OKKÜLTİZM
OKKÜLTİZM
Okkült kelimesi,
eşyanın dış yüzeyinin ve özelliklerinin gerisinde yatan esrarengizliği
gösterir. Gizli, kapalı, açıklanma şekli bilinmeyen şey demektir. Özellikle
birçok insanın, hatta bilim adamlarının bile bilemedikleri maddi, ya da ruhsal
güçler. Okkültizm ise, okkült şeylere ait bir bilgi yardımıyla bu etkiyi
gerçekleştirmek için büyü işlemlerini uygulamaktır. Büyü çeşitleri, tüm
uygarlıklarda mevcut olmuştur; antropologlar bu Özelliklerin her türden (ilkel
olduğu kadar modern toplumlarda da) ayinlerde mevcut olabileceği üzerinde dururlar
ve onlar modern bilimin doğusuyla ortadan kalkmamıştır, XX. yüzyılın ikinci
yansından itibaren başlayan “akıldan ka-Çiş” ile birlikte okkültizm
yaygın bir nitelik kazanmış ve bu konuya karşı meraklı bir bilgi uyanmıştır.
Psişik Araştırmalar Derneği, 1882 yılında ingiltere’de kuruldu ve son yıllarda
telapati, hipnotizma, dur-görü (dair voyance) ölümden sonra hayatın olduğuna
dair deliller ve genelde hâlâ test edilebilir bilimsel bilginin sınırlarının
ötesinde kaldığı görülen insanın normal-üstün yetenekleri gibi konuları
açıklayan çok mikiar-da kitap yayınlandı.
Gizli bilgiler veya
bilimler olarak büyü, Kabbala, yıldız bilimi (astroloji, ilm-İ nücm), kimya
veya eski kimya ispirtizma sayılır. Gizli bilgiler nitelemesi hem bu bilgilerin
gizli olan nitelik ve mahiyetine hem de konulan olan olaylann esrarengiz
nitelik ve mahiyetlerine şamildir. Bunlar genelIÜc-lc kendileriyle doğal
olaylar açıklanmak istenilen ve fakat gözlemlenemeyen varlıklardır.
Yoklukları isbat edilemeyen, ancak bilimsel yöntemlerin açıklamada yetersiz
kaldığı varsayımlar olarak da tanımlanabilirler. Ne var ki, bunlar varsayımın
görev ve şartlarına açıkça aykırı bulunurlar. Bu deyim gerçekliği olmayan, ama
gerçek olayların nedeni olarak gösterilen olgulara veya tesbît olunmuş, ya da
teshili kabil olup ancak anlaşılmaz, kabul edilmiş yasalara uymaz bulunmuş
olgulara uygulanır. Sözgelimi uzaktan etkileme veya ruhlar arasında aracılık
vb. gibi. Bu tür iddiaların bilime aykırı olmaları nedeniyle bilimin sınırları
dışına çıkartılması gerektiği savunulur.
Gizli bilimler
kapsamında düşünülen büyü veya sihir, kabbala yıldız bilimi veya astroloji,
simya ve kehanet konusunda XVII. yüzyıl filozoflarından A. Agrippa bu türden
bilgileri doğal, göksel veya büyüye ihlal ediyordu. Francis Bacon ise gizli nedeni
(illeti), gerçek nedene karşılık olarak kabul eder.
İslam kaynaklarında
okkültizm, ilm-i hafi, ya da ilm-i garibe (garip ilimler) olarak
adlandırılmıştır. Bu bilimler tamamen mahiyetlerinin gereği olarak gerek
öğretileri, gerekse ulaşma yolları bakımından daima gizlilik arzeder. Rene
Guenon “gizli” bilimler olmadığını, sadece “gizlenmiş” bilimler
olduğunu söylemekte ve
bozulmamış şekilleriyle bu bilimlerin evrendeki güçleri ve bu güçleri kullanma
araçlarını konu edindiğini belirtmektedir.
Geleneksel dünyada
-islâm’da olsun, diğer Doğu ve Batı geleneklerinde olsun- bu bilimler, tıpkı
birer dalı oldukları baünî bilimin kendisi gibi, ehliyetsiz ellerde uygulanarak
kötüye kullanılmaması, böylece halka zarar vermemesi için gizlenmekteydi. Bu
geleneksel gizli ilimler, kozmolojik bilimlerin uygulamaları olup, ancak
içerdikleri sembolizmi açıklamak için gerekli olan metafizik öğretilere sahip
canlı bir batın biliminin ışığında anlaşılabilirler.
İslâm dünyasındaki
gizli bilimler arasında simya, cifr, remil, ilm-i firasc (fizyogno-mi) ve rüya
tabirleri yer alır. Fakat bütün bunların genci ya da bilimsel anlamda, bilim
gibi kabul edilmesi düşünülmemelidir. İnsanın derunî, ya da manevî evreninin
yer yer dışa yansıma biçimi olarak görülmesi yerinde olur.
Yüksel KANAR