Türk Edebiyatı

Mizah Türü, Romanı, Hikayesi, Örnekleri Hakkında Bilgi

MİZAH

Türk halk edebiyatı yazılı eserlerle birlikte sözlü gelenekte de günümüze kadar zengin bir şekilde devam eden mizah eserlerine sahiptir. Bu eserler arasında ünlü adlar taşıyan ve tarihe malolmuş kişileri (Nasreddin Hoca, Bekri’Mustafa, İncili Çavuş) ve belli zümreleri konu edinen (bektaşıler, tahtacılar, yörükler) fıkralar geniş yer tutar. Seyirlik oyunlar (Karagöz, ortaoyunu) bütünüyle mizaha dayanan gösterilerdendir. Divan edebiyatında mizahın zengin örnekleri yer alır: bunlar incelik taşıyan güldürücü hikâyelerden sövme halindeki yergilere kadar çeşitlilik gösterir. İçlerinde ancak yer yer mizah öğesi taşıyanlar bulunduğu gibi doğrudan doğruya mizah amacıyle yazılmış manzum (Şeyhi’nin Harname’si, Deli-birader’in Cername’si, Nef’î’nin Sihamı kazası, Galip Paşa’nm Mutayebatı Türkiye’si v.d.), mensur (Lâmî’nin Nefsül-emrname’Si, Tıflî’nin Sansar Mustafa sı, Ebubekir Kâni’nin Hırrename’si ve mizahi mektupları v.d.) eserlerle halk fıkralarını toplayan derlemeler de (Nasreddin Hoca fıkraları, tiryakı ve sarhoş hikâyeleri, esnaf hikâyeleri v.d.) yer alıyordu.

Tanzimat’tan sonra siyasal olayları (Ziya Paşa’nın Zafername ve şerhi adlı eseri), töre ve davranışları (Âli Bey’in Lehcetül hakayık’ı) yergi konusu yapan e-serler Batı etkisindeki edebiyatın mizah gelişmesini hazırladı. Diyojen’den itibaren mizah dergileri bu gelişmeye yardımcı oldu. İstibdat dönemi, savaş yıllan, Cumhuriyet’in ilânından sonra İstiklâl Mahkemeleri’nin etkinlik gösterdiği yıllar, sıkıyönetim yılları, tek parti baskısının yoğunlaştığı dönemler boyunca mizah, baskı altında tutuldu. Buna rağmen mizahın gelişmesi dar çevrelerden geniş kütlelere, kişiselden toplumsala, eğlendirici olmaktan uyarıcı, bilinçlendirici olmağa doğru gelişti.

İlgili Makaleler