Sosyoloji

Necati Zengin – Osmanlı’dan Günümüze Trabzon’da Tiyatro

Necati
Zengin – Osmanlı’dan Günümüze Trabzon’da Tiyatro

Trabzon Tarihi

…bölgede MÖ. 1500’lü yıllarda varlığı bilinen
ilk topluluk (…) Gaşkalardır. Gaşkalardan başka bölgede sırasıyla Kolhis,
Kimmer ve İskit halklarının yaşadığını biliyoruz.

Yunan kolonicileri MÖ. 785’te Sinop’a
yerleşip doğuya doğru koloni kurmaya devam ettiler.

MÖ. 550’den itibaren Persler, MÖ. 332’de
Büyük İskender, ardından da Pontus Devleti bölgeye hakim oldu. MÖ. 63’te Roma
İmparatorluğu, 395’ten sonra da Doğu Roma İmparatorluğu bölgeye hakim oldu.

İslamiyetin yayılmaya devam ettiği dönemlerde
bölge, Doğu Roma, Sasani ve Arapların mücadele alanı oldu.

1204 yılında Komnenos hanedanının varisleri
Trabzon’da bir Rum devleti kurdular. Bu devlet çeşitli siyasi politikalarla 15.
yüzyıla kadar varlığını sürdürdü ve 1461’de Fatih tarafından fethedildi.

Yavuz Sultan Selim’in valilik yapmağa
başlamasından sonra şehir önemli imar faaliyetleri gördü. İlerleyen dönemde
Osmanlı Devleti için lojistik merkezi olma özelliğini sürdürdü. 18. Yüzyıldan
sonra başlayan Rus savaşları boyunca stratejik önemi daha da arttı. Yapılan
harplerde zaman zaman Rus donanmasının bombardımanına maruz kaldı. 18 Nisan
1916 ila 24 Şubat 1918 tarihleri arasında Rus işgalini yaşayan şehir, tarihinin
en kötü günlerini bu dönemde yaşadı. Yöre halkının tamamına yakını bu yıllarda
evlerini terk ederek Anadolu’nun içlerine çekildi.

Mondros Mütarekesinden sonra İtilaf
devletlerinin ülkeyi işgale başlaması ve bölgedeki Ermenilerin
silahlı
saldırı ve tacizleri nedeniyle 12 Şubat 1919 tarihinde Trabzon Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti kuruldu. Bu cemiyet, Milli Mücadelenin nüvesini oluşturur. (s. 11-13)

  1. Bölüm

Osmanlı Dönemi Trabzon ve
Yöresinde Tiyatro

6.
yüzyılda Kommen dönemi imparatorlarından Adrien, Trabzon’a geldiğinde Kentpuar’daki
(Kindinar) kral sarayının arkasına bir tiyatro yapılmasını emreder. Aynı
imparatorun emriyle daha sonra başka tiyatrolar da yapılmıştır.
Ancak
günümüzde bu tiyatroların izlerine hiçbir şekilde rastlanmamaktadır.

Fatih
Sultan Mehmet’in 1461 yılında kenti fethedişinden 1922-1924 yılları arasında
yaşanan “mübadele yılları”na kadar Geleneksel Halk Tiyatrosu varlığını
sürdürür.

Bu
tiyatronun genel özelliklerine gelince; Momoyeros denilen, kılık değiştiren,
kurnaz, içten pazarlıklı, suçlayan veya kınama tanrısı rolüne giren kişiler
tarafından sunulan bir gösteridir. (s. 17)

Saptanabilen
55 çeşitlemede (…) 350 role rastlanırdı.

56
rolle en çok ‘gelin’ görülür. Ardından şeytan tiplemesi gelir (30 rol), Doktor
(29) Ev Sahibi (18), Seyirciler (12), İhtiyar Kadın (12), İhtiyar Adam (10),
Momoyeron (10), Kral (18), Damat (10), Kizir (8)…

Kizir
tiplemesi[1]: Türkçe otarı demektir.
Birçok kumpanyanın başkişisidir. Gerçek Momoyeros’tur. Ayrıca beş kişinin atına
ikinci ad olur. Bunlardan bazıları; Atlı tarafından öldürülen ve karısı yani
gelin tarafından osurukla diriltilen damat ve kadı tarafından öldürülen doktor
tarafından osurukla canlanan ayıdır.

Her
yerde ve genellikle her zaman gruplara, çoğunlukla kemençeci olmak üzere,
çalgıcılar, ayrıca horon oyuncuları, davulcu, zurnacı, tulumcu ve bazen de
tahta kaşık ya da ‘trampet’ çalan kişiler yer alırdı.

Kumpanya
üyelerinin arife günü tiyatro oyunları için köy meydanlarında bir çadır
kurdukları, ateş yaktıkları ve orada uyudukları belirtilir. Gün doğumunda
kalkarlar, giyinirler ve evleri dolaşmak için yola çıkarlardı.

Türk
makamları, her kumpanyanın himayesine bir onbaşı ve dört asker atayarak Monoyeroslar’ın
güvenliğini sağlarlardı. (s. 18)

Temsillerin
zamanı (…) genel olarak noelde başlayıp, Kutsal Vaftiz günüyle biten ve on iki
gün devam eden günlere denk düşerdi.

Temsillerin
yapıldığı yerlerin ise, evlerin odaları, avlular, meydanlar, Dörtyol ağızları
ve alanlar olduğu bildirilir.

Momoyeroslar’ın
köylerde temsillerini verdikleri açık hava yerleri de vardı.

Temsillerin
en önemli amacının eğlence olduğu görülür. İkinci amacı ise bahşişlerin
toplanmasıydı.

Çeşitlemelerin
içeriği ise genel olarak güldürücü idi. Hatta bazıları Momoyera temsillerini
komedi olarak toplumsal boyuta ulaşır, ayrımcılığı ve Türk ileri gelenlerinin
yargıçlarının, doktorların ve emniyet mensuplarının diktalığını ve baştakilerin
basit, fakir insanlara ve en alt sınıftakilere takındıkları baskıcı tutumları
konu alırdı. (s. 19)

55
Çeşitlemenin içeriğinde toplam 110 motif bulunmaktadır. Birkaç örnek verirsek,
“İnsanın ölmesi ve dirilmesi motifi, gelinin kaçırılma motifi, gelinin osurma
motifi, mahkeme motifi gibi”…

Bu
tiyatro türünde ölüleri dirilten, hastaları iyileştiren yaraları kabuk bağlatan
“Osurma” hareketinin ayrı bir önemi vardı. Çünkü doğa ya da toprak üzerine
tohumun mucizevî etkisini sembolize eder ve sadece kadın, gelin ve bir kaç kez
de ihtiyar kadın tarafından yapılmaktadır.

Gündüz
ve gece evlerin içinde ya da dışında “defalarca tekrarlanan” Momoyeros temsillerinin
sabit bir biçimi vardır. Ahlaksal ve toplumsal tragedya görünümünü alırlar.
Böylece Momoyeroslar tiyatrolaşmışlardır ve Geleneksel Halk Tiyatrosunu
oluşturduklarına kuşku yoktur.

Örnek Oyun

Atlı,
köye gelir ve huzuruna Kizir’in gelmesini ister. Kizir korkar, zorla
getirirler. Atlı, Kizir’i kamçılar ve emreder;


Atıma saman getir. Arpa getir. Su, çivi, nal getir, atım için ahır bul!

Kizir,
Atlı’nın yanına gittikçe ondan tekme yer, dayak yer. Sonunda Kizir baygın halde
yere düşer. Doktor muayene eder ve Kizir’i ayıltmaya çalışır.

Davacı
Kadı’nın yanına gelir. Atlı’nın cezalandırılmasını ister.

Soruşturma
başlar;


Kizir’i niçin öldürdün?


Çünkü karısı güzeldi.

Kadı,
diğerine de sorar ve Kizir’in karısının gerçekten güzel olduğunu öğrenir.

O
zaman kararını açıklar:

-Senin
yerinde olsam, bende aynı şeyi yapardım!

Aklanan
Atlı, Kizir’in öldüğü yere gelir.

Kizir’in
yakınında Kör Şeytan (Kizir’in ruhu için) ve Kizir’in karısı, yani gelin
durmaktadır.

Kizir’le
Gelin de alay eder ve Atlı’yla tatlı tatlı bakışmaya başlar. Fakat orada birden
bire Kizir dirilir. Herkes heyecanlanır ve bağrışır.

Kalkışıyla
birlikte horon da başlar ve ardından kumpanya başka bir mahalleye gider. (s.
20-22)

Bugün
artık bu geleneksel gösteri “Kalandar Günü” olarak kutlanmaktadır.

Adları “Koncolos”a dönüşen oyuncular gece
boyunca gündemdeki olayları ve geçmişten aktarılan bilgileri tiyatrosal bir
dille sergilerler.

Direktör Ali Bey’in Trabzon’da vali olarak
görev yaptığı dönemde il genelinde tiyatro faaliyetlerinde artış gözlenir.
İstanbul’da oyunlar oynayan pek çok tiyatro gurubu turne kapsamında Trabzon’a
gidip oyunlar sahnelemişlerdir.

Küçük
İsmail
Osmanlı’nın son dönemlerinde
Trabzon’a turneler yapan sanatçılarımızdandır. Küçük İsmail 1854 yılında İstanbul’da
doğmuştur.
Kamil Ağa’nın yönetimindeki
Süpürge Kolu’nu sık sık seyretmiş ve orada Kavuklu arkası olarak çalışmaya
başlamış. Tovmas Fasulyeciyan’ın yanında sahne deneyimi kazandıktan sonra bir
yaz süremi Trabzon’a gelip gösterimler veriyor ve on beş yıl boyunca gösterimlerini
İstanbul’la Trabzon arasında devam ediyor.

Küçük İsmail 1931’de İstanbul’da ölmüştür.
(s. 32)

Cumhuriyet’in ilanından sonra tiyatro
alanında ilk faaliyetler spor kulüpleri vasıtasıyla oldu. 1922’de İdmanocağı[2]
Temsil kolu (Tiyatro grubu) kurulur. Spor kulüpleri dışında 1930’lara kadar
tiyatro alanında başka bir gelişme gözlenmedi Trabzon’da. (s. 37)

19 Şubat 1932’de Halkevleri resmen kuruldu. Halkevleri,
halkın eğitim düzeyini yükseltmek, kültürünü geliştirmek, onu bilinçli ve ortak
manevi değerlere bağlı kişilerden meydana gelmiş bir birlik haline getirmek
amacıyla kurulmuştu.

Trabzon Halkevi’nin açılış tarihi, 24 Haziran
1932’dir. (s. 63)

Temsil Kolu, 29 Haziran 1933 Cuma günü, Yıldız
Sineması’nda Akın piyesini sahnelemiş…

Kentin yetenekli gençleri şubeye üye
yapılarak geniş bir oyuncu kadrosu oluşturulmuştur. (s. 63-64)

Halkevlerinin kapatılmasından sonra Trabzon’da
tiyatro faaliyetleri durma noktasına geldi. Sadece turne için Trabzon’a giden
oyunlar sahnelenebildi.

1963 yılında Amatör Tiyatro Kulübü Derneği
kuruldu. Turgut Özakman’ın Duvarların Ötesi adlı oyunu Haluk Ongan’ın rejisiyle
sahneye kondu. (s. 101)

Yeniden açılan halkevleri ve KTÜ bünyesinde
öğrencilerin kurduğu tiyatro topluluklarıyla Trabzon’da pek çok oyun
sahnelenir. 1987 yılında Trabzon Devlet Tiyatrosu kuruldu. Trabzon Belediyesi
Denem Sahnesi de yine bu dönemde kuruldu.

Anadolu’daki diğer kentlerden daha köklü bir
tiyatro geleneğine sahip olan Trabzon, 2000 yılından itibaren Uluslararası
Tiyatro Festivali’ni yaşamaya başlar.

Trabzon Sanat Tiyatrosu Yayınları, 2009


[1]
Kizir: Yaşlı, ahmak, gülünç bir tip. Keçi postu giyer. Atlının kırbaçlarına
karşı, sırtında bir yastık olur. Boynundan aşağıya lahana, sarımsak, kayış
sarkar. Ellerinde pancar ve kalın bir değnek tutar.

[2]
Trabzon’da sarı-kırmızı renkler altında kurulan ilk resmi spor kulübü olan
İdmanocağı’nın umumi nizamnamesinin ikinci maddesinde şunlar belirtiliyordu:
“ocağın maksad-ı teşekkülü Trabzon gençliğine bedeni ve ruhî mükemmeliyeti
temindir.”