Tarihi Şahsiyetler

Nikola (Pašić) Paşiç Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

PAŞİÇ, Nikola (1845-1926)

Sırp siyaset ve devlet adamı. Radikal Parti’nin önderi olarak uzun yıllar ülke siyasetinde etkili olmuştur.

19 Aralık 1845’te Zajecar’da doğdu, 10 Aralık 1926’da Belgrad’ta öldü. Babası küçük bir tüccardı. Belgrad’ta mühendislik öğrenimi gördükten sonra Zürich Politeknik Okulu’ndan mezun oldu. Bu sırada ünlü Rus anarşisti Mikhail Bakunin’in görüşlerinden etkilendi. 1873’te Sırbistan’a dönünce sosyalist siyaset adamı Svetozar Markoviç’le ilişki kurdu ve onun yayımladığı Oslobodjenje (Kurtuluş) dergisinin yayın yönetmenliğini üstlendi. 1878’de Skupçina’ya (parlamento) seçildikten sonra kral Milan Obrenoviç’in yönetimine karşı parlamenter demokrasiyi savunan muhalefetin önderi durumuna geldi ve 1881’de Radikal Parti’nin kurucuları arasında yer aldı.

1883 halk ayaklanmasının ardından başlayan baskılar üzerine Bulgaristan’a kaçmak zorunda kalan ve gıyabında ölüme mahkûm edilen Paşiç, sürgündeki diğer önderlerle birlikte Osmanlı Devleti’ne karşı ortak kurtuluş mücadelesi için çalıştı. Milan’ın 1889’da tahtı oğlu Aleksander’e bırakmasından sonra Sırbistan’a döndü ve Skupçina’nın başkanlığına seçildi. Şubat 1891-Aralık 1892 arasında başbakanlık ve dışişleri bakanlığı aptı. Bu arada kral Aleksander ile birlikte Rusya’ya yaptığı gezide çarlık rejimiyle sıkı ilişkiler kurdu. 1893’te Rusya’ya elçi olarak atandıysa da ertesi yıl Milan’m iktidarı yeniden ele alışını protesto etmek için bu görevden ayrıldı. 1899’da Milan’a yönelik bir suikast nedeniyle Radikal Parti üyelerine karşı açılan davada ölüme mahkûm edildi. Ancak Rusya’nın çabaları sonucunda ve birçok arkadaşını suçlayarak yaptığı itiraflar sayesinde affa uğradı. Bu olaydan sonra ülkesinden ayrıldı ve Milan iktidardan çekilene kadar dönmedi.

Acımasız ve fırsatçı yöntemlerle Radikal Parti’ nin başkanlığını elinde tutan Paşiç, Karayorgiyeviç hanedanının 1903’te bir darbeyle yeniden başa geçmesinden sonra, partisini düzenin temel dayanağı ve egemen partisi haline getirmeye çalıştı. 1904’ten 1918’e değin aralıklı olarak başbakanlık ve dışişleri bakanlığı görevlerini üstlendi. En büyük siyasi rakibi Milan Milovanoviç’in başbakanlığı sırasında Balkan Birliği’nin oluşumuna zemin hazırlayan Bulgar-Sırp Paktı’nın gerçekleşmesine yardımcı oldu. Genç siyasetçilerin ve askeri komutanların kendisini parti başkanlığından düşürme girişimi, Milovanoviç’in 1912’deki ani ölümüyle sonuçsuz kaldı. Böylece yeniden başbakan ve dışişleri bakanı olup Osmanlılar’a ve ardından Bulgaristan’a karşı Sırbistan’ın zaferiyle sonuçlanan savaşları yürüttü. Sivil ve askeri muhalefetin kendisini devirme çabalarına karşın Rusya’nın zorlamasıyla başbakanlık görevinde kaldı. Kral I.Petar’ın hastalığı nedeniyle oğlu prens Aleksander Karayorgiyeviç’in naipliğe atanması ve I.Dünya Sava-şı’nın başlaması nedeniyle, seçimlerin ertelenmesi, konumunu daha da güçlendirdi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun 28 Haziran 1914’te Sırbistan’a savaş açmasından sonra Niş’te toplanan parlamento tarafından bir koalisyon hükümetinin başına getirildi. Sırbistan’ın Güney Slavları’nın kurtarıcılığını üstlenmesini savunarak İtilaf Devletleri’nin bölgenin büyük bir bölümünü İtalya’ya vermek üzere aralarında imzaladıkları gizli Londra Antlaşması’na şiddetle karşı çıktı. Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’ı işgal etmesi üzerine hükümet ve orduyla birlikte 1915 kışında Korfu’ya çekildi. 1917’de gizli Kara El Örgütü’nün önderlerini idam ettirmesi koalisyonun çökmesine yol açtı. Ardından Rus çarlığı da yıkılınca önemli bir desteğini yitirdi ve aşırı Sırp milliyetçiliğinden vazgeçmek zorunda kalarak sürgündeki Güney Slavlar’ın oluşturduğu Yugoslav Komitesi ile eşit koşullarda görüşmeyi kabul etti ve savaştan sonra birleşik bir Yugoslav devleti kurulmasını öngören Korfu Bildirgesi’ni imzaladı. Ancak barış görüşmeleri öncesinde engelleyici bir tutum izleyerek yeni bir bunalımın doğmasına yol açtı. Sonunda bir uzlaşmaya varılması üzerine 1 Aralık 1918’de kurulan Sırp-Hırvat Sloven Krallığı’nın delegesi olarak Versailles Barış Konferansı’na katıldı.

Paşiç, yeni devleti oluşturan ulusal toplulukların varlığım kabul etmeye yanaşmadığından, 1921’de yeniden başbakanlığa atanınca Sırp egemenliğine dayalı merkeziyetçi bir sistem getiren yeni bir anayasayı kabul ettirdi. 1923 seçimlerinde çoğunluğu koruyamamasına karşın muhalefetin etkisizliği yüzünden bir yıl daha görevde kaldı. 1924’te kısa süre iktidarda kalan koalisyon hükümetini düşürerek yeniden iktidara döndü. Gerginliğin artması üzerine parlamentoyu dağıttı ve başta Stefan Radiç olmak üzere Hırvat Köylü Partisi’nin önderlerini hapse attı. Ancak muhalefetin baskısıyla Mart 1926’da istifa etmek zorunda kaldı.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi