Tarihi Eserler

Mehmed Ağa Camii, Medresesi, Külliyesi, -Fatih, Çarşamba- Hakkında Bilgi

Mehmed Ağa Külliyesi. İstanbul’da XVI. yüzyılda inşa edilen külliye.

Fatih Çarşamba’da Kâtip Muslihuddin mahallesinde yer alan külliye cami, tekke, türbe, çifte hamam, medrese ve iki çeş­meden oluşmaktadır. III. Murad devrinde Dârüssaâde ağası olan Habeşî Mehmed Ağa tarafından Mimar Dâvud Ağa’ya yaptırılmıştır. 10 Rebîülâhir 999 (5 Şubat 1591) tarihli vakfiyesi Topkapı Sarayı Mü­zesi Kütüphanesi’ndedir.[Emanet Hazi­nesi, nr. 2023] Caminin doğu aviu kapısı üzerindeki on altı mısralik kitabeye göre 993’te (1585) inşa edilmiştir. Külliye ya­pılarından medrese ve tekke günümüze kadar gelmemiştir.

Etrafı duvarlarla çevrili üç kapılı bir avlunun ortasında yer alan cami. mihrap yönü çıkıntılı kare planlı harimle onun Önünde yer alan beş birimli bir son ce­maat yerine sahiptir. Harimin duvarları almaşık örgülü, son cemaat yerinin sivri kemerleri kesme taştan, mukarnaslı baş­lıklı altı sütunu mermerdendir. Birimle­rinin üzeri pandantifti kubbelerle örtülü olan son cemaat yerinde İki küçük mih­rap mevcuttur. Mihrap ekseninde yer alan iki yanı zarif, sütunçeli, mukarnaslı mer­mer birtaçkapı ile harime geçilmektedir. İçeride taçkapı üzerinde taş konsollara oturan, mermerden ajurlu geometrik geçmeli korkuluğu olan bir balkon var­dır. Girişin sağında ve solunda ahşap sü­tunlar üzerinde yine ahşaptan ajurlu kor­kulukları bulunan iki mahfil yer almakta­dır. Kapının iki yanında yer alan birer merdivenle bu mahfillere çıkılır. Kare planlı harim, sekiz adet duvar payesi üze­rinde sivri kemerlere oturan tek kubbe ile örtülmüştür. Bu payelerden mihrap eksenindekiler kare kesitli, doğu ve batı duvarındakiler iri mukarnaslı başlıklı ve silindir gövdelidir. Ana kubbeyi dört kö­şesinde ve mihrap çıkıntısının üstünde yer alan beş yarım kubbe çevirmektedir. Ayrıca sekiz dayanaklı taşıyıcı sistem, kasnağı kuşatan daire kesitli sekiz ağır­lık kulesiyle üst yapıda devam ettirilmiş­tir. Harim beş sıra pencereyle aydınlatıl­mıştır. Alttaki pencereler düz mermer söveli, sivri hafifletme kemerli ve demir parmaklıklıdır. Üst sıradakiler sivri ke­merli, ana kubbe ve yarım kubbe kasna­ğında yer alan pencereler ise yuvarlak kemerli olup revzenlidir. Mihrap duvarın­da yuvarlak iki pencere bulunmaktadır. İki yanda birer sütunla sınırlandırılmış mukarnaslı yaşmaklı mermer mihrap köşe­leri sütunçeli beş kenarlı bir nişe sahiptir. Geometrik düzenlemeli iki iri rozetle süs­lü mihrap üçgen bir tepelikle taçlandırılmıştır. Mermerden yapılmış olan minber sivri kemerli kapı ve geçiş açıklıklarına sa­hiptir. İki yanda geometrik geçmeli ajur­lu korkuluk ve aynaları vardır. Üstte dört sütun üzerine oturan sivri kemerli köşk kısmı pramidal külahlıdır. Ahşap vaaz kürsüsü sadedir. Yapıda görünümü zen­ginleştiren çini ve kalem işi süslemeler bulunmaktadır. Camide mihrabın yer al­dığı bölümde duvarlar çini panolarla kap­lanmış, son cemaat yerinde ve harimde alt sıra pencerelerinin alınlıkları yazılı çini levhalarla taçlandırılmıştır. Sıraltı boya­ma tekniğiyle yapılmış olan bu çiniler XVI. yüzyıl İznik. XVIII. yüzyıl Tekfur Sarayı ve yeni yapılmış olan Kütahya çinileridir. Du­varlarda üst sıra pencere üstlerinde, ke­mer, pandantif, yarım kubbeler ve ana kubbe içinde sonradan yenilenmiş kalem işleri görülmektedir. Kuzeybatıda harim-le son cemaat yerinin birleştiği noktada yer alan minare kesme taştandır. Dik­dörtgen kaide üzerinde çokgen kesitli gövdesiyle yükselen minarenin mukarnaslı şerefesi geometrik şebekeli, külahı ise kurşun kaplıdır. Minareye hem harim-den hem son cemaat yerinden çıkılmak­tadır. Cami 1743 ve 1938’de tamir gör­müştür. 1982’d e Vakıflar İdaresi’nce ger­çekleştirilen onarımda son cemaat yeri­nin bazı sütunları değiştirilmiş ve çatla­yan sütunlar demir halkalarla sağlamlaş­tırılmıştır. 1980″lerin sonunda ise son ce­maat yeri camekânla kapatılmıştır. Cami içinde yer alan kütüphanede 204 adet kitap bulunmaktaydı. Bunlar 1914’te Sul­tan Selim, 1920’de Murad Molla ve 1949′-da Süleymaniye Kütüphanesi’ne nakledil­miştir. Caminin doğu ve batı avlu kapılan yanında birer çeşme vardır. Her ikisi de klasik üslûpta yapılmış sivri kemerli nişli olup bugün harap durumdadır.

İlgili Makaleler