NARSİSİZM
NARSİSİZM
Kendini çok fazla
sevme, hayranlık duyma anlamına gelen bir terim olan narsisizm, psikanalitik
literatürde anahtar niteliğindeki kavramlardan biridir. Son yıllarda daha çok
bir kişilik bozukluğu tipini adlandırmak için kullanılmaktadır.
Narsisizm, klasik
‘Narcissus Efsanesi’ne dayanmaktadır. Efsaneye göre Narcissus adlı genç ve
yakışıklı bir erkek, bir ırmaktan su içmek için eğildiğinde sudaki kendi görüntüsüne
aşık olur.
S. Freud narsisizm
kavramını, hayat enerjisinin (libido) benliğin kendisine yönelmesi durumu
anlamında kullanarak ona kendi teorisinde önemli bir yer vermiştir. Freud’un
ilk kez 1908’de, o zamanlar ‘erken bunama’ adı verilen bir şizofreni olgusunu
incelerken şizofrenlerde libidonun başka nesne ve kişilerden, bireyin kendisine
yöneldiğini gözlemlediği bilinir. Şizofrenik-lerin kendi içe dönük dünyaları
içinde ger-
çekle bağlantısız
olarak yaşamalarının nedeni, Freud’a göre budur. Freud 1914’te ise
“Narsisizm Üzerine” adlı makalesini yazar ve artık kavramı yalnızca
şizofreni gibi ağır psikolojik rahatsızlıklarla sınırlandırmaz. Nevrotiklerde
ve hatta normallerde de narsislik libido yatırımları sözkonusudur. Psikolojik
kökenli bedensel hastalıklarda, hastalık hastalığında, özellikle eşcinsellik
olmak üzere cinsel sapkınlıklarda, bütün insanların rüyalarında libido
kişinin kendi bedenine yatırılmaktadır. Freud, ilkel topluluk insanlarının
dış dünyadaki olayları kendi düşünce süreçleriyle açıklayan animistik düşünce
yapısının kökeninde de narsisizmi görür ki, bu düşünce tarzı normal insanın
çocukluk evresinin olağan bir görünümüdür. Narsisizm daha sonra çocukluğun ilk
evrelerindeki normal libido gelişiminin biçimi olarak adlandırılır. Doğumdan
sonra diğer nesne ve kişilerle ilişki kurulana kadar, insan yavrusunun bütün
dünyayı kendinin bir parçası gibi algıladığı evredeki libido biçimine ‘ilkel
narsisizm’ denir. Narsislik libido, çocuğun gelişimiyle birlikte başta anne
olmak üzere diğer nesne ve kişilere yöneldiğinde, artık nesne libidosuna
dönüşmüştür. Bir kısım narsistik libido ise bireye erişkin yaşamında benlik
saygınlığı ve kendini iyi hissetme duygusu sağlamak için varlığını sürdürmeye
devam eder. Ama bu normal libido gelişiminde böyledir. Eğer nesne libidosuna
dönüşüm olduktan sonra kişinin başa çıkamayacağı şiddette sarsıcı olaylar
olursa, libido tekrar ilk biçimine, benliğin kendisine dönüşebilir. Bu patolojik
duruma ‘ikincil narsisizm’ denir.
Fakat daha sonra
Freud’un ortaya koyduğu bu klasik psikanalitik bakış özel benlik psikologları
tarafından değişikliklere uğratılmıştır. Bugün psikanalistler, bir sevgi
ilişkisinde karşısındaki İnsana duyulan sevginin olgun ve sağlıklı olabilmesi
için, kişinin kendisine yönelik sağlıklı narsislik yatırımları olması
gerektiği kanısındadırlar. Ama abartılmış narsislik büyüklük, ya da tam tersi
aşağılık duyguları kişinin sevgi ilişkilerini ve sevme kapasitelerini olumsuz
yönde etkileyecektir.
Psikanalizin çocuk
cinselliği ile ilgili bakışı da büyük ölçüde narsisizm teorisiyle ilgilidir.
Çocukluğun ilkel narsisizm evresinde başkaları ile kendisi arasında bir ayrım
olmadığından ve libido çocuğun kendi bedenine yönelik olduğundan, çocuğun haz
ve doyum kaynağı da (psikanalitik teoride buna cinsellik adı verilir) kendi
bedeni olacaktır. Yani çocuk cinselliği, kendine yönelik (otoerotik) bir
cinselliktir.
Psikoanalizde
narsisizm kavramı ayrıca sevgi nesnesinin seçimiyle ilgili olarak da Önemli bir
yer tutar. Buna göre narsislik tip sevgi nesnesi seçimi, bireyin
idealleştirdiği benlik hayaline benzer birini bulmak şeklinde olmalıdır.
Eşcinsellerde görülen aynı cinsten sevgi nesnesi seçme tutumu, önemli bir
narsisizm göstergesidir.
Psikiyatrik
rahatsızlıkların yeni sınıflandırılmalarında ise narsisizm, psikoanalitik
anlamlarının dışında yeni bir anlama sahip oVmuştur. Bu yeni sınıflandırmada,
başarılarım ve özelliklerini aşın abartan; sorunlarının kaynağı olarak
bunları gören; sınırsız basan, güç, güzellik ve ideal sevgi fantazi-leriyle
uğraşan; sürekli başkalarının dikkat ve hayranlığına ihtiyaç duyan;
başkalarının kendisini farketmemesine, eleştirmemesine veya yenmesine karşı
dayanamayıp şiddetli tepkiler gösteren ve bu nedenle kişiler arası
ilişkilerinde sorunlar çıkan kişilerin
narsislik kişilik
bozukluğu gösterdiği söylenmektedir.
Erol GÖKA Bk. Bilinç
Bozuklukları, Şizofreni