Sosyoloji Tarihi

Max Weberin SOSYOLOJİK YÖNTEMİ

Sosyolojinin Konusu
Yukarıda belirtildiği gibi, Weber toplumu nesneymiş gibi ele alan ve onu gözlem, deney ve benzeri tekniklerle incelemeye çalışan pozitivist sosyologların aksine yo- rumlayıcı bir yaklaşım benimsemiştir. Weber’in yorumlayıcı sosyolojik yaklaşımına göre, düşünen bir varlık olarak insan, başkalarının düşüncelerini ve tepkilerini dik- kate alarak hareket eden kültürel bir varlıktır. Kültürel varlıklar olarak insanlar, toplumsal yaşam içinde belli değerlere yönelik olarak hareket etmektedirler. Top- lumsal yaşam içinde insanlar kendilerinin ve başkalarının eylemlerine belli anlam- lar katarak hareket ederler. Bu nedenle pozitivizmin aksine Weber, sosyolojinin anlamacı bilim olması gerektiğini düşünür ve anlama yöntemini de sosyolojide kullanılacak olan başat yöntem olarak görür. Ona göre, sosyoloji toplumsal eylem- leri yorumlayarak anlayan ve bu eylemleri kendi süreç ve  etkileri  (sonuçları)  açı- sından  nedensel  olarak  açıklamak  isteyen  bir  bilim  dalıdır.

Ancak Weber’e göre, sosyolojinin çalışma nesnesi her türlü insan eylemi değil, sadece içgüdüsel nitelik taşımayan toplumsal eylemlerdir. Bireylerin içgüdü- sel nitelik taşımayan anlamlı bütün eylemleri toplumsal eylemdir. Weber’e göre bir eylemin toplumsal nitelikli bir eylem olabilmesi için “bireyin bu eyleme yüklediği anlamın mutlaka diğer bireylerin geçmişteki, şimdiki veya gelecekteki davranışları ile ilişkili olması, hatta onları içermesi veya onlar tarafından içerilmesi gerekir” (To- lan, 1996, s.35). Geçmişte yapılan bir saldırının öcünü alma, oluşan bir saldırıya karşı koyma ya da gelecekte olacak bir saldırıya karşı önlem alma eylemleri, top- lumsal eyleme örnek olarak vermek mümkündür. Weber’in sosyolojik yaklaşımın- da toplumsal gerçekliğin ilk ve temel düzeyinde toplumsal eylemler yer almak- tadır. ikinci düzeyde bu toplumsal eylemlerle ilintili toplumsal ilişkiler içeril- mektedir. Üçüncü düzeyde ise, süreç içinde oluşan toplumsal oluşumlar yer alır ve sonunda belirli bir toplumsal düzene ulaşılmış olur (Tolan, 1996, s.35).

Weber sosyolojiye bir bilim statüsü kazandırmak için onun hem ampirik/açık- layıcı hem de bir kültür bilimi olarak anlamacı bir bilim olması gerektiğini dü- şünmektedir. Ona göre sosyolojinin ampirik olarak ele alabileceği nesne, gözleme uygun olan insanın toplumsal eylemidir. Devlet, sendika, okul, üniversite, dernek gibi kurumları; güzellik, doğruluk gibi değerleri; ceza yasası, trafik kuralları gibi yasal yaptırımları, sosyalist ve kapitalist ekonomileri ve monarşi, oligarşi ve de- mokrasi gibi politik rejimleri somut gözlemlenebilir birer nesne olarak ele almak olanaklı değildir. Ona göre fizik bilimi, en yalın fiziksel nesne olarak atomdan ha- reket etmektedir. Sosyoloji bilimi de toplumsal yaşam içinde atomik gözlem birimi olarak tek kişinin eyleminden yani bireysel eyleminden hareket etmelidir. Yani ampirik olarak ele alınabilecek şey insan eylemidir. Ancak insan eylemi burada tek başına fiziksel bir hareket olarak düşünülmemektedir. Önemli olan insan eyle- mini etkileyen, bu eyleme yön veren, bu eyleme neden (motif) olan değer, norm, kural, ilke, ekonomik düzen, siyasal rejim gibi kültürel niteliklerdir. insan eylem- leri sadece bu eylemlere neden olan kültürel nitelikler aracılığıyla anlaşılabilir. Kültürel nitelikler bir gözlem nesnesi, algılama nesnesi değil; fakat birer anlama nesnesidir (Özlem, 2001, s.120-121).