Türk Edebiyatı

Mavi Anadolu

Avrupa’da 19.yy sonlarına değin, bütün Akdeniz ve Anadolu uygarlıklarının Yunan düşüncesinden kaynaklandığı görüşü egemendi. Bu görüşe göre, özellikle Anadolu ve dolaylarında ortaya konmuş bütün insan başarılarının kurucu öğeleri Yunan diliyle biçimlenip yayıldığından, onlara başka kaynak aramanın, ayrı bir yaratıcı odak bulmanın gereği yoktu. Bir uygarlık hangi dille tanınmışsa, onun bağlı olduğu kültürün bir parçası sayılıyordu. Bu nedenle Avrupa sanatının, felsefesinin, deneysel ve kuramsal bilimlerinin Yunan düşüncesiyle başlaması ve bu savı benimseyen inancın gene Yunan diliyle yayılma olanağı bulan Hıristiyanlık’la beslenmesi, uygarlık alanında başka bir köken arama sorununun gündeme getirilmesini önlemişti.

19.yy sonlarında başlayan, 20.yy başlarında hızlanan dilbilim çalışmaları, sözcüklerin kökenlerini araştırma girişimleri sonucu Yunanca sanılan birtakım felsefe, sanat ve bilim kavramlarının, ss, nd, nt, amo seslerini içeren yer adlarının Yunan diliyle açıklanamadığı gerçeğini ortaya koymuştur. Özellikle söylencebilim varlıklarının, tanrı ve tanrıça adlarının çoğunun Yunanca olmadığı anlaşılınca dilbilim çalışmaları daha geniş bir alana yayılmış, tarih, arkeoloji, din, felsefe, folklor, sanat dallarını kapsayan bir ilgi ortamı doğmuştur.

Uzun süre Ege ve Akdeniz kıyılarında gezen Halikarnas Balıkçısı, önce bir yazar duyarlığıyla, sonra bir araştırıcı tutumuyla Anadolu uygarlığının kökeni sorununu gündeme getirdi. Başta Yunan uygarlığı olmak üzere, bütün Batı uygarlığının Anadolu kökenli olduğunu ileri sürdü. Sabahattin Eyuboğlu, Macit Gökberk, Azra Erhat, ismet Zeki Eyuboğlu, Vedat Günyol, Melih Cevdet Anday gibi aydınların da katıldıkları bu görüşle Anadolu’yu gezerek, uygarlık ürünlerini yerinde ve yaşayan halkın içinde görerek tanıma amacıyla Ege kıyılarından başlayıp Anadolu’nun Akdeniz dolaylarını da içine alan geziler düzenlendi. Ulaşım olanaklarının sınırlılığı nedeniyle, 1950’lerde yalnız deniz yoluyla yapılan bu geziler, sonraları Anadolu’nun arkeoloji çalışmaları sürdürülen bütün yörelerini kapsadı. Denizde sürdürülen bu gezilere “Mavi Yolculuk”, Anadolu uygarlığını en uzak geçmişinden günümüze değin kapsayan düşünce ürünlerinin ortaya konduğu ortama da “Mavi Anadolu ” adı verildi.

“Mavi Anadolu” özgün bir uygarlığın doğduğu, geliştiği, Batı’ya yayıldığı ülke anlamına gelir. Bu ülkede Hititöncesi’nden başlayan, aşağı yukarı on bin yıllık bir süreyi içeren bir uygarlığın aydınlığa çıkarılması söz konusudur. “Mavi Anadolu”culara göre, komşu uygarlıklardan, sonradan gelip Anadolu’ya yerleşen toplulukların buluşlarından da etkilenen Anadolu uygarlığı bir bütündür. Değişik süreler içinde Anadolu’ da yerleşmiş, başan ürünleri ortaya koymuş toplulukların ^adıyla anılan uygarlıklar özgün değil, Anadolu uygarlığının birer evresi, birer uzantısıdır.

“Mavi Anadolu” düşüncesine göre Anadolu’da gelişen ve ayrı adlarla anılan bütün uygarlıklar bir ad altında toplanmalı, buna da “Anadolu uygarlığı ” denmelidir.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi