Tarihi Şahsiyetler

Norman Shumway Kimdir, Hayatı, Çalışmaları, Hakkında Bilgi

Ameliyat süresince hastanın kan dolaşımını vücut dışı bir mekanizmayla sürdürebilecek kalp-akci-ğer makinelerinin gerçekleştirilmesi, 1960’larda, özellikle kalp damarlarının ve kapakçıklarının yenilenmene yönelik açık kalp ameliyatları ile hasta organı, başka bir insandan alınmış sağlıklı organla değiştirmeyi amaçlayan organ nakli ameliyatlarının başarıyla uygulanmasına olanak sağlamıştı. Ancak, 1960’ların sonuna yaklaşırken, böbrek ve karaciğer gibi bazı organların naklinde izlenen tüm gelişmelere karşın, açık kalp ameliyatıyla onarılamayacak denli ilerlemiş kalp bozukluklarında hasta için tek yaşama umudu olan kalp nakli, henüz hayvanlar üzerinde sürdürülen denemelerden öteye gidemiyordu. 1959’un son ayında, Stanford Üniversitesi’nde asistan olan Shumway’ in, bir köpeğin kalbini başka bir köpeğe naklederken uyguladığı yeni bir teknik, sonraki gelişmelerin başlangıcı oldu. Alıcının kalbindeki bazı bölümlerin, özellikle kulakçıkların vücutta alıkonulduğu ve vericiden alınan karıncıklar ile atardamarların özel dikiş tekniğiyle birleştirildiği bu ameliyattan sonra deney köpeğinin sekiz gün yaşaması yeni bir umut ışığıydı. Bunu izleyen sekiz yıl boyunca yaklaşık 200 köpeğe kalp nakli yaparak tekniğini geliştiren ve ameliyat sonrası ölüm oranını % 40 ile % 30’a kadar düşürmeyi başaran Shumway, 1967 Kasım’mda, vericinin ölümünü izleyen ilk yarım saat içinde kalbinin alınması koşuluyla, tıbbın insandan insana kalp naklini gerçekleştirebilecek düzeye ulaştığını duyuruyordu. Gerçekten de aradan bir ay geçmeden, 3 Aralık 1967’de Christiaan Bamard, Minnesota Üniversitesi’ nde bir süre birlikte çalıştığı Shumway’in tekniğini uygulayarak Cape Town’da insandan insana ilk kalp naklini gerçekleştirdi.

6 Ocak 1968’de, Stanford Tıp Merkezi’nde, virüs enfeksiyonu nedeniyle kalbi çalışamayacak duruma gelmiş 54 yaşındaki bir erkek hastaya 43 yaşındaki bir kadının kalbini naklederek, ülkesinde bu tür ameliyatların öncüsü olan Shumway, alıcının on beş gün sonra ölmesine karşın, günümüzde kalp nakli ameliyatlarını sürdüren birkaç cerrahtan biridir. Vücudun doğal savunma sisteminin, yeni kalbe, tıpkı bir antijen ya da mikropmuşçasına tepki göstererek yabancı dokuyu reddetmesi ve bağışıklık sisteminin direncini kırmak için verilen ilaçların bu kez enfeksiyonlara karşı savunma gücünü azaltması nedeniyle, ameliyat sonrası ölüm oranının yüksek olduğu kalp nakli uygulamasına birçok cerrah karşı çıkarken, Shumway ve ekibi 1970 sonlarına değin yirmi altı hastaya kalp nakletmiş, bunlardan dokuzu, en çok iki yıl olmak üzere ameliyat sonrası yaşamını sürdürebilmişti. 1980’de geliştirdiği “siklosporina” adlı bir maddeyle organ nakli ameliyatlarında red olaylarının büyük ölçüde azaldığını ve insan kalbi naklinin yapay kalpten daha iyi bir çözüm yolu olduğunu savunan Shumway, koroner “by-pass” ve kapakçık ameliyatlarında uyguladığı yeni tekniklerle de kalp cerrahisinin gelişmesinde etkili olmuştur.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

İlgili Makaleler