İslam Tarihi

Müseylemetül Kezzab Kimdir, Yemame Savaşı

Mesleme bin Habil. İslâm tarihinde Müseylemetül Kezzab adı verilir.

Yemâme’deki Benû Hanife kabilesine mensub olup künyesi Ebû Sümâme idi. Müseyleme, bir süre önce Beni Hanife elçileri Medine’ye gelip Müslüman olmuştu. Memleketine döndüğünde peygamberlik davasına kalkıştı. Kendisine, Rahman adlı bir meleğin vahy getirdiğini iddia etti. Buna rağmen. Hz. Muhammed’in peygamberliğine inanır ve kendisinin O na ortak olduğunu ederdi.

Müseylemetü’l-Kezzâb, kendisine Beni Hanife’nin ve diğerlerinin tabi olmalarını sağlamak için namazları kaldırdı, içkiyi ve zinayı meşru kıldı. Etrafına birçok insan toplayınca da Hz. Muhammed’e mektup yazarak yeryüzünün yarısının kendisinin, yarısının da Müslümanların olduğunu bildirdi. Buna cevaben Hz. Muhammed halkını helake götürdüğünü beyan ederek ona lanet etti.

Müseyleme’nin ortadan kaldırılması için Hz.Muhammed’in ömrü yetmediğinden, bu işi Ebu Bekir yaptı.
Ebû Bekr’in halîfeliğinin ikinci yılında, Hâlid bin Velîd komutasında bir ordu Yemâme’ye gönderildi. Bu ordunun bayrağını Ömer’in büyük kardeşi Zeyd bin Hattâb taşıyordu. Müseylemet-ül-Kezzâb’ın etrâfına toplanarak dinden dönenlerle büyük bir savaş yapıldı. Mürtedlerden yirmi bin kişi öldürüldü. Müseyleme ile askerleri mağlûp ve perişan oldu. Aralarında Zeyd bin Hattâb, Sâbit bin Kays-ı Ensârî, Ebû Dücâne, Ebû Huzeyfe ibni Utbe, olduğu 700 ü aşkın Muhâcir, Ensar ve binden fazla da Tâbiîn şehid oldu. Bunlar içinde 70 kadar da hafız vardı. Müseyleme bu savaşta (Uhud Gaza’sında Hamza’yı şehid eden) Vahşî bin Harb tarafından öldürüldü. Vahşî, Müseyleme’yi nasıl öldürdüğünü şöyle anlatmıştır:

“Müseylemet-ül Kezzâb üzerine gönderilen orduya katıldım. Umarım ki Müseyleme’ye karşı çıkarım, onun cezâsını veririm, dedim. Nihâyet savaş yapıldı ve İslâm ordusu gâlip oldu. Bir de ne göreyim. Müseyleme yıkık bir duvar dibinde sanki esmer bir deve gibi saçı başı dağınık bir halde duruyordu. Hemen mızrağımı öyle bir attım ki, Müseyleme’nin göğsüne saplanıp iki küreği arasından çıktı. Bunun üzerine Ensâr’dan bir kişi ona doğru koştu ve başını bir kılıç darbesiyle uçurdu.”

İlgili Makaleler