Mersiye Nedir, Özellikleri, -İran, Fars Edebiyatında- Hakkında Bilgi
İslâm’dan önce İran’da ilk yazılan mersiye hakkında kesin bilgi bulunmamakla beraber türün revaçta olduğuna dair bazı işaretler mevcuttur. Merzkû adlı dinî önderlerden birinin ölümü üzerine Eşkânî Pehlevîce yazılmış “Risâ-yi Merzkû” günümüze ulaşmıştır. İslâmî dönemden İntikal etmiş en eski örnek ise İbn Hurdâzbih’in el-Mesâ-lik ve’l-memâlik’lnde yer alan, Ebü’l-Yenbagi Abbas b. Turhan’ın Semerkant’ın harabe haline gelmesi yüzünden Derî Farsçası ile yazdığı altı kıtalık şehir mersiyesidir. Târîh-i Sîstân’da Muhammed b. Vasıf Sistânfnin Saffârîler’in zaafa düştüğü 296 (908-909) yılındaki olayları konu alan kaside şeklinde on bir beyitlik mersiyesi de eski örneklerdendir. Farsça’da müstakil mersiyesi günümüze ulaşan ilk şair Rûdekî’dir (ö. 329/940). Önceki şairlerin bu genişlikte mersiye nazmettiği bilinmediği gibi güçlü ifadelerinden dolayı bu tür onunla başlatılmaktadır.
Konularına göre farklı özellikler gösteren mersiyeleri sarayla, önemli kişi veya ailelerle (hanedan] ilgili olanlar, destanı, dinî, tasavvufî, felsefî ve sosyal konulu örnekler şeklinde gruplandirmak mümkündür. Saray şairleri tarafından bir bakıma görev gereği hükümdar ve saray mensupları hakkında söylenmiş mersiyelerin ilk örneği Ferruhî-i Sîstânî’nin Gazneli Mahmud’un ölümü üzerine (421/1030) yazdığı şiirdir. Enverî’nin kaleme aldığı bu tür mersiyeler zamanla kendine has kalıplar ve özellikler kazanmıştır. Etkisi XX. yüzyıla kadar süren bu özellikler, ne olduğu hakkında cevap alınamayacağı bilindiği halde soru sormaya yönelik bir plan, ölümü ifade etmek için kalıplaşmış ibarelerin kullanılması, ölüye hâlâ yaşıyormuş gibi hitap edilmesi, ondan özür dilenmesi, “eyvah! yazık!” gibi tabirlerin sıkça kullanılması, sık sık övgüye lâyık meziyetleri konu edilerek ölenin sosyal mevkiine uygun imajlara yer verilmesi, ölü için yas tutan insanların ve tabiatın tasviri, ölenin halefinden bahsedilmesi (taziye], ölenin cennette mutluluğu için dua edilmesi gibi hususlardır. Taziye ile beraber onun yerine geçeni de tebrik eden (tehniye) mersiye türünün ilk örneğini Ebü’l-Ab-bas Fazl b. Abbâs-ı Rebencenî nazmet-miş olup şiirinde Sâmânî Hükümdarı Nasr b. Ahmed”in ölümü üzerine taziye ile birlikte onun yerine geçeni tebrik etmiştir. Saray şairlerince teşrifata ait ve resmî konulu mersiyelerin de söylendiği Am’ak-ı Buhârî’nin. Sultan Sencer’in kızı Mâh-Me-lek Hatun’un kendisi yerine oğlu Hamî-dî’yi sarayda görevlendirdiğinde yazdığı şiirden anlaşılmaktadır. Muizzî’nin Sultan Melikşah ve Nizâmülmülk’le ilgili mersiyesi de bu nevidendir. Ayrıca Ferruhî-i Sîs-tânî, Sa’dî-i Şîrâzî ve Hâkânî-i Şirvânî’nin saray teşrifatıyla ilgili mersiyeleri vardır.