleler konusunda asla taviz vermedi. Nitekim, 1960’lı yıllarda dinde reform gerekliliğini savunan ve bunun için çabalayanlara:

“Bozulmayan bir dinde reform mu olur” diyor ve İslam’ın ortaya koyduğu iman, ahlak ve hukuk ilkelerinin orjinalliğini, evrenselliğini kendinden beklenen liyakat ve cesaretle savunuyordu.

Bilmen’in sözlük alanında da önemli çalışmaları vardır. Bunlar daha çok felsefe, İslâm ahlâkı ve fıkıh konularını içerir. Ömer Nasuhi Bilmen, Türkiye’de ilk olarak büyük ölçüde bir fıkıh sözlüğü düzenledi. Bütün fıkıh deyimlerini kapsayan bu sözlük kendi alanında tek kaynaktır. Otuz civarında eser veren Bilmen’in önemli  eserleri şunlardır:

* Hukuk-ı İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhıyye Kamusu (6 cilt) 1949-1952 
Heyet-i Telifiyye üyeliği Hoca Efendi’ye büyük bir hukuk formasyonu kazandırmıştı. Burada meydana getirdiği malzemeleri bu eserinde değerlendirdi. Bu eseri mezhepler arası mukayeseli sistematik bir hukuk kitabıdır. Cumhuriyet’ten sonra kaleme alınmış İslâm hukuku sahasında ilk ve en geniş içerikli eserdir. 6 cilt halinde birçok baskısı yapılmıştır. Bu eser İslâm hukukuna yapılmış büyük bir hizmettir.

* Kur’ân-ı Kerîm’in Türkçe Meal-i Âlisi ve Tefsiri – 1956  
Surelerin içeriği hakkında kısa bilgiler vererek meallerini yaptığı ve tefsire de yer verdiği bir çalışmasıdır. Bu eseri emekli olduktan sonra 80 yaşını aştığı bir sırada tam beş yıl gece gündüz çalışarak ortaya koymuştur. Kendi ifadesiyle altı saatten fazla uyumadan bu eseri tamamlamıştır.

* Büyük İslâm İlmihali
– 1949  
Her müslümanın evinde bulunması gereken bu eser ibadetlere ait bütün hükümleri içinde barındırmaktadır. Şimdiye kadar iki buçuk milyonun üstünde basılmıştır. Müslümanların aynası bu eserde yeme, içme, giyim alışverişe dair hükümler de ortaya konmuştur.

* Fetih Suresi’nin Tefsiri – 1953
(Sure-i Feth’in Türkçe Tefsiri İ’tilâ-yı İslâm ile İstanbul Tarihçesi)

İlk tefsir çalışmasıdır. İstanbul’un fethi münasebeti ile hazırlamıştır. “İstanbullunuzun 500. Fetih yıl dönümünü tebrik ve Hak Tealâ hazretlerine teşekürlerimizi arz ve takdim maksadı ile kaleme aldım.” diyen Hoca Efendi, eserin sonuna İslâm’ın Yükselişi (i’tilası), Fatih ve İstanbul’un fethi ile bilgileri ihtiva eden bölümü de eklemiştir.

* Büyük Tefsir Tarihi ve Tabakâtü’I-Müfessirîn – 1955  
Tefsir usulü ve tefsir tarihine dair bilgileri banndıran bu eserde Hoca Efendi, önce mümtaz tabaka dediği Ashab-ı Güzin’i sonra da vefat tarihlerine göre on dört tabakaya ayırdığı müfessirler hakkında bilgi vermektedir. 663 tefsir kitabıyla bunların müelliflerini tanıttığı bir liste, devamında da Kur’ân-ı Kerîm’le ilgili çeşitli ilimlere dair 489 kitabı kapsayan bir diğer liste yer almaktadır. Büyük sabır ve çalışma gücünün meyvesi bir eserdir.

* Kur’ân-ı Kerîm’den Dersler ve Öğütler (3 cilt) – 1947-1950   
Ramazan-ı şerifte Süleymaniye, Ayasofya ve Fatih Camilerinde verdiği otuz adet vaaz ve nasihatin bir araya getirildiği bir eserdir.

* Ahlâk-ı İslâmiyye Dersleri – 1949   
İslâm ahlâkının esaslarını ortaya koyduğu bir çalışmasıdır.

* Hikmet Gonceleri
Efendimiz s.a.v.’in beş yüz mübarek sözünü şerh ederek istifade edecek gönüllerde güller gibi açmasını murat ettiği edebî kıymeti de olan güzel bir çalışmasıdır.

* Mülehhas İlm-i Tevhid, Akâid-i İslâmiyye
Yüksek İslam Enstitüsü’nde okutulacak konular içinde barındıran, İslâm akaidinin haritasını ortaya koyan önemli bir eserdir.

* Dinî ve Felsefî Ahlâk Lügatçesi
Edebiyatımızda ve konuşma dilimizde kullanılagelen yedi yüz yetmiş kelimeyi açıklayan bir başvuru kaynağıdır.

* İslâmiyet’in Ulvî Mahiyeti
Müslümanlann yüksek inançlan hakkında araştırmalar yapan bir Amerikalı’nın sorularına cevaplar veren bir çalışmadır.

Diğer bazı eserleri de şunlardır:

* Dinî Bilgiler – 1959 

* İslam Hukukunda Manevi Zararların Tazmini – 1941

* Ashâb-ı Kiram Hakkında Müslümanların Nezih itikatları
– 1948  

* Muvazzah İlm-i Kelâm  – 1959  

* İlm-i Tevhid  – 1962  

*  Nüzhetü’l-Ervâh

Eserlerin Tanıtımı: (Semerkant/Kasım 2010)

İlgili Makaleler