OLGU
OLGU
Olgu teriminin en
genel kullanımı söyledin Doğrunun bir olgu olarak tanımlanabileceği
iddiasıyla tanımlanan herhangi bir şey. Örneğin İngiltere’nin bir ada olduğu,
şekerin suda eridiği, dünya nüfusunun arttığı birer olgu olarak addedilebilir.
Olgu teriminin sıradan
ve bilimsel kullanımları arasında keskin bir ihtilaf mevcut değildir. Normal
kullanımda olgular doğru olmayan şeyin ve zannın zıddır. Bilimsel kullanımda
ise bu zıtlık daha çok olgusal ile teorik, olgular ile onların yorumlan, ‘verilmiş’
olgular ile onlara dayanan inşalar arasındadır.
Herşey bir olgu olarak
tanım lanabilirse de, bazı doğrular tabiatıyla daha çok böyle tanımlanabilir.
Olguları, onu soyut ve sosyal veya genel, negatif, gözlemlenemez, belirlenemez
veya diffüze edilmiş haller olarak kullanmaktan somut, bireysel, pozitif,
gözlemlenebilir, özgül ve belli bir yere bağlı olarak vuku bulan hadiseler
şeklinde tanımlamak daha doğrudur.
Bundan doğan felsefi
problem, uygun olguların sınırlandırılması, tesbiti ve tasnifi ile diğer daha
farazi olguların birincisine dayanarak açıklanmasıdır. Bu tür açıklama-
lara veya farazi
olguların gerçek olanlarına indirgenmesine bir alternatif, farazi olanların
hiçbir şeye atıfta bulunmama olasılığıdır. Dünyanın kendisinden teşkil
edildiği atomik olguları tesbit için çeşitli girişimler yapılmıştır. Bu
girişimler mantıkçı atomculuk (logical atomism) veya mantıkçı pozitivizm
olarak adlandırılırlar.
Sosyal Olgu
Sosyol olguların
indirgenebilir varlığı veya onların indirgenebiliri iğ i, ya da yanıl-ücıhğı
sosyal bilimlerin özel ilgileri arasındadır.
Sosyal olgu terimi,
(a) Kurumların genel olarak onların içinde rol alan bireylerden bağımsız
oldukları, ve (b) insan kişiliğinin önemli karakteristiklerinin, mantıksal ve
nedensel olarak sosyal bir bağlamın varlığının önceden varsaydığı görüşlerini
savu-nanlarca görüldüğü şekilde, sosyal araştırma nesnelerini karakterize
etmekte kullanılır.
Bu bakış açısını ve
indirgenemeyen sosyal olguların varlığını reddedenler öncelikle şunları
savunur: (a) Toplumlar onları oluşturan bireylerden tümüyle bağımsız şeyler
değildir ve (b) bu nedenle toplumlar, kurumlar vs. hakkındaki önermeler tek tek
bireyler hakkındaki önermeler olarak yorum lanmalıdır.
Bu tartışma salt
felsefî bir tartışma olmakla kalmaz. Aynı zamanda metodolojik ve siyasal
sonuçlara da sahiptir. Sosyal olguların reddedilmesi, açıklamaların metodolojik
olarak bireysel amaçlar ve inançlara dayanarak kullanılmasını gerektirir; öte
yandan sosyal olguları savunanlar kurumlar üzerinde durmayı yeğlemektedirler.
Si-
yasal olarak sosyal
olgulara inancın kollek-tivizme, onların reddinin ise siyasa! bireyciliğe
götüreceği iddia edilmiştir.
(SBA)