Edebi Şahsiyetler

Muzaffer Buyrukçu Kimdir, Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği, Hakkında Bilgi

BUYRUKÇU, Muzaffer (1930-26 Ağustos 2006)

Türk öykü ve roman yazarı. Toplumsal konulara yönelen gerçekçilik anlayışını insanların iç dünyasını da kapsayan bir genişliğe ulaştırmıştır.

Niğde’nin Fertek köyünde doğdu. Çocukluğu Niğde, Manisa ve Yalova köylerinde geçti. 1932’de ailesi ile birlikte İstanbul’a geldi. Kabataş Erkek Lisesi’ne girdi, mali sıkıntılar nedeniyle, öğrenimini tamamlayamadı. Gezici satıcılık, kapıcılık, matbaa işçiliği gibi çeşitli işlerde çalıştı. Askerlik görevini 1951’de tamamladıktan sonra Toprak Mahsulleri Ofisi’ne memur olarak girdi ve emekliye ayrıldığı 1970 yılına dek burada çalıştı. Bulanık Resimler adlı öykü kitabıyla 1962 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’ nü, Kavga ile de 1968 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. 21 Öykü,10 Günlük ve 8 Roman olmak üzere toplam 39 kitabı basıldı. Sondönemlerinde akciğer yetmezliği muzdarip olan Buyrukçu, 26 Ağustos 2006 günü İstanbul Gaziosmanpaşa’daki evinde hayatını kaybetti.

Muzaffer Buyrukçu edebiyata şiir ve magazin dergileri için yazdığı öykülerle başlamıştır. 1946’da Tanin gazetesinin açtığı öykü yarışmasında derece almasına karşın, edebiyat dergilerinde ancak 1953’ten sonra görülmeye başladı. Kaynak, Papirüs, Yeditepe ve Mavi dergilerinde İstanbul’un kenar semtlerinde yaşayan ve büyük kentin acımasız koşullarında yaşamaya direnen “küçük insanların” yaşamını, yer yer karamsarlığa ve umutsuzluğa varan bir tutumla anlattı. 1960’tan sonra yazdığı öykülerinde, yine çevre koşullarının etkisiyle bunalan insanları, bu kez psikolojik çözümlemelere, derinliğine kişilik araştırmalarına yer vererek ele aldı. 1967’den sonra, uzun öykü, roman ve içinde çoğunlukla ünlü edebiyatçıların günlük yaşamlarından ayrıntılar, izlenimler bulunan “günlükler” türüne yöneldi.

Başlangıçta Sait Faik ve Orhan Kemal çizgisinden etkilenmiş gibi görünen Muzaffer Buyrukçu, olgunluk döneminde, varolma kavgasını sürdüren bireylerin yaşamını kendinden önceki gerçekçilerden değişik, yer yer bilinçaltına inen, ayrıntılara eğilen bir gerçekçilik anlayışıyla yansıtmıştır.