Nuşirevan Kisra (I.Hüsrev) Nedir, Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi
Kisrâ Enûşirvân I. Hüsrev b. Kubâd (ö. 579) Sâsânî hükümdarı (531-579).
Enüşervân, Nûşîrevân, Nûşervân şeklinde de kaydedilen bu kelime, Pehlevi-ce’de “ölümsüz ruh” anlamına gelen ve Zerdüşt metinlerinde ölüler için övgü sıfatı olarak kullanılan enûşegrüvânın değişik bir şekli olup genellikle Kisrâ I. Hüsrev’i II. Hüsrev Pervîz’den ayırt etmek için kullanılmıştır. I. Hüsrev Pehlevîce eserlerde olduğu gibi Arapça ve Farsça kaynaklarda da bu unvanla zikredilmiştir.
53Tde babası Kubâd’ın yerine tahta geçen Enüşirvân’ın ilk icraatı Mazdeizm’in sebep olduğu zararları telâfi etmek oldu. Bir başka önemli faaliyeti de arazi ve vergi reformunu gerçekleştirmesidir. Enûşirvân bütün araziyi ve ürünü durumuna ve çeşidine göre yeniden vergilendirmiş, kişilerden alınan vergiyi sınıf ve kategorilerine göre düzenlemiştir. Bununla beraber hanedan üyeleri, yüksek rütbeliler, askerler, din adamları, devlet memurları bu vergiden muaf tutuldu. Aynı zamanda yaptığı askerî ve idarî reformlarla da meşhur olan Enûşirvân ülkeyi dört idarî bölgeye ayırarak tek kumandan yerine her bölgeye ayrı ayrı birer ispehbed tayin etti. Onun tarafından uygulamaya konulan dörtlü yönetim biçimine bazı Pehlevîce risalelerde temas edilmiştir.
Genelde başarılı bir dış politika takip eden Enûşirvân tahta çıktıktan sonra 532’de Bizans imparatoruyla barış yaptı. Fakat bu barış 540 yılında bozuldu ve yeniden savaşlar başladı. Enûşirvân Suriye topraklarına girerek birkaç şehri zaptetti, bazılarını da haraca bağladı. Son olarak Antakya’yı yağmalayıp yaktı ve çok sayıda esir aldı. Bunun üzerine Jüstinyen Sâsânîler’le barış yapmak zorunda kaldı. Jran’a döndükten sonra Ctesiphon (Medâin) yakınlarında Antakya gibi bir şehir inşa edilmesini emreden Enûşirvân bu şehre Veh-Andiök-Hüsrev (Antakya’dan daha güzel şehir) adını verdi. Buraya Antakya’dan getirdiği eserleri yerleştirdi. Halkın Rûmegân ismini verdiği şehir İslâmî kaynaklarda Rûmi-ye olarak adlandırılır. Onun birkaç şehir daha inşa ettirdiği söylenir. Enûşirvân S43’te ikinci defa Suriye’yi işgal ederek Urfa’yı kuşattı, fakat buradan geri çekilmek mecburiyetinde kaldı. Nihayet beş yıllık bir barış antlaşması ile Bizanslılar’la olan savaşa son verildi. Yalnız barışın dördüncü yılında Lazika’da birkaç yıl süren bir savaş çıktı. Enûşirvân bu savaşı kaybetti ve 561’de yeniden barış yapıldı. Bizans İmparatorluğu ile olan anlaşmazlıklar aralıklarla 579 yılına kadar devam etti.
Enûşirvân, doğuda 557-558 yılları arasında Eftalit (Akhunlar) topraklarının bir bölümünü ilhak etti ve Amuderya nehri Türkler ile Sâsânîler arasında sınır kabul edildi. Diğer taraftan Enûşirvân’ın Seyf b. Zûyezen’e yardım için gönderdiği kumandanlardan Vehriz San’a’yı ele geçirdi (570) ve böylece Güney Arabistan Sâsânîler’in hâkimiyetine girdi.
Enûşirvân, diğer din ve mezheplere karşı müsamahakâr davranan bir hükümdar gibi görünür. Atina Okulu 529 yılında I. lustinianos tarafından kapatılınca pek çok ilim adamı İran’a iltica etti ve Enûşirvân tarafından çok iyi karşılandı. Hüzistan topraklarındaki Cündişâpûr’da İslâm’ın ilk döneminde de önemli bir yere sahip olan bir tıp merkezi kurdu. Sarayındaki doktor ve filozofları koruyan Enûşirvân ilmî kitapları Yunanca ve Süryânîce’den PehlevTce’ye tercüme ettirdi. Onun emriyle Bürzûye adlı İranlı bir doktor, daha sonra İbnü’l- Mukaffa’ tarafından Kelî-le ve Dimne başlığıyla Arapça’ya çevrilen Panchatantara’y Sanskritçe’den Farsça’ya tercüme etti. Satrancın da onun vasıtasıyla Hindistan’dan İran’a girdiği söylenir [Pahlaui Texts, s. 115) Avesta’nın nihaî derlemesi ve mevcut alfabeyle yazılması belki de Enûşirvân dönemine aittir. İslâmî kaynaklarda âdil bir hükümdar olarak zikredilen Enûşirvân’la ilgili hikâye ve menkıbelere sıkça yer verilir. Bu sebeple âdâb ve ahlâka dair Pehlevîce kaynaklarda, İslâmî eserlerdeki pek çok hikmetli söz ona atfe-d i im iştir.
TDV İslam Ansiklopedisi