Edebiyat

Necati Bey Kimdir, Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği

Necâtî (asıl adı İsa) On beşinci asır divan şâirlerinden (D.Edirne ? – Ö. İstanbul 1509)

Yaşamı

Bâzı kaynaklarda savaş esiri olduğu kayıtlıdır. Edirneli bir hanım tarafından evlatlık alınmış olan Necâtî, iyi bir eğitim görmüştür. Küçük yaşta şiir kâbiliyetiyle dikkat çekmiştir. Bir süre Kastamonu’da kaldı. Kastamonu’da şairlik yeteneğinin ortaya çıkmasında, devrin şairlerinden Sâilî’n desteği etkili oldu. Buradayken hattı öğrendi ve şâirlikte şöhreti etrafa yayıldı.

Necâtî’nin şiirleri Fâtih Sultan Mehmed Han tarafından beğenilince, Divan Kâtibi olarak İstanbul’a çağrıldı. 8 kaside sunduğu II. Bâyezîd zamânında da korundu. Şehzâde Abdullah’ın Divan Kâtibi olarak bir süre Karaman’da kaldı. Şehzadenin vefâtı üzerine İstanbul’a döndü. Sonra Manisa’da bulunan Şehzâde Mahmûd’un Nişancısı olarak görevlendirildi. Bu şehzâdenin de vefâtı üzerine İstanbul’a döndü ve bir daha resmî vazîfe almadı. İstanbul Vefâ semtinde bir ev satın alarak, kendisine bağlanan bin akçe ile geçimini devam ettirdi. 1509’da vefât eden Necâtî. Evinin önüne gömüldü. Fakat günümüzde mezarı kaybolduğundan yeri bilinmemektedir. Mezartaşı Unkapanı’ndaki Manifaturacılar Çarşısındaki avlunun içinde küçük bir bahçededir.

Edebi Kişiliği

Husrev-i Rûm (Anadolu sultanı) olarak da bilinen şair, bu süreçte birçok şairle tanışmış, aynı ortamı paylaşmıştır. 1509’da vefat etmiştir. Necâtî, Şeyhî ve Ahmed Paşadan sonra asrının üçüncü şâiridir. Zarîf ve tabiî Türkçesiyle şiirler yazmıştır. Necâtî, Türkçe söyleyişe, en güzel deyimlere ve atasözlerine vermesiyle de dikkat çekmiştir. Şiirleri, sâde, külfetsiz ve yapmacıktan uzaktır. Devrin sosyal hayâtını, ahlâk, adâlet görüş ve düşünüşlerini, tabiat güzelliklerini, av tasvirlerini anlatan gazeller yazmıştır. O zamanki Müslüman Türk ordularının Rum ülkelerini fethedişlerini şiirlerine konu etmiştir.

Eserleri

Başlıca eseri Dîvân’ıdır. Dîvân’da 650 Türkçe gazelle, nât, kaside mersiye, murabba, kıt’a, rubâî ve müfred gibi şiirler bulunmaktadır.

Dîvân’ından bir örnek:

Gazel

Dime kim yârda yok cevr ü cefâdan gayrı
Ne dilersen bulunur mihr ü vefâdan gayrı
Beni ağlan beni kim üstüme gelmez ölicek
Bir avuç toprağ atar bâd-ı sabâdan gayrı
Ne belâdur bu ki hâl ü hatun âşüfteleri
Çeke hecr âteşini bunca belâdan gayrı

İlgili Makaleler