Mucize Nedir Yahudilik, Hıristyanlık, İslam Dışında Dinlerde, Hakkında Bilgi
İslâm’dan başka dinlerde de önemli bir yer işgal eden mucize Batı dillerinde genellikle Latince miraculumdan türeyen miracle (miracolo) kelimesiyle ifade edilir. İslâm anlayışındaki mucize ve keramet ayırımı diğer dinlerde yer almadığından bunlarda, ilâhî bir kuvvet tarafından ortaya konan harikulade olaylar yanında dinî veya karizmatik bir şahsiyet tarafından sergilenen fevkalâde hadiseler de mucize kapsamında değerlendirilir. Dinî veya tabiat üstü bir referansa sahip bulunan mucize, hile ve illüzyona dayanan sihirbazlıktan farklı olarak hayrete düşürüp etkilemenin ötesinde bir iyiliğin ya da faydanın meydana gelmesine hizmet eder.
Özellikle Asya, Avustralya ve Kuzey Amerika’daki ilkel toplumlarda dinî-karizmatik kişilerin kötü ruhların etkisi altında bulunan insanları iyileştirdiğine ve bu çerçevede çeşitli olağan üstü haller gösterdiğine dair pek çok rivayet söz konusudur. Şaman, otacı veya büyücü diye adlandırılan bu kişilerin, belli teknikler kullanmak ve belli aşamalardan geçmek suretiyle ilâhî güçle bağlantıya girdiklerine ve birtakım olağan üstü yetenekler elde ettiklerine inanılmaktadır. Ateşten ve aşırı soğuktan etkilenmeme, keskin nesneler üzerinde yürüme, hastalıkları iyileştirme ve yağmur yağdırma bu kabiliyetlerin başında gelir. Genelde şaman veya otacılarla büyücüler arasında yetenekleri ve kullandıkları teknik açısından fark görülmezken ortaya konulan fiilin mahiyeti ve sonuçlan bakımından belli bir ayırıma işaret edilir. Şaman veya otacıların sergilediği olağan üstü fiiller [iyileştirme, bereket verme vb] beyaz (iyi) büyü”, büyücülere nisbet edilenlerse [hastalık, ölüm vb] “kara (antisosyal) büyü” şeklinde adlandırılır. Eski Yunan’da felâketleri önceden haber veren ve hastalıkları mucizevî şekilde iyileştiren gezgin – karizmatik kişilerin varlığından bahsedilir. Bu anlamda çeşitli kaynaklar Pİ-sagor’u filozof şahsiyetinin yanı sıra kâhin olarak nitelendirir.
Uzakdoğu dinlerinde Zerdüştîliğin kutsal kitabı Gathalar’da mucizenin yer almadığı, Konfüçyüs’ün tabiat üstü hadiselerle fazla ilgilenmediği ve Taoizm’in kurucusu kabul edilen Lao -Tse’nin her türlü büyü tekniğine ve mucizeye karşı olduğu belirtilmektedir. Buda. mucize yeteneğini aydınlanmaya (nirvana) ulaşmak için gerekli olan meditasyonun tabii bir sonucu gibi görmekle beraber bu gücün ortaya konmasını gerekli ve önemli kabul etmemiş, bu hususta teşvik edici davranmamıştır. Bununla birlikte söz konusu dinî liderlere sonraki dönemlerde şahsiyetlerini yüceltici mahiyette mucizeler atfedii-miştir. Özellikle Buda’nın, muhataplarını ikna etmek için havada yürüme, vücudundan ateş çıkarma, organlarını kesip tekrar yerine koyma, ölüyü diriltme gibi mucizelerinden bahsedilir. Budizm’in Çin’e yayılmasından sonra Budist din adamları, misyoner faaliyetlerinin bir parçası olarak mucizevî fiillere sıkça başvurmuşlardır. Dolayısıyla Zerdüşt, Taoist, Budist ve Hindu geleneklerinin hepsi mucizeyi benimsemekte ve temsil edilen dinin doğruluğu konusunda insanları ikna etmek amacıyla gösterilen birbirine benzer mucizeler her geleneğe ait literatürde yer almaktadır.