Türk Edebiyatı

Muharremiye Nedir, Anlamı, Özellikleri, Örnekleri, Hakkında Bilgi

Muharremiyye. Türk edebiyatında Kerbelâ Olayı’nı anlatan mersiyelerle bunların bestelenmiş şekillerinin ve yeni yılı tebrik için yazılmış şiirlerin genel adı.

Hz. Hüseyin ile aile mensupları ve taraf­tarlarından yetmiş kadar kişinin 10 Mu­harrem 61 (10 Ekim 680) tarihinde Emevî Halifesi Yezîd kuvvetlerince Kerbelâ’da şehid edilmesi sebebiyle duyulan üzüntüyü ifade etmek, bu vesileyle Ehl-i beyt sevgi­sini gönüllere yerleştirmek için yazılan şi­irlere muharremiyye denilmiş, ayrıca Hz. Ali, Hasan ve Hüseyin sevgisini işleyen manzumeler de bu kapsamda değerlen­dirilmiştir. Bunların ilâhi veya tevşih for­muyla bestelenmiş şekillerine de “muhar­rem ilâhileri” veya muharremiyye adı ve­rilmiştir.

Hz. Hüseyin’e yapılan zulümleri anıp ağ­layanların cennete gireceğine dair Şiî kay­naklı rivayetler ve onun için ağlayanları taklit ederek ağlar görünenlerin de aynı şekilde mükâfatlandırılacağma inanılması halkı Kerbelâ Olayı’nı anmaya ve şairleri bu konuda şiir yaz­maya özendirmiştir. Bu şiirler, Şiîler’in dü­zenlediği matem törenlerinde ve Ehl-i beyt muhabbetine önem veren Sünnî tarikat çevrelerinin muharrem ayında yaptıkları zikir ve âyinlerde besteli veya bestesiz ola­rak okunagelmiştir. Şairler bu şiirlerle iti­barlarının artacağına ve mağfirete nail olacaklarına inanmıştır. Fuzûlî bu hususu, “Tekrâr-ı zikr-i vâkıa-i deşt-i Kerbelâ / Makbûl-i hâs u âm u sıgâr kibardır Takrir edenlere sebeb-i izz ü ihtişam Tahrîr edenlere şeref-i rûzigârdır” kıtasında ve, “Yâd et Fuzûlî âl-i abâ hâlin eyle âh Kim berk-ı âh ile yakılır hırmen-i günâh  İn­lemek âl-i nebî vü müslümâna şüphesiz / Bende-i âl-i abaya mûcib-i gufran olur” şeklindeki beyitlerinde İfade etmiştir.

Türk edebiyatında muharremiyyelerin ne zamandan İtibaren yazılmaya başlan­dığı bilinmemektedir. Ancak gereK Orta Asya gerekse Anadolu sahasında çoğu bâ-tınî ve Şiî telakkilere sahip derviş zümre­lerinin muharrem törenleri yaptıkları ve bu törenlerde Kerbelâ Olayı’nı anlatan şiirler okudukları tahmin edilebilir. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî de Farsça bir Kerbelâ mersiyesi kaleme almış ve Mesnevfde bu vesileyle yapılan törenleri tasvir eder­ken taşkınlıklardan sakınılmasını tavsiye etmiştir. Dolayısıyla Türk edebiyatında bu manzumelerin XII. yüzyıldan itibaren ya­zıldığını söylemek mümkündür.