Nedir ?

Müellefe-i Kulub Nedir Ne Demektir Anlamı

Müellefetü’l-Kulûb

Zekat verilmek suretiyle kalpleri kazanılacak kimselerdir. Hz. Peygamber devlet maliyesinin bir bölümünü, diğer bazı harcamalar dışında kabile veya aile başkanlarını kendisine bağlamak gayesiyle kullanıyordu. Hanbelî fakîhlerinden Ebu Ya’lâ el-Ferrâ (ölm.H.458) Kalpleri kazanılacak kimseleri dört sınıfa ayırır:

  1. Öyle kimselerin kalpleri yumuşatılıp kazanılır ki, bu yoldan Müslümanlara yardım edilmiş olur,
  2. Yine öyle kimseler kazanılır ki, böylece bu gibi kimseler müslümanlara kötülük ve zarar verecek fiil ve hareketlerden uzak dururlar,
  3. Bu sınıf, iman ve İslâm yaşayışı çevresine dâhil edilirler,
  4. Bunlar vasıtasiyle “onların akrabaları veya mensubu bulundukları kabileler İslâmı kabul etmeye ikna edilirler.

Kur’ân-ı Kerîm’de (Tevbe sûresi/60. ayette) zikredilen müellefetü’l-kulûb, bu dört sınıftan hangisine mensub olurlarsa olsunlar, âyette kendilerine ayrılan hisseden istifade etmelerine müsaade olunmuştur.

إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاء وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ فَرِيضَةً مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ

Sadakalar ancak şunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o işte çalışan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri İslâm’a ısındırılacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar. Allah tarafından böyle farz kılındı. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe sûresi/60. ayet meali)

Hz. Peygamber bazı müslümanlara aşağıdaki sebeblerden dolayı zekat vermiştir:

  • Yeni müslüman olup imanları henüz kuvvetlenmiş olanları İslâma ısındırmak için, onlara zekattan hisse ayırmıştır.
  • Müslüman olmuş kabile reislerinden bazılarının kendi kabileleri içinde müslüman olmayan nüfuz sahibi arkadaşları vardı. Bu kimselere zekat verildiğinde arkadaşların! da müslüman yapmaları ümid ediliyordu.
  • Müslümanlığı kabul eden ve düşmana sınır olan bölgelerde oturanlara da zekat verilirdi.

Ayrıca müslümanlığı kabul etmelerinde büyük faydalar umulan gayr-ı müsiimlere de ganimetten hisse verilirdi.

Hz. Ebû Bekir’in hilâfeti zamanında, Hz. Ömer artık bu sınıfa zekat vermeye ihtiyaç kalmadığını ve müslümanların kuvvetlendiğini ileri sürerek bu sınıfa zekât verilmesine karşı çıkmıştır. Onun bu görüşü Hz. Ebû Bekir ve Şura üyeleri tarafından da kabul edilmiştir.

Fakîhlerin bir kısmı Hz. Ömer’in ictihadı ve ashabın icmâından sonra müeiiefe-i kulûb sınıfının ortadan kalktığı görüşünü benimsemiş, diğer bir kısmı da zikredilen âyetin hükmünün içtihad ve icmâ ile ortadan kaldıramayacağı, bu sebeble müellefe-i kulûb’un kıyamete kadar devam edeceği görüşünü savunmuşlardır.

İlgili Makaleler