Filozof Biyografileri

Nusret Hızır Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

HIZIR, Nusret (1899-1980)

Türk, felsefeci. Türkiye’de mantık ve bilgi kuramına dayalı felsefenin yerleşmesinde büyük katkısı olmuştur.

İstanbul’da doğdu, Mart 1980’de Ankara’da öldü. Almanya’da fizik öğrenimi gördükten sonra 1934’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde H.Reichenbach’m asistanı oldu. 1937’de TürkTarihKurumu’na uzman olarak alındı.Bu görevi, 1942’de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ne’ felsefe doçenti atanana değin sürdürdü. Bundan sonra, üniversite öğretim üyeliğini, Türk Tarih Kurumu’nda aldığı danışmanlık görevi ile birlikte sürdürdü. 1963’te Paris’teki Ecole Normale Superieur’de felsefe okuttu. 1968’de emekli olduktan sonra Basın Yayın Yüksek Okulu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ders verdi.

Nusret Hızır’ın düşüncesini etkileyen en önemli etmenlerden biri, kendi almış olduğu doğa bilimi eğitimiyle uyum gösteren Mantıkçı Pozitivist akımdır. Viyana Çevresi’nin tanınmış üyelerinden Reic-henbach ile kurduğu yakın ilişki sonucu, bu okulun yaklaşımını benimsemiştir. Reichenbach’m felsefeyi bir bilim olarak değerlendirişi, sembolik mantığı öne alışı, metafizik kurguyu dışlayışım, Hızır da özümsemiştir. Ancak, onun Mantıkçı Pozitivist düşünceleri benimseyişi, hiçbir zaman bu okuldaki aşırı deneyci noktalara ulaşmamıştır. Eleştirel anlamdaki gerçekçilikten ayrılmayan Hızır’ın, düşünceleri son dönemlerinde belirgin bir Ozdekçilik’e dönüşmüş, giderek Diyalektik Özdekçilik’e yönelmiştir.

Hızır’ın felsefi tutumunun bir başka özelliği de bağnazlığı bütünüyle dışlayarak, eleştiriyi öne almasıdır. Felsefeyi konularla özdeşleştiren katı görüşleri benimsemez, bu disiplini her şeyden önce bir eleştirel etkinlik olarak görür. Estetik ve ahlak ile doğrudan ilgilenmeyen Hızır’ın ele aldığı başlıca konular mantık, bilgi kuramı, felsefe tarihi ve bilim tarihidir. Bilim ile felsefeyi uzlaştırmaya, ayrıca özen göstenen Hızır çağdaş analitik felsefenin kimi yöntemlerini de etkili bir biçimde kullanmıştır. Birçok felsefe sorununun kavramsal bulanıklıklardan doğduğuna inandığından kavramsal netliklere ve mantıksal yapı çözümlemelerine önem vermiş, “nesne dili” ve “üst dil” ayrımını yapmıştır.

Hızır diyalektiği yorumlarken, tez ve antitezin bir çelişki değil, karşıtlık yarattığını, çelişkiden bireşim doğmayacağını, bunun ancak karşıtlıklar arasında oluşan gerilimlerden ortaya çıkabileceğini öne sürmüştür. Bu görüşten yola çıkarak, yeni düşüncelerin, birbirlerini ortadan kaldırmadan karşıtlık durumunda bulunan kavram çiftleri arasındaki gerilimden doğduğunu ortaya atmıştır.

•    YAPITLAR (başlıca): Felsefe Yazılan, 1976.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi