Filozof Biyografileri

Maurice Blondel Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

BLONDEL, Maurice (1861-1949)

Fransız düşünür. Eylem felsefesini benimseyerek Platoncu öğretiyle çağdaş Pragmacılık’ı, Hıristiyan anlayışına göre birleştirmeye çalışmıştır.

Dijon’da doğdu; aynı yerde öldü. Ortaöğreniminden sonra Ecoie Normale Superieure’e girdi. Burada öğretim üyesi olan Yeni Çağcı Katoükler’den Leon Olle-Laprune’ün etkisi altında düşüncelerini değiştirdi. Okulu bitirdikten sonra (1896) Aix-en-Provence’da öğretmen oldu.

Blondel, felsefeye diyalektik bir tutumla yaklaştı, önce eylem felsefesini benimsedi, sonra Platoncu düşünceyle çağdaş Pragmacılık’ı, Hıristiyan görüşüne uygun bir biçimde, uzlaştırmaya çalıştı. 19. yy’da yeni bir içerik kazanan olguculuğu (pozitivizm), mistisizmi idealizmi yadsıyarak insan eylemleriyle din arasında diyalektik yönteme dayalı bir bağlantı kurmak istedi. Bu görüşünü değişik yazılarında, özellikle L’Action adlı yapıtında sergiledi. Kendi anlayışına göre, yeni bir yorumla ortaya koymak istediği gerçeği bütün aşamalarıyla, diyalektik güdüye dayanan bir temele oturtmaya çalıştı. Diyalektik’in yorumunda Hegel’ den ayrı bir yol tutarak usa değil, isteğe dayandı.

Blondel için önemli olan eylemdir. Eylem insanın, düşünen bir varlık olarak, gelişmesinde başlıca etkendir. Bu nedenle eylemin türüne ve biçimine göre insan vardır. İnsanı eylemden, eylemi insandan ayrı düşünme olanağı yoktur. Eylemin insan yaşamında en etkili olduğu alan ise ahlaktır.

Ahlak, eylemlerin toplamından oluşan düzenli bir bütündür, bir davranış kuralıdır. Ahlakı oluşturan eylemlerin belli bir ereği vardır, o da insanı yüceltmek, onu tanrısal bir varlık durumuna getirmek, insanda Tanrı’yı gerçekleştirmektir. Bu nedenle insanı taşıdığı yetilerin türlülüğüne, özelliklerine göre değil de eylemlerinin içeriğine göre anlamaya çalışmak gerekir. Doğuştan yetersiz, eksik olan insanı başarıya ulaştırmak Tanrı’nın yardımına, “Tanrı Kayrası”na bağlıdır. Us, istenç ve güç insanı dilediği başarı aşamasına ulaştıramaz. İnsan, bu durumunu bilmesine karşılık, çalışmaktan geri kalmaz. İşte insan eylemini yaratan da bu istekle güç arasındaki dengesizliktir. İnsanın isteği, yapıp etme gücünü aşar; güç isteğin gerçekleşmesini dilediği işleri yapmaya yetmez. Bu nedenle eylemin süresi, hızı artar, alanı genişler. Eylem istekle güç arasında doğan dengesizliği gidermeye çalışan bir atılımdır. Ereğine ulaşan istek doyunca eylem biter. İnsanın bir eylem varlığı olması istekle gücün dengesizliğinden kaynaklanmaktadır. Eylem, Tanrı’nın istencinden, Tanrı’nm isteğinden doğduğu için, onun istek ve istenciyle oranlı olarak kendi sınırlarını aşar. “Sonsuzluk”un eylemin içinde olması bundandır.