Tarihi Şahsiyetler

Muhammed Rıza Şah Pehlevi Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Muhammed Rızâ Şah Pehlevi (1919-1980) Pehlevî hanedanının ikinci ve son hükümdarı (1941-1979).

27 Ekim 1919 tarihinde Tahran’da doğ­du; Rızâ Şah Pehlevi’nin oğludur. 26 Ocak 1926’da veliaht ilân edildi. 1931 “de gön­derildiği İsviçre’de bir kolejde dört yıl eği­tim gördükten sonra 1936’da Tahran’a döndü. İki yıl devam ettiği Tahran’daki askerî akademiyi bitirince 1938’de ordu müfettişliğine getirildi. 1939’da Mısır Kralı I. Fuâd’ın kız kardeşi Fevziye ile ev­lendi. 25 Ağustos 1941’de İngiliz ve Rus kuvvetleri İran’ı işgal edince Rızâ Şah’ın Alman yanlısı olduğundan endişe duyan Rusya ve İngiltere onun oğlu lehine taht­tan çekilmesini sağladılar. Meclis, Rızâ Şah’ı Güney Afrika’ya sürgüne yollaması­nın ardından yerine Muhammed Rızâ’yı getirdi [Eylül 1941] Suçlular için af çıka­ran Muhammed Rızâ, siyasî partilerin ku­rulmasına izin vererek ülkede çok partili hayati başlattı. II. Dünya Savaşı sırasında İran topraklarını İngiltere ve Rusya’nın kullanımına açtı. 1943 yılında savaşın sey­rini değiştiren Önemli kararların alındığı Tahran Konferansı’na ev sahipliği yaptı ve Franklin D. Roosevelt, Stalin, Winston Churchill ile görüşme fırsatı buldu. Ule­mânın etkisini azaltan babasının aksine güçlenen dinî kurumların politika ile uğ­raşmasını engelleyemedi ve 1943 seçim­lerinin ardından muhafazakâr ağırlıklı bir meclis ortaya çıktı. 1945te Azerbaycan, ertesi yıl Kürdistan eyaletlerinde Sovyet­ler Birliğî’nin desteğiyle ayaklanmalar ol­du. Ancak 1946’da Sovyet güçlerinin çe­kilmesi üzerine İran kuvvetleri kontrolü ele geçirdi. 1947 yılına gelindiğinde Mu­hammed Rızâ bütün İran’da otoritesini sağlamış bulunuyordu. Fakat savaş son­rası durumun getirdiği sosyal ve ekono­mik sıkıntılar muhalefetin güçlenmesine yol açmış, bu da iktidarının zaman zaman sarsılmasına sebep olmuştur.

1949’da Muhammed Rızâ, anayasa İran asıllı olmayan birinin tahta vâris olması­na izin vermediği için, kendisinden Şahnâz adlı bir kız çocuğu bulunan Kraliçe Fevziye’den ayrıldı. 1951 ‘de Bahtiyarı kabilesinden Süreyya ile evlendi. Kraliçe Sü­reyya’dan çocuğu olmayınca Mart 1958’-de ondan boşandı ve Aralık 1959’da Tebrizli bir aileye mensup Farah Dîbâ ile ev­lendi. 1960’ta oğlu Prens Rızâ dünyaya geldi. 1967’de anayasada yapılan bir de­ğişiklikle vârisi yirmi yaşına ulaşmadan kendisinin ölümü halinde kraliçeye şah vekili olarak hareket etme izni verildi.

1943-1953 yıllarında şahla, Muham­med Musaddık’ın etkisi altında bulunan meclis arasında otorite mücadelesi de­vam etti. Şubat 1949’da Şah Rızâ kendi­sine yapılan başarısız bir suikast girişimi­nin ardından sıkıyönetim ilân etti ve sui­kastı düzenlediğinden şüphelendiği ko­münist Tudeh Partisi’ni kapattı. Yaşanan gerginlikler terör eylemlerini yoğunlaştır­dı ve Başbakan Ali Rezmârâ öldürüldü. Bunun üzerine başbakan olan ulusal cep­henin lideri Muhammed Musaddık İngil­tere karşıtı bir siyaset izlemeye başladı ve parlamentodan Anglo-İran Petrol Şirke-ti’nin millileştirilmesi yönünde bir karar çıkarttı. Ancak millîleştirme hareketi, dünya petrol piyasasını ellerinde tutan büyük şirketlerin boykotu sebebiyle sa­tış yapılamadığı için başarısızlığa uğradı; ülke çeşitli siyasî ve iktisadî zorluklarla karşılaştı. Şah bunun üzerine 13 Ağustos 1953’te Musaddık’ı görevden alarak ye­rine General Zâhidryi getirdi. Fakat hal­kın desteğini sağlayan Musaddık direnin­ce gelişen olaylar neticesinde üç gün son­ra Süreyya ile birlikte önce Bağdat’a, ar­dından Roma’ya kaçmak zorunda kaldı. Şah taraftarlarıyla Musaddık ve Tudeh Partisi taraftarları arasında başlayan iç savaş. Amerikan Merkezî İstihbarat Ör-gütü’nün desteğini alan şaha bağlı kuvvetlerin liderliğini yapan General Zâ-hidrnin duruma hâkim olmasıyla sonuç­landı. 22 Ağustosta geri dönen Muham­med Rızâ, kısa zamanda diktatörlüğe kayan yeni bir İktidar dönemini başlatıp Musaddık’ı ve önde gelen diğer muhaliflerini tutuklattı. Sıkıyönetim ilân ederek birçok alanda özgürlükleri kısıtladı.