Mesnevi Nazım Şekli -Türk Edebiyatında- Özellikleri, Örnekleri, Hakkında Bilgi
Fars ve Türk edebiyatlarındaki mesneviler arasında tertip, konu ve muhteva bakımından büyük ölçüde benzerlikler görülmektedir. Bu, mesnevi nazım şeklinin önce Fars edebiyatında ortaya çıkması ve Türk edebiyatındaki ilk örneklerin bundan büyük ölçüde etkilenmesinin tabii bir sonucudur. Türk şairleri, Fars edebiyatından daha çok tasavvufi konulu eserlerle İslâm alemindeki ortak konulan işleyen bazı mesnevilerden etkilenmişlerdir. Buna karşılık bazı ortak yönleri olmakla beraber kırk hadis ve yüz hadis çeviri ve şerhleri, menâkıbnâmeler, gazavatnâmeler, fetihnameler, zafernâmelerle şehrengizler, sûrnâmeler, sergüzeşt, hasbihal, ta’rîfat gibi eserler özellikle muhtevaları bakımından Fars edebiyatı etkisi dışında kalmıştır; mevüd, mi’râciyye ve hilye gibi dinî türler ise tamamen Türk edebiyatına ait orijinal mesnevilerdir.
Türk edebiyatında mesneviler için kullanılan “tercüme, nazire, cevap” sözleri bilinenden farklı anlamlar taşımaktadır. Özellikle bazı Türk şairlerinin eserleri için kullanılan tercüme kelimesi her zaman kelimenin sözlük anlamını ifade etmemektedir. Meselâ Nahîfî’nin Mesnevî-i Şerif Tercümesi için “çeviri” mânasında kullanılan bu söz, Ahmedî’nin İskender-nâme’sı için konuyu Nizâmî-i Gencevî’-den aldığı veya ondan yararlandığı şeklinde değerlendirilir. Çünkü eski kaynaklarda ve özellikle şuarâ tezkirelerinde tercüme sözü “doğrudan çeviri, serbest çeviri, eserin konusunu alma veya yararlanma” anlamlarına gelebilecek şekilde genişlemiştir. Nazire terimi bütün nazım şekilleri için geçerli olduğu halde cevap Özellikle mesnevi ile aynı şairin beş mesnevisinden oluşan hamse için kullanılan bir terimdir. Şuarâ tezkirelerinde cevap kelimesine kaside, gazel gibi nazım şekilleri için yer verilmiş olması, buna karşılık mesneviler ve hamselerden söz edilirken, “Hamseye cevabı vardır” şeklindeki ifadelerin bulunması bu iki terimin kullanılışı hakkında fikir vermektedir.
Türk şairleri tasavvufî mesnevilerde Se-nâFnin. Feridüddin Attâr’ın. Nizâmî-i Gen-cevî’nin. Emir Hüsrev-i Dihlevî’nin, Molla Câmî’nin mesnevilerinden ve özellikle tasavvuf edebiyatının en önemli şairi Mev-lânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Meşnevi’sinden etkilenmişlerdir. Mesnevi Türk şairlerine sadece tasavvufî açıdan değil Farsça’yı şiir yazacak kadar ilerletmeleri, edebî bilgi ve zevklerinin gelişmesi açısından da tesir etmiş, üzerlerinde her yönüyle eğitici bir rol oynamıştır.