Muradiye Camii / Külliyesi -Bursa- Hakkında Bilgi, Mimari, Özellikleri
Muradiye Külliyesi. Bursa’da XV. yüzyılın ilk yarısında inşa edilen külliye.
Sultan II. Murad tarafından yaptırılan ve bulunduğu semte adını veren külliye cami, medrese, hamam, imaret, çeşme ve baninin türbesinden oluşmaktadır. Hazîresine birçok şehzade ve saray mensubu defnedildiğinden zamanla çeşitli ilâvelerle genişlemiştir.
Cami. Külliyenin ana binası olup beş gözlü son cemaat yeri, arka arkaya iki büyük kubbeli harım kısmı ve iki yanda birer kubbeli tabhâneye sahiptir. Duvarlar üç sıra tuğla ve bir sıra moloz taşla örülmüş, fakat taşların ebadı birbirinden farklı olduğundan aralarına düşey tuğlalar yerleştirilmiştir. Basık kemerli cümle kapısı üzerinde yer alan celî sülüs Arapça kitabeden cami inşaatının 828 Recebinde (Mayıs 1425) başlayıp 830 Muharreminde (Kasım 1426) bittiği anlaşılmaktadır.
Yapının önünde yer alan beş gözlü son cemaat yeri dört mermer paye ve aralarda iki granit sütun üzerine oturmakta, ortadaki bölüm tamamen mukarnas dolgulu ve mukarnaslı tromplu kubbe, bunun iki yanındaki bölümler prizmatik üçgenli tromplu kubbe, en dışta iki yan bölümler ise aynalı tonozla örtülüdür. Maksureleri dört basamakla çıkılan son cemaat yerine iki pencere İle doğudaki iç koridora, batıdaki asma katına ait iki kapı açılmaktadır. Pencereden bozma oldukları anlaşılan bu kapıların alınlıkları bitkisel süslemeli, pencerelerin alınlıkları ise geometrik desenli mozaik çinilerle kaplıdır. Batıdakinin çinileri yok olduğundan yerine sıva üzerine boyama yapılarak çini görünümü verilmiştir. Son cemaat yerinde revak cephesi, çeşitli boyut ve biçimde tuğlaların on beş değişik geometrik şekilde örülmesiyle hareketlendirilmiş ve bilhassa kuzey cephesi saçak silmesinin alt kısmında bu süslemeye fîrûze renkli sırlı tuğlalar katılmıştır.
Eni ve boyu yaklaşık aynı ölçülerde olan Bursa kemerli giriş eyvanının İki yanına stalaktitli mihrap nişleri açılmış, kemer alınlığına revakta olduğu gibi mozaik çini ile bitkisel süsleme yapılmıştır. Çok ince bitkisel motiflerle süslenmiş ve birkaç parçası boş bırakılmış kündekârîtekniğinde-ki ahşap kapı kanatlan devrine aittir. Üst kartuşlarında kûfî hatla, “Yâ hayyü yâ kay-yûm yâ ze’l-celâli ve’1-ikrâm”, sülüs hatla da, “Yâ hafıyye’l-eltâf neccinâ mimmâ ne-hâf’ yazılıdır. Giriş holü üzerindeki çini levhalar ve stalaktitlerin ortasında malakârî tavan göbeği yer almaktadır. Burada yaklaşık 6,5 m. yükseklikte bir asma kat vardır. Sağ eyvandan bir kapı ile çıkılan bu katın iç mekâna bakan bir penceresi, son cemaat yerine ise beş şahnişin açılmaktadır.
Girişte, tavanda yer alan yirmi dört kol-iu yıldızlardan gelişen geometrik süslemeli muhteşem ahşap göbek daha önce mihrap kubbesinin batı ayağı dibinde bulunan müezzin mahfiline ait olup 1855′-ten sonra yapılan onarım esnasında buraya monte edilmiştir. Bunun üzerin ahşap müezzin mahfili de sonradan pılmıştır. Girişin sağ ve solundaki mal relerin duvarları, mihrap duvarının r ber arkasına düşen köşesi ve pencere lıkları fîrûze renkli altıgen çinilerle, r rap mekânının doğu ve batı duvarlar araları üçgen fîrûze sırlı tuğlalarla do lanmış altıgen zümrüt yeşili çinilerle kaplıdır. İki ana kubbeyi ayıran kemerin deleri de birbirine lâcivert kollarla be nan altıgen mavi çinilerle kaplanmı aralarına beyaz sırlı üçgen tuğlalar yerleştirilmiştir. Mihrabın doğu tarafında ze ve lâcivert çini ile beyaz konturlai panolar oluşturulmuştur. Zümrüt j çinilerin ve bütün çini panoları çevrelf bordürlerin daha önce Yeşilcamİ’de de lanılmış olması aynı Tebrizli usta grubı burada da çalıştığını göstermektedir