ÖDÜL-CEZA
ÖDÜL-CEZA
Ödül ve ceza
kavramları günlük dildeki yaygın anlamının tersine, psikolojik terminolojide
öğrenme ve davranışın oluşumu bağlamında özel bir anlamda kullanılırlar.
Deneyci yaklaşımdan kaynaklanan ve ‘ödül-ceza’ kavramlarına bilimsel bir içerik
veren psikolojik teorilere genel olarak “uyaran-tepki (stimulus-response)
teorileri” denir. Bu teorilere göre insan ve hayvan davranışları arasında
karmaşıklık dışında belirgin hiçbir fark yoktur, davranışlar öğrenme süreçleri
sonucunda oluşurlar.
Çeşitli
“uyaran-tepki teroileri”nde ödül-ceza kavramları, içerikleri
değişmeksizin, farklı biçimlerde yer alırlar. Amerikalı psikolog E. L.
Thorndike (I874-1949)’a göre
öğrenme sürecinin
çeşitli aşamaları vardır. Öncelikle sinir sisteminin öğrenmeye hazır olması,
daha sonra dış dünyada bir takım uyaranlar olması ve onlara kaşı tepkide bulunması
gerekir. Böylece uyaran ve tepki arasında bir bağ kurularak, dış dünyanın
bilgisi öğrenilir. Bundan sonraki aşama, öğrenilen davranışın pekişürilmesidir.
Eğer öğrenilen davranış başarıya götürücü ve haz verici ise ödül, başarısız ve
hoşnutsuz kılıcı ise cezadır. Ödüle götüren davranışlar yinelenme ve pekişme,
cezaya götüren davranışlar ise kaybolma ve sönme eğilimi gösterirler.
“Uyaran-tepki
teorileri”nin en ünlüsü ise Rus fizyologu I. P. Pavlov (1849-1936) tarafından
ortaya konan klasik şartlanma teorisidir. Klasik şartlanmada, Örneğin, bir köpeğe
bir şartsız tepki (salya akması) yaratan şartsız bir uyaranın (et verilmesi)
ardından şartlı bir uyaran (zil sesi) belli aralıklarla verildiğinde, şartsız
uyaranın da şartsız refleks oluşturduğu görülür. Yani, köpek zil sesine de
salya çıkararak refleks (tepki) verir. Bu deneyde şartsız uyaranın aynı zamanda
ödül olduğu çok açıktır. Aynı deney, örneğin korku gibi olumsuz bir şartsız refleks
oluşturan gürültü gibi bîr şartsız uyaranla gerçekleştirilirse, gürültü
cezanın yerini tutacaktır. Kısacası, klasik şartlanmada ödül ve ceza, şartsız
uyaran anlamınadır.
Diğer bir şartlanma
teorisi, Amerikalı psikolog B. P. Skinner(1904- ) tarafından ortaya atılan
uyanmsız şartlanma (operant conditioning) teorisidir. Klasik şartlanmadan
farklı biçimde, uyanmsız şartlanmada insan edilgen değil, sürekli edimde
bulunan bir varlık olarak; çevredeki uyaranlar ise -kabaca söylersek- ödül ve
ceza yapıcı olumlu veya olumsuz pekiştiriciler olarak
alınırlar. Sonuçta,
kendiliğinden yapılan hareket tatmin edici bir ödüle yol açarsa yinelenme
olasılığı artarken, yol açmazsa azalır.
“Uyaran-tepki
teorileri”nin dışında, öğrenmeyi uyaran-tepki bağlantıları ve şartlanma
ile açıklamanın yetersiz olduğunu savunan ‘bilişsel alan teorileri’ vardır. Bunlardan
Tolman’ın ileri sürdüğü görüşler “amaçlı davranışçılık teorisi”
olarak anılır. Tolman’a göre öğrenme bir amaca yöneliktir. Bireyin zihninde bir
çevre harilası bulunur. Bu harita içinde birey, hangi etkinliğinin neye
malolduğunu buluş yoluyla kavrar, örneğin musluğu açmanın susuzluğu giderecek
su akışına yol açacağını bilince, yani tepkisi ödüllenince, musluğu açmanın
sonucunu keşfetmiş olur. Amaçlı davranışçılık teorisinde ödül ve ceza, bir
yandan bilginin taşınmasına, diğer yandan kişinin hangi tepkileri verebilme
ihtimalleri olduğunun belirlenmesine yarar. Daha büyük ödül beklentisi, daha
hızlı Öğrenme ve davranış sağlar.
(SBA)
Bk. Davranışçılık,
Öğrenme, Refleks, Şartlandırma