Edebiyat

Mehmet Fuat Köprülü Kimdir, Hayatı, Eserleri

Mehmet Fuat Köprülü. Ord.Prof.Dr. Düşünce ve siyaset adamı, edebiyat tarihçisi (d. 4 Aralık 1890 – ö. 28 Haziran 1966).

IV. Mehmed (Avcı) dönemi vezirlerinden Kıbleli Mustafa Paşa ile Köprülü Mehmed Paşa nın kızkardeşinin soyundandır. Babası İsmail Faiz Bey, annesi Hatice Hanım’dır.

Fuad Köprülü, Ayasofya Rüştiyesi’ni ve Mercan İdadisi’ni bitirdikten sonra Mektebi Hukuk’ta üç yıl kadar okudu (1917-1919). Hukuk’tan ayrıldıktan sonra (kendi seçtiği uzmanlık alanındaki Dârü’l-Fünun bölümleri daha zayıf olduğu için), özel olarak edebiyat, tarih, felsefe alanlarında çalışmaya başladı. İstanbul’da çeşitli idadi ve sultanilerde öğretmenlik yaparken, Fecri Âticiler’le birlikte Ser: veti Fünurida felsefe, sosyoloji, tarih, edebiyat tarihi üstüne yazılar, şiir ve eleştiriler yayımladı (1910-1913). İttihat ve Terakki Partisi’nin kültür danışmanı olan Ziya Gökalp. yazılarından tanıdığı Fuad Köprülü’nün Türk kültürüne ve milliyetçiliğine olumlu katkısı olacağına inanıyordu. Ziya Gökalp’ın önerisi üzerine Fuad Köprülü, Dârü’l-Fünun profesörler kurulu tarafından Edebiyat şubesi müderrisliğine getirildi (1913), bu yeni görevinde çalışmalarını Türk kültürünün hemen bütün alanlarını kapsayacak biçimde genişletmeğe başladı. Celâl Sahir’in müdürlüğünde çıkan Bilgi mecmuasında Türk edebiyatı tarihinde usul adiyle yayımladığı yazısında, Türk edebiyatının genel edebiyat yöntemleri yanında hangi özel yöntemlerle incelenebileceği konusunda ilginç görüşler ortaya koymuş. Yeni Mecmua’daki yazılarıyle de milli edebiyatın esaslarını bilimsel yöntemle kurmağa çalışmıştı.

Batı’daki gibi bilim kurumlarının kurulması ve yeniden örgütlenmesinde de Fuad Köprülü’nün büyük katkısı oldu. 1915’te Asarı İslâmiye ve Milliye Tetkik Encümeni’ni kurmuş, bu bilim enstitüsünün yayın organı olarak da Milli Tetebbular Mecmuası’nı çıkarmağa başlamıştı. 

F. Köprülü, Türkoloji’nin Türkiye’de bir bilim dalı olarak temellerini atmağa çalışırken, batılı anlayışta bilimsel tavrı benimseme ve bilimsel eser verme konusunda da öncü görevini yüklenmişti. 1918 yılında yayımladığı Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar adlı eseri bizde ve batı bilim dünyasında, özgün inceleme ve yorumlarıyle büyük takdir kazanmıştı. Bu eser, Orta Asya ile Anadolu arasındaki tasavvuf birliği bağlarını ortaya koyuyordu. Türkistan’ın Ahmed Yesevi’si ile Anadolu’nun Yunus Emre’si Türk kültürünün, düşüncesinin temel taşları idi. Köprülü eserinde Orta Asya ile Anadolu arasındaki kültür birliğinin ve edebiyat geleneğinin bütünlüğünün savunmasını ve kanıtlanmasını yüklenmiştir.

20 Haziran 1928 târihli Vakit Gazetesi’nde; İlâhiyat Fakültesi öğretim üyesi olarak, Şerafeddin Yaltkaya, İsmail Hakkı İzmirli ile beraber, dinde bâzı değişiklikler istiyen bir lâyiha yayınlamışlardır. Bu tasarıda; “Câmilere sıra konulması, hutbeleri din filozoflarının okuması, ibâdet lisânının Türkçe olması, câmilere müzik âletleri konulması” gibi hususlar yer alıyordu.

F. Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi adlı eseriyle, edebiyat tarihçiliğini tezkire anlayışından kurtararak batılı temellere oturttu. Karşılaştırmalı yöntemle Türk edebiyatını, destanlar, efsaneler döneminden başlayarak Doğu-Batı çizgisinde Orhon, Uygur, Karahanlı, Kıpçak, Selçuklular v. d. dönemi (başlangıcından XIV. yy.a kadar), kültür ve dil yapıtlarıyle birlikte inceledi.

Köprülü 1924’te Maarif Vekaleti müsteşarı, Mektebi Mülkiye müderrisi oldu. Aynı  yıl Türkiye Enstitüsünü kurdu. Türkiyat Mecmuası’nı çıkarmaya başladı.

1925’te S.S.C.B. Bilimler Akademisi’ne muhabir üye seçilen Fuad Köprülü, akademinin 200. yıldönümü kutlamasından dönünce Rusya’daki Türkler’in zor yoluyle Ruslaştırıldığı konusunda bir açıklamada bulunmuş; bu açıklama büyük yankı ve tepki uyandırmıştı. Bunun üzerine akademi, üyeliği geri almış, akademinin bu davranışını kınayan Doğu ve Batı’daki bilim kuruluşları (Heidelberg, Sorbonne, München, Karaşi v.d.) Köprülü’ye fahri doktorluk ve üyelik payeleri vermişti.

F. Köprülü Türkiye’deki tarih çalışmalarına da yeni bir yön vermeğe çalıştı, Türk tarihçiliğini vakanüvistlik’ten çıkarıp batılı anlayışa yaklaştırmak istedi. Tarih çalışmaları arasında Türk Tarih Encümeni başkanlığı (1924), Sanayii Nefise Mektebi’ndeki (Güzel Sanatlar Akademisi) uygarlık tarihi öğretmenliğini belirtmek gerekiyor (1926-1929). F. Köprülü’nün tarih konusunda iki önemli tartışması vardır, ilki Dârü’l-Fünun’da Türk hukuk tarihi dersleri veren Yusuf Ziya Bey (Özerk) ile olmuştu. Y. Ziya Bey’e göre: “Türkler çok eskiden Yunanistan’ı almışlar, Eski Yunan uygarlığı da bu Türkler’den kalmıştır. Sami kavimlerin dili Türkçeden türemiştir. Sümerler, Hititler, Akatlar Türk idi, Hamurabi Kanunu Türk Kanunu idi…”.  F. Köprülü, hiç bir bilimsel veriye dayanmayan bu görüşlere karşı çıkmış, araştırmalarda bilim disiplinine uyulması gerektiğini ileri sürmüştü.’ İkinci tartışması da Fatih’teki Millet Kütüphanesi’nin kurucusu Ali Emiri Efendi ile oldu. Tartışmanın konusu Ali Emiri Efendi’nin tek başına yazacağını söylediği 30 ciltlik Osmanlı tarihi idi.

Üniversitede ordinaryüs profesörlüğe yükseltilen  Köprülü, bir süre sonra da Edebiyat Fakültesi dekanlığına getirildi (1933). Bir yıl sonra da Üniversite öğretim üyeliği yanı sıra siyasi hayata da atıldı, Kars milletvekili olarak Meclis’e girdi (1934). Ankara’ya nakledilen Siyasal Bilgiler Okulu’nda Türk uygarlığı rihi dersleri verirken, İslâm ansiklopedisi yazı kurulunda görevlendirilmiş, türk edebiyatı ve tarihi konusunda Islâm ansiklopedisinde yazdığı özgün yazılar tartışmalar yaratmıştır.

Siyasi hayatında önemli girişimi olarak, Türk siyasi tarihine Dörtlü Takrir diye geçen genelgeyi hazırlayan ve imzalayanların arasında yer alması gösterilebilir. Demokrat Parti’nin kurucuları arasında bulunan F. Köprülü, D.P. iktidara gelince Birinci Menderes Kabinesi’nde Dışişleri bakanlığına (1950), daha sonra da Devlet bakanlığına getirildi (1956). 1957 yılında Demokrat Parti kurucularıyle anlaşmazlığa düşünce partiden istifa etmiş, aynı yıl, milletvekilliği de sona ermişti. 27 Mayıs 1960’tan sonra 6-7 Eylül Olayları sebebiyle tutuklanıp yargılandıysa da dört ay sonra aklandı ve serbest kaldı. 27 Mayıs’tan sonra siyasi faaliyete devam etme izni alınca Yeni Demokrat Parti adlı bir siyasi parti kurduysa da, ilgi çekemedi, amblemi olan kırat’ı Adalet Partisi’ne devrederek siyasi hayattan bütünüyle çekilen Köprülü, 28 Haziran 1966’da İstanbul’da öldü. Mezarı Çemberlitaş’taki Köprülü Türbesi’nde babasının yanındadır.

Başlıca Eserleri
Türk Tarihinin Ana Hatları (1931)
Erzurumlu Emrah (1929)
Edebiyat Araştırmaları (1966)
Ali Şir Nevayi (1941)
Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri (1981, ölümünden sonra)
Demokrasi Yolunda (1964)
Les Origines de L’Empire Ottoman (Paris,1935)
Fuzuli Hayatı ve Eserleri (1924)
Türk Tarih-i Dinisi (1925)
Malümat-i Edebiyye (1915)
Türk Dilinin Sarf ve Nahvi (1917)
Mektep Şiirleri (3 Cilt)
Yeni Osmanlı Tarih-i Edebiyatı (1916)
Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar (1919-1966)
Nasrettin Hoca (1918-1981)
Türk Edebiyatı Tarihi (1920)
Türkiye Tarihi (1923)
Bugünkü Edebiyat (1924) (Makale)
Hayat-ı Fikriye (Makale) (1909)
Azeri Edebiyatına Ait Tetkikler (1926)
Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türk-i Basit (1928)
Türk Saz Şairleri Antolojisi (1930-1940, üç cilt)
Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar (1934)
Anadolu’da Türk Dili ve Edebiyatı’nın Tekamülüne Bir Bakış (1934)
Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu (1959)
Edebiyat Araştırmaları Külliyatı (1966)
İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi (1983, ölümünden sonra)
Divan Edebiyatı Antolojisi
Türk Saz Şâirleri Antolojisi
Türk Edebiyatı Târihi I-II

İlgili Makaleler