Mevdud bin İmadeddin Zengi Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi
Kutbüddîn el-A’rec Mevdûd b. İmâdiddîn Zengî b. Aksungur (ö. 565/1170) Musul atabeği (1149-1170).
Muhtemelen 525 (1131) yılında doğdu. Musul Atabeği İmâdüddin Zengi’nin küçük oğludur. İmâdüddin Zengî 541 ‘de (1146) ölünce büyük oğlu Seyfeddin Gazi Musul’da idareyi ele almış, ikinci oğlu Nû-reddin Mahmud Zengî Halep’e hâkim olmuştu, üçüncü oğlu emîr-i emîrân Nus-retüddin ise Harran valisiydi. Mevdûd babası öldüğünde henüz on altı yaşında bulunuyordu.
Musul Atabeği I. Seyfeddin Gazi. çocuğu olmadığı için ölümünden önceki hastalığı sırasında Vezir Cemâleddin el-İsfahânî ile başkumandanı Ali Küçük’ün arzulan üzerine kardeşi Mevdûd’un Musul atabeği olmasını uygun buldu. Seyfeddin Gazi ölünce Mevdûd Musul atabegliğine getirildi.[Cemâziyelâhir 544/Ekim 1149] Bu durumdan memnun kalmayan bazı emirler Halep’teki Nûreddin Mahmud’a haber gönderip Seyfeddin Gazi’nin mirasına sahip çıkmasını istediler. Nûreddin yol boyunca asker toplayarak Sincar’a yürüdü. Mevdûd’u destekleyen Cemâleddin el-İsfahânî muhalif emîrlerin yanından uzaklaşması yüzünden zayıf duruma düşmüştü. Bundan dolayı Nûreddin ile mücadeleye girmeyip meseleyi müzakere yoluyla halletmeyi tercih etti. Nûreddin de her iki taraf için kötü sonuçlar doğuracak bir savaştan kaçındı ve Mevdûd’un Musul’daki hâkimiyetini tanıdı. Devlet yönetiminde Cemâleddin el-İsfahânî, Ali Küçük, Emîr İzzeddin Ebû Bekir ed-Dübeysî ve Kadı Kemâleddin Ebü’l-Fazl Muhammed eş-Şehrezûrî’den oluşan bir heyet söz sahibiydi. Mevdûd, Musul atabeği olduktan kısa bir süre sonra Mardin Artuklu Hükümdarı Timurtaş’ın kızı Zümrüd Hatun ile evlendi.
Mevdûd, ağabeyi Nûreddin Mahmud’un 10 Receb 544’te [13 Kasım 1149]Sincar Kalesi’ne hâkimiyeti meselesinden dolayı onunla savaşa girmek üzere iken veziri Cemâleddin el-İsfahânî’nin gayretiyle taraflar arasında anlaşma sağlandı. Bu antlaşmayla Mevdûd’un başında bulunduğu Musul Atabegliği zayıflarken Nûreddin Mahmud Suriye’deki durumunu güçlendirdiği gibi Fırat havzasını da kontrol altına aldı. Buna göre Musul Atabegliği’ne ait olan Hıms, Urfa, Rahbe ve Rakka’nın Nûreddin Mahmud’a verilip onun Suriye bölgesinde, Mevdûd’un da Sincar’a sahip olarak Urfa hariç el-Cezîre’de bağımsız hüküm sürmeleri kararlaştırıldı. Mevdûd’un el-Cezîre’ye hâkimiyeti, Abbasî Halifesi Muktefî- Liemnüâh ve İrak Selçuklu Sultanı Mes’ûd b. Muhammed Tapar tarafından onaylandı. Mesud’un 547′-de (1152) Hemedan’da ölümüyle Selçuklu şehzadeleri arasında mücadele başladı. Kardeşlerden Muhammed Atabeg Mevdûd’dan yardım istedi ve taht iddiasında başarı kazanırsa kendisini Musul atabeği olarak tanıyacağını bildirdi. Irak Selçuklu Sultanı Muhammed b. Mahmud’un 554′-te (11 59) Ölümü üzerine Cibâl emirleri Mevdûd’a mektup yazarak Musul’da hapsedilmiş bulunan Şehzade Süleyman Şah’ı serbest bırakmasını rica ettiler. İstekleri yerine getirildiği takdirde Mevdûd Süleyman Şah’in atabeği, Cemâleddin el-İsfahânî vezir, Ali Küçük de başkumandan olarak tanınacaktı. Süleyman Şah’ın 556’-da (1161) öldürülüp yeğeni Arslanşah b. Tuğrul’un hâkimiyeti ele geçirmesiyle Musul Atabegliği’nin Irak Selçuklularına müdahalesi sona erdi.