MEKANİZMA
Bir mekanizma,
eylemlerin, tepkilerin, tutumların kültürel kalıpların, sosyal konum veya
diğer birimlerin düzenlenişi, yapısı veya birbirini izlemesi olarak tanımlanabilir.
Bu şekilde istenen sonuçların, fonksiyonların, ihtiyaçların veya süreçlerin
bunların “eşyanın tabiatında bulunduğu” ön kabulü yahut insan
aktörlerce seçimi veya bir gözlemci tarafından teorik olarak tanımlanıp
özgUlleştirilişine bağlı olmaksızın tamamlanması, başarılması ve yerine
getirilmesini mümkün kılar.
Mekanizma kavramı
sosyal bilimlerde edebi olmaktan çok, biçimsel anlamda kullanılır. Genellikle
parçaların veya süreçlerin (ki bunlar doğal, ya da yapılandırılmış olabilir)
belirlenmiş amaç, ya da sonuçlara ulaşması, işlevlerinin yerine getirilmesi, ihtiyaçların
karşılanması, istek ve arzuların, bilinçli veya bilinç dışı, istemli ya da
istemsiz olarak doyumun sağlanmasında kullanılan yöntemleri (veya bu
sonuçlara ulaşan işlemleri) tanımlar. Kavramın kullanımındaki farklılıklar,
belki de en iyi şekilde kelimenin anlamındaki olası farklılıklar üzeri-
ne odaklasan somlarla
gösterilebilir. Örneğin, mekanizmanın ne tür parçalardan oluştuğu kabul
edilmektedir? Nasıl harekete geçirilmekte ve hareket halinde kalmaktadır? Eğer
varsa, ne gibi sonuçlara hizmet etmektedir? Ne gibi sonuçlan olmaktadır?
Bunlar seçilmiş midir? Eğer seçilmişse, seçim kim tarafından yapılmıştır?
Mekanizmalar insanın isteği, seçimi veya bilinci dışında işler mi, ya da
işleyebilir mi? Çağdaş kullanımda ideolojik sorulardan tümüyle kaçınma
eğilimi vardır ve mekanizma kelimesi parçaların işlevsel düzenlenişini tanımlamakta
kullanılmaktadır. (Bu parçalar eylemler veya diğer tepkiler, kültürel
kalıplar, kurumların işleyişi, grup yapılan veya bir başka bağlamda hücreler,
ya da diğer daha basit veya karmaşık, organik ya da inorganik birimler
olabilir).
Antropoloji ve
sosyolojide olduğu gibi, psikolojide de mekanizma kavramı teorik olarak (veya
diğer biçimlerde) belirlenmiş sonuçlan, ihtiyaçları, kazanım lan, amaçları
veya başka önceden kestirilebilir sonuçlan gerçekleştirmek veya karşılamak
üzere işlev gören veya çalışan parçaların düzenlenişine işaret etmek üzere
kullanılır. Daha da temel anlamıyla mekanizma, bu etkilerden herhangi biri için
araç olan veya bunu mümkün kılan her tür yapı veya düzenleme anlamına gelir.
Sonuçla,
(a) Bir sosyal psikolog “Güdülemenin Psikolojik
Mekaniz-malan” adlı bir makale yazabilir (C.T. Morgan);
“mekanizmalar yeni ihtiyaç ve arzuları ortaya çıkaracak şartlan
hazırlamak üzere işlev görürler” (D.Krech ve R.S. Crutchfi-eld) diyebilir.
Sosyal psikolojide olduğu gibi, psikiyatride de telafi mekanizmalann-dan,
savunma mekanizmalarından, kaçınma mekanizmalarından ve diğerlerinden sık sık
söz edilir,
(b) Antropolojik kulla-
nımda dikkat kültürel
kalıplar (tekil Özellikler, kompleksler, kurumlar) üzerine odaklaşır, bunlar
belirli bir sonuç, amaç veya yalnızca beklenen bir sonucun başarılması için
çeşitli yollardan işlev görürler. Örneğin paranın kullanımı vs. bir kültürde
malların ve işlerin değiş tokuşunu hızlandıran mekanizmalardır,
(c)
Sosyolojik analizde de yukarıdaki kullanımların tümü vardır; buna ek olarak,
özellikle konumların (statü ve rollerin) çeşitli sosyal yapı tipleri içindeki
düzenlenişi (ve bunların gerektirdiği sosyal eylem ihtimalleri) en önemli ve
doğrudan ilişkili mekanizma olarak yer alır. Yakın bir örnek R.K. Merton’un
“rol dizilerini eklemleyen sosyal mekanizmalar” tartış-masıdır.
(SBA)