İslam Filozofları – Müslüman Düşünürler

Maşuk-i Tusi (Muhammed-i Maşuk) Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Ma’şûk-ı Tûsî (ö. V./XI. yüzyılın başları) Horasanlı bir Türkmen sûfîsi.

IV. (X.) yüzyılın ikinci yansıyla V. (XI.) yüzyılın başlarında Horasan’da Tûs şeh­rinde yaşadı ve burada vefat etti. Asıl adı Muhammed olmakla beraber daha çok manevî hallerin tesiriyle kendinden geçip cezbeli bir şekilde yaşadığından Ma’şûk-ı Tûsî veya Muhammed-i Ma’şûk diye ta­nınmıştır. Hücvîrî, Horasan sûfîlerini sa­yarken Ma’şûk’un adını da zikreder, iyi ve güzel bir yaşama tarzı bulunduğunu bil­dirir. Muham­med b. Münevver dönemin ünlü sûfîsi Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr’ın onu çok takdir ettiğini, büyük bir zat olduğunu, manevî bir hali bulunduğunu söyler ve aralarında geçen şu olayı kaydeder: Ebû Saîd, Mih-ne’den Nîşâbur’a giderken Tûs’a yakın bir köye geldiğinde şehre girmek için bir dervişini göndererek Ma’şûk’tan izin is­temiş, ondan izin çıkmadan yola devam edemeyen Ebû Saîd kendisini ziyaret et­miş, Ma’şûkonu güzel bir şekilde karşı­layıp bağrına basmış, Tûs’ta dikili bulu­nan maneviyat sancağının kısa bir süre sonra Ebû Saîd’in dergâhına dikileceğini söyleyerek onun meşhur bir sûfî olacağı­nı müjdelemiştir.

Aynülkudâtel-Hemedânî, Muhammed Hammûye ve Ahmed el-Gazzâlî gibi mu­tasavvıfların Ma’şûk’u çok takdir ettikle­rini, kıyamet günü sıddîkıyyet mertebesine ulaşmış velîlerin, “Keşke toprak olsay­dık da Ma’şûk üzerimize bassaydf diye­ceklerini kaydeder. Attâr ise onu “sır denizi” diye anar. Meczupların aksine gü­zel giyinen Ma’şûk’un Tûs Camiİ’nde Ebû Saîd’in bir sohbetine katıldığı, o sırada kendi elbisesine bir düğüm atarak onun dilini bağladığı, bunun üzerine Ebû Sa­îd’in, “Ey asrın sultanı, ey varlık âleminin serdarı! Bu düğümü çöz, aslında yedi gö­ğü ve yeri bağlamış bulunuyorsun” dedi­ği kaydedilmektedir. Ma’­şûk’un çağdaşı Emîr Ali Abû da meczup Türkmenler’dendi. Câmî, Aynülkudât el-Hemedânî’den naklen bu iki Türkmen şeyhiyle ilgili başka bir menkıbe daha an­latır.

Ma’şûk-ı Tûsî ve Emîr Ali Abû. meczup olmaları sebebiyle düzgün ibadet hayatı olmayan ilk Türkmen şeyhlerindendir. Da­ha sonraki dönemlerde Horasan, Mâverâ-ünnehir, Hârizm, İran ve Anadolu’da on­lara benzeyen pek çok Türkmen şeyhine rastlanmıştır. Bu tür meczup dervişler bütün müslüman beldelerinde ermiş ki­şiler olarak kabul edilmiştir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler