Türk Edebiyatı

Meşk Nedir -Hat Sanatında- Hakkında Bilgi

Hat eğitim ve Öğretiminin, di­ğer İslâm sanatlarında olduğu gibi gele­neksel usul ve kaidelere bağlı kalınarak usta-çırak ilişkisi içinde yürütüldüğü bi­linmektedir. Ancak Osmanlı öncesi hat meşk sistemi ve uygulamaları hakkında yeterli bilgi yoktur. İbn Mukle’nin Risale fi’l-hat ve’l-kalem adlı eserinde yazı çe­şidine göre kalem kalınlıkları, harflerin geometrik yapıları, oranları, kaideleri, isimleri tesbit edilip örnekler verilmiş ol­masına rağmen hattatların bu esaslara bağlı kalarak eğitim ve öğretimi sürdür­dükleri dışında bir kayıt bulunmamakta­dır. Daha sonra İbnü’l-Bevvâb “Kasîde-i Râiyye”sinde harflerin fizikî estetiğini, nisbetlerini. inceliklerini açıklayıp kendi yazı üslubuyla hattatlara rehber olmuştur. Ardından gelen üstatlar ise Şeyh Hamdullah’a kadar, aklâm-ı sittenin es­tetik oranlarını belirleyerek yeni bir çığır açan Yâküt el-Müsta’sımryi örnek atmış­lardır. Bu anlayışa göre harflerin oran ve biçimlerinden bahseden “risâle-i kavâid-i hat ve mîzânü’l-hat” gibi adlar altında Arapça, Türkçe ve Farsça pek çok eser ya­zılmıştır. Kalkaşendî’nin Şubhu’l-a’şd’-sının III. cildinde geniş yer bulan bu gibi konular. Zeynüddin İbnü’s-Sâiğ’in üstat­lara rehber olmuş eseri Tuhleiü üli’l-el-bâb ü şmâ’aü’l-hat ve’î-kitâb’ında da mevcuttur. Ancak bunların nasıl bir meşk usulüyle uygulamaya konulacağına dair açık bilgi yoktur.

Osmanlı döneminde sarayın destek ve himayesiyle büyük ilgi gören hat sanatı. İstanbul’un fethinden günümüze kadar resmî müesseselerde olduğu gibi vakıf kurumlarında da meşk usulüyle yürütül­müştür. Devrin en seçkin üstatları “hâce-i Enderûn-ı Hümâyun, kâtib-i sarây-ı sultanî” gibi unvanlarla başta Topkapı Sa-rayı’ndaki Enderun Mektebi, Galata Sa­rayı, Muzıka-ı Hümâyun gibi kurumlarda kabiliyetli gençlere hat meşkedip bu sanatın gelişmesinde ve ekol sahibi hattat­ların yetişmesinde büyük rol oynamışlar­dır. Osmanlı sultan ve şehzadeleri de sa­ray geleneğine uyarak disiplinli bir sanat eğitimi alır. ilgi duydukları şiir, mûsiki hat vb. sanat dallarında iyi bir seviye elde ederlerdi. Nitekim Hafız Osman gibi ünlü hattatlar şehzade ve sultanlara hat hocalığı yapmış, onlardan himaye ve destek görmüştür.

Sıbyan mektepleri programlarında ye­tenekli olanları geliştirmek, güzel yazı yazmayı öğretmek maksadıyla çocuklara yazı meşki dersi de yer almıştır. I. Abdülhamid’in inşa ettirdiği mektebin vakfi-yesiyle 1. Mahmud’un annesi tarafından Galata’da yaptırılmış olan mektebin vak­fiyesinde yer alan hükümlerden ilk öğre­timde yazı meşkinin önemli görüldüğü, mektep hocasının bu görevi yerine geti­recek niteliklere sahip olmaması halinde meşk için ayrı bir hocanın mektebe gele­rek çocuklara yazı meşkettiği anlaşılmak­tadır. Hüsn-i hat meşki Tanzimat devrinde ibtidâî, rüşdî, idâdî mekteplerinin prog­ramlarında da mevcuttu.

İlgili Makaleler