Mustafa Sami Bey Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi
Mustafa Sami Bey (ö. 1146/1734) Osmanlı vak’anüvisi, şair.
Babası Arpaemini Osman Efendi’nin görevinden dolayı Arpaeminizâde olarak tanınır. Asıl adı Mustafa olup Sâmİ mahlasıdır. İsmail Belîğ diğer adının Mehmed olduğunu söyler. Eğitimi ve ilk görevleri hakkında fazla bilgi yoktur. İyi bir öğrenim gördüğü ve kısa sürede kâtipliğe yükseldiği söylenebilir. Biyografisini veren kaynaklar onun kitabet mesleğinde ilerleme kaydettiğinden, Hocazâde Mehmed Efendi’nin yanında sülüs ve nesih öğrendiğinden, icazet alarak özellikle ta’lik ve şikeste-talik yazıda maharetiyle tanındığından söz eder. Bilinen ilk resmî görevi ıstabl-ı âmire-i evvel ambarı ikinci kâtipliğidir. Ardından rikâb-ı hümâyunda başmuhasebe-ci vekilliğine tayin edildi. 20 Zilkade 1127-de (17 Kasım 1715) iki ay kadar sürecek olan küçük evkaf muhasebeciliğine getirilerek hâcegan zümresine katıldı. 20 Muharrem 1128’de (15 Ocak 1716) şehremin-liğine tayin edildi. 27 Cemâziyelâhir 1130′-da (28 Mayıs 1718) küçük rûznâmçeciliğe nakledilmesine kadar bu görevde kaldı. Küçük rûznâmçecilikte iki ay çalıştıktan sonra azledildi. 3 Rebîülevvel 1132’de (14 Ocak 1720) ikinci defa şehremini oldu ve Şevval 1133’e (Ağustos 1721) kadar bu görevini sürdürdü. Bu tayinle ilgili belgelerdeki “sabıkan haslar hâcesi” ifadesi aradaki dönemde haslar mukâtaacılığı yaptığını düşündürmektedir. Mustafa Sami Bey 6Şewal 1134″te (20 Temmuz 1722)cebe-ciler kâtipliğine, 17 Şevval 1136’da (9 Temmuz 1724) ikinci defa küçük rûznâmçeciliğe tayin edildi ve 8 Şevval 1138’de (9 Haziran 1726) piyade mukabelecisi oldu. 11 Şevval 114O’ta(2! Mayıs 1728) üçüncü defa küçük rûznâmçeciliğe getirildi ve bu görevi bir yıl kadar sürdü. 14 Şevval 1142′-de (2 Mayıs 1730) ikinci defa piyade mukabeleciliğine tayin edildi. 15 Cemâziyelev-vel1l43’te (26 Kasım 1730) arpa eminliği-ne getirildi ve dört buçuk ay bu görevde kaldı. Bu sırada Çelebizâde Âsim Efendi’-nin yerine vak’anüvis tayin edildi. 26 Ramazan 1144’te (23 Mart 1732) üçüncü defa piyade mukabelecisi olduğunda vak’anüvislik vazifesini de sürdürüyordu. 15 Şevval 1146’da (21 Mart 1734) getirildiği maliye tezkireciliği son görevi olmuştur.[118] Fatin Efen-di’nin ve Mustakimzâde Süleyman Sâdeddin’in kaydettiği “mezâhir” kelimesinin ebced hesabındaki karşılığı olan 1146’da (1734) muhtemelen Şevval (Mart) ayı sonlarında İstanbul’da vefat etti. Mezarı Ali Paşa-yı Cedîd Camii hazîresindedir. Ölüm yılı olarak gösterilen 1136 (1724), 114S (1732-33) ve 1170 (1757) tarihleri doğru değildir.
Mustafa Sami vak’anüvisliğinden ziyade şairliğiyle tanınmıştır. Bazı şiirlerinde mûsiki terimlerine yer vermesi, mûsiki makamları hakkında bir mesnevi yazması hattatlığın yanı sıra mûsiki ile de ilgilendiğini göstermektedir. Şiirlerindeki tasavvufî özellikler ve “mevlevî” redifli bir gazel yazması Müstakimzâde’nin Mevlevîliğe intisap ettiği yolunda verdiği bilgiyi doğrular. Divan nüshalarından birinde ilâhî cezbeye kapıldığı da belirtilmiştir. Divanında Edirne’den söz eden beyitlerle Edirne kışının anlatıldığı şitâiyye onun muhtemelen 1712′-de Şehid Ali Paşa’nın maiyetinde bir müddet Edirne’de bulunduğunu düşündürmektedir. Damad İbrahim Paşa’ya sunduğu bir kasidesinden ve bir kaside başlığından babadan kalma evinin ve eşyalarının yandığı ve maddî sıkıntı çektiği anlaşılmaktadır.