Edebi Şahsiyetler

Mehmed Ruşen Efendi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Mehmed Ruşen Efendi (1810-1891) Mutasavvıf- şair, dinî eserler bestekârı.

İstanbul’da doğdu. Adı kaynaklarda Mehmed Ruşen Tevfıkî şeklinde geçmek­tedir. Celvetiyye tarikatına intisap etmiş bir aileye mensuptur. Babası Üsküdar’­daki Aziz Mahmud Hüdâyî Tekkesi şeyh­lerinden Abdurrahman Nesîb Efendi, de­desi Şeyh Şehâbeddin Efendi, büyük de­desi Mudanyalı Şeyh Ruşen Efendi’dir. Büyük dedesi aynı tekkede şeyhlik yaptı­ğından daha çok Büyük Ruşen Efendi ola­rak tanınmış, Mehmed Ruşen de İkinci Mehmed Ruşen ve Küçük Ruşen diye meşhur olmuştur.

Mehmed Ruşen Efendi, dönemin önemli âlim ve mutasavvıflarından olu­şan bir çevrede bulunduğundan köklü bir eğitim alarak yetişti. Babasından tasav­vuf terbiyesi aldıktan sonra Kastamonu’­ya gidip erbain çıkardı, ardından babası­nın vefatı üzerine Aziz Mahmud Hüdâyî Tekkesi şeyhliğine getirildi (1842). Bu ara­da uzun süre Meclis-i Meşâyih reisliğinde bulundu ve kırk dokuz yıl şeyhlik yaptı. Başta Sultan Abdülmecid olmak üzere zamanın padişahlarından ilgi gördü. Hankah ve türbe onun zamanında Sultan Ab­dülmecid tarafından yeniden yaptırıldı. Mehmed Ruşen 25 Kasım 1891’de vefat etti ve Aziz Mahmud Hüdâyî Tekkesi’nde şeyhlere mahsus türbeye defnedildi. Ye­rine kardeşi Mehmed Şehâbeddin Efendi postnişin oldu.

Dinî ilimlere de vâkıf olan Ruşen Efendi ayrıca hattatlığı, şairliği ve mûsikişinas-lığı ile tanınmıştır. Mûsikide ilk bilgileri Bursalı Duhânî Şeriften almış, kendisi de çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Ahmed Celâleddin Dede ve Said Özok öğrencileri arasında tanınmış musikişinaslardandır. Kuvvetli bir mûsiki kulağına sahip olan ve yüzlerce eseri hafızasında saklamakla ta­nınan Mehmed Ruşen Efendi, besteli mevlid ve mi’râciyyenin bütün bahirlerini ve aralarında çeşitli kâr ve kâr-ı nâtıkla-nn bulunduğu bazı nâdir eserleri ezbere bilirdi. Onun mahur ve müstear makam-larındaki savtları başta olmak üzere çok sayıda bestesi olduğu bildirilmekteyse de bugüne ulaşan tek ilâhisi, “Derdimin dermanı sensin yüce sultânım meded” mısraıyla başlayan sabâ makamında ve düyek usulündeki “şevval ilâhisi”dir.[156] Kendi mecmuasında sabâ makamında üç, rast ve mahur makam­larında birer olmak üzere beş İlâhisinin güftesini vermektedir.[157]