Tarih

Nihat Erim Kimdir, Hayatı, Siyasi Hayatı

Nihat Erim. Türk hukukçu ve siyaset adamı, Türkiye’nin 13. Başbakanı (D. Kandıra 1912 – İstanbul 19 Temmuz 1980).

Galatasaray Lisesini’ni bitirdikten sonra İstanbul Hukuk Fakültesi’ni (1936) bitirdi, Paris Hukuk Fakültesi’nde doktora yaptı (1936-1939), Paris Uluslararası İncelemeler Enstitüsü’nden de diploma aldıktan sonra Ankara Hukuk Fakültesi’ne öğretim üyesi olarak girdi. Profesörlüğe yükseldi (1942), ertesi yıl da Dışişleri Bakanlığı’nda danışmanlığa atandı; bu görevi sebebiyle 1945’te Birleşmiş Milletler Kuruluş Konferansı’na katılan Türk heyetinde danışman olarak yer aldı. CHP’nin yayın organı Ulus Gazetesi’ne başyazar oldu.
1946 seçimleri öncesinde muhalefete karşı sert tenkitlerde bulundu. Sosyal bünyede rahatsızlıklar olduğu zaman hürriyetlerin sınırlandırılabileceğini ve yukarıdan aşağı bir otorite kurulabileceğini savundu. Hürriyetin üzerine “şal örtülebileceğini” yazdı.

Erim’in siyasi hayatı bu sıralarda başladı: San Francisco’dan dönüşünde Kocaeli’den bağımsız aday gösterildi ve milletvekili seçildi; Parlamento’ya girdikten sonra da CHP grubuna katıldı. 1946-1950 arası, Erim’in siyasî hayatta yükseliş dönemidir. Bir yandan Türkiye-Irak görüşmeleri (1946) ve Birleşmiş Milletler Basın ve Haberleşme Konferansı (1948) gibi uluslararası toplantılarda Türkiye’yi temsil ederken, öte yandan da partinin ön sıra adamları arasında dikkati çekiyordu; nitekim ikinci Hasan Saka Kabinesi’nde Bayındırlık bakanlığına (1948), Günaltay Kabinesi’nde de Başbakan yardımcılığına getirildi (1949).Bu vazifeleri sırasında ünlü “Türkiye’nin yakın bir gelecekte küçük bir Amerika olacağını” cümlesini söyledi.

CHP’nin 1950’de iktidardan ayrılışı E-rim’in hayatında beş yıl kadar sürecek mücadele döneminin başlangıcı oldu. Bu dönemin ilk yıllarında Menderes’in karşısına Meclis’te ve Meclis dışında da iflas gazetesinin siyasî müdürü olarak çıkan Erim, siyasi eleştiri niteliğindeki yazılarıyle muhalefet cephesinin en etkili sesiydi. O sıralarda CHP mallarının alınması üzerine Ulus gazetesi kapatılınca, önce Yeni Ulus, sonra da Halkçı gazetelerini çıkararak (1953) mücadelesini sürdürdü.

1953’te kamu görevlilerinin politikayla uğraşmamaları gerektiğine dâir alınan karar üzerine üniversitedeki vazifesinden ayrıldı. Yazdığı yazılar üzerine ağır para cezâlarına mahkûm olunca, DP iktidarıyla uzlaştı. 1956’da Kıbrıs meselesiyle ilgili olarak DP iktidarına yardım etmeyi kabûl etti ve danışman oldu. DP’ye yardımcı olması sebebiyle bâzı CHP’lilerin tepkisine muhâtap oldu. Kıbrıs için bir anayasa tasarısı hazırlamakla vazifelendirilen komisyonun başkanlığına atandı. Bir süre CHP’den uzak durdu.

Demokrat Parti iktidarına karşı yapılan 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden sonra 1956’da Kıbrıs sorununa danışman olarak katılmasının CHP’de yarattığı tepkiler yüzünden 1961’de Erim’in Kurucu Meclis’e girmesini bile istemeyen CHP’liler vardı. Bununla birlikte Kurucu Meclis’e girdiği gibi, 1961 ve 1965’te de CHP’den milletvekili seçildi. Avrupa Konseyinde Türk parlamentosu temsilciliği yaptı. 1968’den sonra Konsey’in başkan yardımcılığı vazifesini de yürüttü. “Ortanın solu” tartışmalarında İnönü’den yana olmasına rağmen, Ecevit’in çevresinde toplanan genç kadro kendisini orta yol siyasetini benimseyen Kemal Satır ve arkadaşlanyle aynı safta görüyor, o yüzden de parti içindeki etkinliği azalıyordu.

Süleyman Demirel başkanlığındaki Adâlet Partisi hükümetinin 12 Mart 1971 muhtırasından sonra istifâ etmesi üzerine, muhtıracı komutanlarla anlaşarak CHP’den istifâ eden Nihad Erim, partilerüstü bir hükûmet kurmakla görevlendirildi.

26 Mart 1971’de tarafsız başbakan olarak AP’li, CHP’li ve MGP’li milletvekillerinden oluşan hükûmeti kurdu. Ancak başbakanlığı döneminde istifâ etmiş olduğu CHP’nin siyâsî görüşleri doğrultusunda icraatta bulundu.

Erim 1971 nisanında CHP’den istifa ederek “beyin kabinesi” adını verdiği hükümeti kurdu. Bu hükümette kilit noktaları parlamento dışından çağrılan elemanlara verdi. Ne var ki kabinenin bu elemanları Başbakan’a ilk başkaldıran kimseler oldu ve 11 bakan, hükûmet programında yer alan reformlarla ilgili teşebbüslerinin engellenmesi karşısında istifâ ettiler. Böylece hükûmet dağıldı ve ilk Erim Kabinesi yerini ikincisine bırakmak zorunda kaldı.

İlk başbakanlığı döneminde İstanbul, Ankara başta olmak üzere 11 ilde sıkıyönetim îlân edildi. Terörist eylemleri engellemek gerekçesiyle aşırı sol eğilimlilere ve dindar kimselere karşı geniş bir baskı ve
sindirme hareketi başlatıldı. 1961 Anayasasında belirtilen ve 12 Mart 1971 muhtırasında uygulanması
istenen reformları gerçekleştirmeyi hükûmet programına aldı. İmam-Hatip Okullarının orta kısmı kapatıldı.

11 Aralık 1971’de ikinci defâ hükûmeti kurmakla görevlendirildi. Yine bu dönemde ABD’nin isteği doğrultusunda Türkiye’de afyon ekimini sınırladı. Bu süre içinde Anayasa’da yaptığı değişiklikler 1961 Anayasası’nı Türkiye için lüks olarak niteleyişi ve gençlik eylemlerinin bastırılmasında izlediği yol yönünden Erim’in hükümet başkanlığı basında ve kamuoyunda geniş tartışmalara konu oldu; Erim’e karşı en ağır eleştiriler de başta Ecevit olmak üzere, eski partisinin genç kadrolarından geldi. Erim, 17 Nisan 1972’de 11’lerin kendisine yönelttikleri eleştirilere benzer şikâyetlerle Başbakanlıktan çekildikten sonra Senato üyesi olarak Parlamento’da kaldı. Senatörlük süresi dolunca aktif siyâsetten çekildi. 19 Temmuz 1980’de yazlık evinin bulunduğu İstanbul Kartal Dragos’ta  Dev-Sol militanlarınca yapılan silâhlı bir saldırı neticesinde koruma polisiyle birlikte öldürüldü.

Eserleri

Hukûkî Pozitivizm ve Milletlerarası Hukuk (Le positivisme juridique et le droit international) 1939,
XVII. yüzyıldan zamanımıza kadar tabii hukuk nazariyeleri (Le Fur’den) 1940,
Amme hukuku dersleri (Le Fur’den) 1941,
Siyasi tarih ve devletlerarası hukuk metinleri (1953).
Kıbrıs (Kıbrısla ilgili anı ve gözlemleri)

İlgili Makaleler