Türk Edebiyatı

Muhammediye Kitabı Konuları, Türü, Yazarı

Muhammediye. 15. yüzyıl şâir ve mutasavvıflarından Gelibolulu Yazıcızâde Mehmed’in Hz. Muhammed’e olan muhabbeti ve ilâhî âşkı anlatan 9020 beyitlik eseri.

Eserin yazılış sebebi hakkında iki kanaat vardır. Bunlardan birinde, şâirin, aralarında yaşadığı ve sohbetleriyle irşad ettiği kale muhafızlarının ve Gelibolu âşıklarının “Ey dost! Hz. Peygamber vasfında bir kitap niçin yazmasın” demeleri ve bunda ısrar etmeleridir. Eserin ikinci ve asıl yazılış sebebi ise Yazıcıoğlu Mehmed’in Hz. Muhammed’i rüyasında görmesi ve Peygamber’in ona irşad, telkin ve işarette bulunmasıdır. Btına göre eser Hz. Muhammed’in verdiği ilham ve adeta tedris ile yazılmış oluyor. Eserdeki “Çün emr etti bana düzdüm kitabı” mısraında bu açık şekilde görülmektedir.

1449’da tamamlanan eser ve şâiri hemen her devirde hürmet görmüş, Muhammediye Anadolu ve Rumeli’nin dışında İran, Maveraünnehr, Kırım, Kazan ve Başkurt Türkleri arasında asırlarca okunmuştur.

Eserde en çok kullanılan nazım şekli terci’-benddir. Terci’ hânelerinin beyit sayıları birbirini tutmaz. Kasideler de eserde çok görülen nazım şekillerindendir. Eser baştan sona bir münâcât ve na’at gibidir. Her mısrâda Allah korkusu ve Hz. Muhammed sevgisi ifade edilir. Eserde başlıca Münâcât, naat, medhiye, mirâciye, devriye kısımları yer alır. Tahkiye bölümlerinde mesnevi nazım şekli kullanılmıştır. Eserin pekçok yerinde ve özellikle kasidelerde tasavvufi konular işlenir. Yazıcıoğlu Mehmed’in tasavvuf konularını ele alışı bilgi verme veya devrin modasına bağlı değil, bizzat tasavvufun zevk ve heyecanına varmış olmasındandır.

Cenâb-ı Hakk’ın kemâli, ondan gayri herşeyin mahluk oluşu, onsekiz bin âlem, insanın eşref-i mahlukat oluşu, insanın “ilme’l-yakîn, ayne’l-yakîn, Hakke’l-yakîn” şeklinde olan üç merhalesi, muhabbetullahın tecelligâhının gönül oluşu, dünyanın Allah’ın sıfatlarının tecelliyâtının aynası oluşu, eserde yer alan ve işlenilen başlıca tasavvufî konulardır.

Yazıcıoğlu Mehmed eserini yazarken en çok Kur’ân-ı Kerîm’den, hadislerden ve çeşitli dinî eserlerden faydalandı. Eserin dokusunu, bunlardan gelen tesirler teşkil eder. Muhamediye’nin Mevlânâ’nın, Süleyman Çelebi’nin, Şeyhinin tesirinde kaldığı söylenebilir.

Yazıcıoğlu Mehmed önce Arabça “Megaribü’z-Zaman”ı yazdı. Sonra bunu nazmen Türkçe’ye çevirdi. Kardeşi Yazıcıoğlu Ahmed Bican Enva-rü’l-Aşıkîn’inde “imdi benüm Envarü’l-Aşıkın’im ve karındaştım ki, Muhammediye adlu bir kitab dahi nazm itdi, ikisi dahi Megarib’den çıkmışdur” der. Yazıcıoğlu Mehmed’in eserinin dokusunu Kur’ân-ı Kerim’den, hadîslerden ve çeşitli dinî eserlerden gelen tesirler teşkil eder. Muhammediye’nin Mevlânâ’nın, Süleyman Çelebi’nin, Şeyhî’nin tesirinde kaldığı söylenebilir. Fuad Köprülü “Bu kitap, sanat kaygusu gözetilerek muhtelif vezinler ve şeklilerle epeyce ağır bir diîle yazılmıştır. Tasavvuf tesiri arasıra göze çarpmakla beraber eserde hâkim olan tamamıyla ehl-i sünnet ideolojisidir” (Yeni Türk Mecmuası, S. 5, s. 379) demektedir.

Muhammediye Mevlid’den sonra en çok okunan eserdir. Evliya Çelebi, binlerce kişinin Muhammediye’yi ezbere bildiğini kaydeder. Bugün de kış geceleri, köy odalarında okunan eserler arasında yer almaktadır.Muhammediye’nin tesirinde kalınarak ona benzer eserler de yazılmıştır. Yusuf’un Muhammediye’si, Kadı Mahmud’un aynı isimdeki eseri, Abdürrahim Feda’i’nin Kaside-ı Nuriye’si bu tesirle yazılmış eserler arasındadır.

Pek çok yazma nüshası olan eserin müellif hattıyla olan nüshası Vakıflar Genel Müdürlüğü, Arşiv ve Neşriyat Müdürlüğünde 431/A numarayla kayıtlı bulunmaktadır. Eser daha sonraları taş baskı şeklinde birçok defa basılmıştır.

İlgili Makaleler