Edebi Şahsiyetler

May Ziyade Kimdir, Mey Ziyade Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Mey Ziyâde (1886-1941) Edebiyatçı, yazar ve mütercim.

Nâsıra’da doğdu. Babası Lübnanlı bir Mârûnîolan eğitimci İlyâs Ziyâde, annesi Filistin asıllı Ortodoks Nüzhet Muammer’-dir. Rahibe okullarında Fransızca olarak eğitim gördü. İçine dönük bir yaratılışa sahip olan Mey (Mârî) Ziyâde öğrenciliği sırasında Alphonse de Lamartine, Alfred de Musset, Pierre Loti, George Sand, Madame de Stail. Madame de Sevigne gibi Fransız yazarlarının hayatını okudu ve on­lardan çok etkilendi. 1908 yılında ailesiyle birlikte Kahire’ye göç etti; burada çeşitli okullarda Fransızca dersleri verdi. Baba­sının el-Mahrûse adlı gazeteyi devralıp 1909 yılından itibaren yayımlamaya baş­laması üzerine Arapça’sını ilerletip yazıla­rını bu dilde yazmaya başladı ve ilk Arap­ça yayını olarak Brada’nın Le retour ân flot adlı romanını Rücûcu’l-mevce ismiy­le neşretti. Arapça’nın yanı sıra Fransız­ca, İngilizce, İtalyanca ve Almanca bilen, yazılarında “Kenar, Aide, İsis Copia” gibi takma adlar kullanan Mârî, daha sonra Mârî’nin ilk ve son harflerinden oluşan Mey (Meyy) kısaltmasını takma ad olarak seçmiş ve Arap edebiyatında Mey Ziyâde olarak tanınmaya başlamıştır.

1911 yılından itibaren çeşitli dergi ve gazetelerde çıkan yazıları sebebiyle bü­yük bir üne kavuştu. Evi salı günleri za­manın Mısır, Suriye ve Lübnanlı edip. şair, ilim ve siyaset adamlarının devam ettiği bir edebiyat mahfili haline geldi. Bu top­lantılara Melek bint Hifnî Nâsıf, Mustafa Sâdık er-Râfıî, Tâhâ Hüseyin, Abbas Mahmûd el-Akkâd, Selâme Mûsâ, Ya’küb Sar-rûf, Lutfî es-Seyyid, Ahmed Şevki, Hafız İbrahim gibi meşhur kişiler katılıyordu. Mey Ziyâde bu dönemde el-Ehrâm, el-Hilâl, el-Mukattam, el-Muktetaf, Progres egypüen ve Egyptian Mail gibi gazete ve dergiler için makale ve incele­me yazıları kaleme aldı. 1916’da kaydolduğu Kahire Üniversitesi’nde felsefe ta­rihi, Arap edebiyatı ve ahlâk gibi dersler okudu. I. Dünya Savaşı’nın sona ermesi­nin ardından o zamana kadar gazetelerde çıkan yazılarını toplayarak çeşitli adlarla yayımladı.

Mey Ziyâde 1929’da babasının, birer yıl ara ile annesinin ve çok sevdiği yazar Cübrân’ın ölümüyle sarsıldı, arka arkaya ge­len bu ölümler onu ruhen çökertti. 1932 yılında Fransa, İngiltere ve Roma’ya se­yahate çıktı, fakat bu gezilerinden daha çok yıpranmış olarak döndü. 1935’te ve­sayet altında bulundurup servetinden ya­rarlanmak amacıyla akrabaları tarafından Lübnan’daki Usfûriye Hastahanesi’ne gö­türüldü, iki yıl sonra buradan aiınarak Beyrut’taki Rebiz Hastahanesi’ne nakle­dildi. Delirdiğini iddia edenlere cevap ol­mak üzere 1938 yılında Beyrut’taki Ame­rikan Üniversitesİ’nde “Risâletü’i-edîb ile’l-hayâti’l-Arabiyye” başlıklı bir konferans verdi. Bunun üzerine vesayeti kaldırıldı, Lübnan’dan ayrılıp Kahire’ye döndü. An­cak Feliks Fâris İle Emîn er-Reyhânî’nin ölümlerini duyunca büyük bir şok geçirdi ve 19 Ekim 1941’de Meâdî Hastahanesi’nde öldü.

Yazılarıyla toplumun ıslah edilmesini hedefleyen Mey Ziyâde’nin hemen hemen bütün yazdıklarının değişmez özelliği sos­yal içerikli oluşudur. Düşünceleri genel­likle ılımlı ve açık olmakla birlikte içine dönük ve melankolik yapısının etkisiyle teliflerinde kolaylıkla anlaşılmayan de­rinliklerin mevcudiyeti sezilir. Yazılarında duygusal yönün daha ağır bastığı, oku­yucularının aklına hitap ederken bile duy­gusal ve estetik tesir yoluyla amacını gerçekleştirmeye çalıştığı görülür.

İlgili Makaleler