Normativist Hukuksal Pozitivizm
Normativist Hukuksal Pozitivizm
Doğal hukuk yaklaşımından ayrılmakla birlikte, yukarıda kısaca açıklanmaya çalışılan iradeci hukuksal pozitivizmin de hukukdışı olarak nitelendirilebilecek unsurlar içerdiği görülebilir. Söz gelimi, iradesine bir anlam yüklenen egemen, hukukdışı bir varlık olarak karşımıza çıkar. Nitekim egemen ve egemenlik kavramları, hukuktan ziyade siyaset felsefesinin konularını oluşturur.
Normativist hukuksal pozitivizm adıyla anılan hukuksal yaklaşım, hukuku kendi içerisinde bir düzen olarak açıklama gereğinin sonucunda ortaya çıkar. Avusturyalı hukukçu Hans Kelsen (1881-1973) hukuk düzenini, normların belli bir hiyerarşi içerisinde sıralanması ile açıklamaktadır. Normlar hiyerarşisi olarak adlandırılan bu düzen içerisinde normlar, geçerliliklerini bir üstte yer alan normdan almakta, bir silsile halinde ilerleyen bu düzenin tepe noktasında “temel norm” yer almaktadır. Temel normun hemen altında anayasa, yasa, tüzük ve yönetmelik şeklinde soyuttan somuta doğru giden düzenlemeler bulunur. Dolayısıyla bir hukuk düzeninin top yekûn geçerliliğini sağlayan bütün normların dayanağını oluşturan üst norm olarak temel normdur.
Bu yaklaşıma göre bir normun geçerliliğinin ya da hukuksallığının kaynağı, hiyerarşik olarak üstte yer alan bir başka norm; o normun geçerliliğinin ya da hukuksallığının kaynağı ise yine onun üstünde yer alan bir başka normdur. Böylece hukuksal düzen, doğal hukukun hukuk alanı dışındaki değerleriyle veya iradeci pozitivizmin yine hukuk alanı dışındaki egemeninin iradesiyle değil, yalnızca kendi sınırları içerisinde hukuksallık kazanmaktadır.
Normativist pozitivizmin “temel norm”unun kaynağı ne olabilir? Doğal hukukun adalet değeri ile egemenin iradesi ve temel norm arasında bir ilişki söz konusu mudur?