Edebi Şahsiyetler

Nazım Hikmet Ran Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği, Sözleri

Nâzım Hikmet Ran (Doğum. 20 Kasım 1901, nüfusta kaydı 15 Ocak 1902, Selanik – Ölüm. 3 Haziran 1963, Moskova) Türk şair ve oyun yazarı. Lakabı “Güzel Yüzlü Şair” veya “Mavi Gözlü Dev”dir. Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim adını da kullandığı olmuştur. Hatta İt Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan Selim imzasıyla çıkmıştır. Türkiye’de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmış ve adı 20. yüzyıl’ın ilk yarısında yaşamış olan dünyanın en büyük şairleri arasında anılmıştır. Eserleri birçok dile çevrilmiştir. Mezarı halen Moskova’da bulunmaktadır. Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi olup ayrı ayrı toplam 11 davadan yargılanmıştır.

Galatasaray Lisesi ve Nişantaşı Nümûne Mektebinde okuduktan sonra, Heybeliada Bahriye Mektebine girdi. Okulu bitirince Hamidiye Okul Gemisinde stajyer Güverte Subayı olarak görev yaparken sağlık sebepleriyle 1920’de çürüğe çıkarılıp ordudan ayrıldı. Bu sırada yurtseverlik duygularını taşıyan ilk şiirleri yayınlandı. 1921’de Bolu’da öğretmenlik yaptı.

Arkadaşı Vâlâ Nûreddîn ile yaptığı Anadolu seyâhati sırasında, Almanya’da okumuş bâzı Türk komünistleriyle İnebolu’da tanıştı. Onların telkinleriyle komünist olup, Moskova’ya gitti. Moskova’da ekonomi ve sosyoloji tahsili yaptı. Orada Avrupalı psikologların “beyin yıkama” diye tâbir ettikleri sıkı bir komünist eğitiminden geçti. “19 Yaşım” başlıklı şiirinde kendisine verilen bu eğitimin yoğunluğunu dile getirmektedir. Târihimizde, Şevket Süreyya Aydemir’den sonra, komünizmi, tatbik edildiği ülkede öğrenen kişilerin başında gelir.

İsyankâr bir rûhun sâhibi olan Nâzım Hikmet 1928 yılında Türkiye’ye geldi. Çeşitli dergi ve gazetelerde çalışmaya başladı. 1938 yılında Harp Okulunda komünizm propagandası yapmak suçundan tevkif edilerek, yirmi sekiz sene hapse mahkum oldu. Çankırı, Üsküdar ve Bursa cezâevlerinde on iki sene yattıktan sonra 1950 yılında çıkarılan genel afla tahliye edildi.

1951 yılında gizlice Sovyetler Birliği’ne kaçtı ve orada Türkiye aleyhine faaliyetlerde bulunduğu için, Türk vatandaşlığından çıkartıldı. Bunun üzerine Sovyet tabiiyetine geçerek, Borzcky soy ismini aldı. Böylece Türk şâiri olmak vasfını tamâmen kaybetti. 3 Haziran 1963’te ölümüne kadar on üç sene Sovyetler Birliği Polonya ve Bulgaristan başşehirlerinde yaşadı.