Edebi Şahsiyetler

Mehmed b. Mehmed Edirnevi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Mehmed b. Mehmed Edirnevî (ö. 1050/1640’tan sonra) Osmanlı tarihçisi.

Eserlerinde adını Mehmed b. Mehmed b. Mahmûd olarak verir. Ayrıca kendisi için Rûmî nisbesini kullanır. Osmanlı ta­rih literatüründe daha çok Edirnevî (Edir­neli) olarak tanınır. Hayatına dair bilgiler çok azdır: eserlerinde de hayatı hakkında doğrudan bilgilere rastlanmaz. Yazdığı ilk eseri Nuhbetü’l-tevârih ve’I-ahbâr’m girişinde adını verirken mesleğini Dîvân-ı Hümâyun’da ahkâm kâtibi olarak kayde­der. Hayatının sonlarına doğru yazdığı ikinci eseri olan Târîh-i Âi-i Osman’da ise mesleğini müderris diye belirtir. Bu iki ayrı tanıtım her iki eserin yazarlarının farklı kişiler olduğu kanaatini uyandırmış­tır. Muhâsib Mehmed Efendi olarak da bilinen tarihçinin şiirlerinde “Kesbî” mah­lasını kullandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca kendisinin Edirneli şair Şâhidi’nin torunu olduğu bilinmektedir. Hafız Ahmed Paşa’nın yakın adamlarından olup yirmi yıl süreyle onun hizmetinde bulunmuştur. Ardından Dîvân-ı Hümâyun’da ahkâm kâ­tipliği görevine geçmiş, buradan da Şey­hülislâm Yahya Efendi’den mülâzemet alarak müderris olmuştur. Vefatı hakkın­da çağdaşı olan kaynaklar ay ve gün fark­lılıklarına rağmen genellikle 1050 (1640) yılında birleşir. Kendisinin Târîh-i Âli Osman’da son kaydettiği tarih Rebîülâhir 1050’dir (Ağustos 1640). Ancak bu ta­rihten sonra vefat ettiğine dair bazı ipuç­ları da vardır.

Edirnevî kaleme aldığı eserlerde tarih­çilik görüşünü açıklar. Ona göre tarih din ilimlerinden sonra öğrenilmesi gereken bir ilim dalıdır. Peygamberler tarihinin ve menkıbelerinin araştırılıp incelenmesi, meliklerin, hanedanların ve sultanların zamanlarında gelişen olayların ortaya konması kişinin bilgi ve görgüsünün art­masına, hatır ve gönlünün neşelenmesi­ne, içinin aydınlanmasına yol açar. Müel­lif tarih yazma hususunda iki noktaya dik­kat çeker. Birincisi çeşitli devirlerin tarih­lerini ele alanların bazısının Arapça, bazı­sının Farsça yazdığını, her birinin farklı bir metot ve üslûp seçtiğini, kendisinin ise Osmanlı ülkesinde geçerli dil olan Önemli gördüğü ikinci husus, kaynaklardan nakledilecek bilgilerin değerlendirilmesinde dikkat ve İhtimam gösterilmesidir. Kay­naklarda yer alan, yazılmaya değer önem­li olayların faydalı kısımlarını terketme-mek, fakat faydasız bilgileri yazmaktan da mümkün mertebe kaçınmak gerekir. Edirnevî bu konulara kendi teliflerinde uymuş, eserlerini sade bir Türkçe ile ka­leme almaya çalışmıştır.

İlgili Makaleler